Sevgili Feyza Hanım, geçtiğimiz günlerde annesinden görmüş olduğu şiddeti anlatan bir gencin mektubunu içim acıyarak okudum.
Maalesef çocuk dünyaya getirmiş olan bazı kadınlara, gerçek manada annelik duygusunu hissetmek nasip olmuyor. Bu kardeşimizin yaşadığının benzeri ve hatta daha vahimini yaşayan birçok insan var.
Annelerin sevgisizliğinin açtığı yürek yarasını, özellikle anne sevgisinden mahrum olmamış bazı insanların, idrak etmekte zorlandıklarını düşünüyorum.
Bir annenin zalimliğinin özrü olamaz, özellikle çocuğu büyüyüp ergen olduktan sonra bile zalimlikte ısrar ediyorsa, hâlâ bu evladın canını yakmaktan gocunmuyorsa...
Benim anne sevgisizliği ve zulmü yaşamış insanlara naçizane yorumum şu olabilir:
Özellikle kendi dünyanıza kanat çırptıktan sonra, hâlâ sizin canınızı yakan anne, baba, kardeşiniz varsa, bu zulme izin vermeyin. Onları yaşam alanınızdan uzak tutun.
Madem siz değer verilecek, kıymet verilecek birisi değilsiniz bu insanlar için, madem sizi kırmak, incitmek bu kadar kolay geliyor bu insanlara...
O zaman size de bu insanları hayatınızdan uzak tutmak kolay gelmeli. Onlar size değer vermiyorsa, siz kendinize değer verin ve size iyi gelmeyen insanları uzak tutun.
Madem onlar sizi sevmiyor ya da sevemiyor, sizi ağlatıyor, üzüyor.
O zaman siz kendinizi çok sevin, gözyaşlarınızı silin, kendinize sımsıkı sarılın ve annelik duygusundan nasibini alamamış, anneleri hayatınızdan uzaklaştırmaktan çekinmeyin.
Anneyseler, o zaman anne gibi davransınlar evlatlarına, sahip çıksınlar, bir de gücüm yetiyor nasılsa deyip evladını, canından kopan cana hiç acımıyorlarsa, lütfen kendinize bir iyilik edin ve bu tür annelerin yüzüne bile bakmayın!
◊ Rumuz: Anne sevgisi
YANIT
Sevgili okurum, belli ki siz de anne yönünden şanssız insanlardan birisiniz. İnanması güç ama böyle anneler var.
Ben de eğer zaman zaman bazı annelerin çocuklarını nasıl feda ettiklerini, onları nasıl hiçe saydıklarını, nasıl eziyet ettiklerini görmüş olmasaydım, bu tür annelerin sadece o televizyondaki kadın programlarında rastladığımız, sevgiden nasibini alamamış, zayıf karakterli kadınlarla sınırlı olduklarını sanırdım.
O programlarda eşini terk ederek bir başka erkeğe kaçarken, bu kadınların arkalarında hiç düşünmeden terk ettikleri çocukları olduğunu üzüntüyle görüyor, şaşırıyor insan.
Oysa maalesef kültürlü, eğitimli, belirli bir düzeye sahip bazı kadınların annelik görevinin sadece besleyip büyütmek olduğunu düşündükleri bir gerçek.
Bana gelen mektuplarda beni en çok üzen de özellikle boşanmış, eşleri ölmüş yalnız annelerin hayatlarına giren erkeklere verdikleri değeri asla evlatlarına vermemesi meselesi...
Bazılarının yeniden evlenebilmek uğruna evlatlarını kolaylıkla terk edebildikleri de bir gerçek. .
Yeni tanıdığı ve evlenme hayalleri kurduğu adam çocuklarını istemiyorsa, anında onları gözden çıkarabiliyor bazı kadınlar.
Ve ben bu hikâyenin tam tersi versiyonunu yaşamış bir insanım. Ben babası tarafından 3 yaşındayken terk edilmiş bir kız çocuğuyum.
Bir kadını sevmiş, onunla evlenebilmek uğruna, bizi terk etmekte bir an bile tereddüt etmemiş bir adammış babam.
Ve beni hiçbir zaman arayıp sormamış, bu kıza da ne oldu diye hiç endişe duymamış.
Allah’tan benim olağanüstü bir annem ve anneannem vardı. Sonuçta anne ya da baba... Hangisi olursa olsun, evlatlarını düşünmeyen, onları terk edebilen, sorumsuz ve vicdansız insanların ne kendilerine, ne evlatlarına, ne eşlerine, ne de kendi anne ve babalarına hayrı olur.
Onlara asla güvenilmez...
Gönder