Dün de Anadolu insanının karşısına yedi düvel çıkmış ve onu maddede ve manada yok etmek için uğraşmıştı.
Dün heveslerini kursaklarında bıraktığımız gibi, bugün de kendilerini aynı akıbete maruz bıraktık. Malum kaleler içlerinden fethedilir. Biz içeride sağlam durabilsek, düşman her daim avucunu yalar lakin içimizdeki Fransızlar ve İrlandalılar yüzünden, düşman her zaman surlarımızda gedik açabiliyor ve bizi zor durumda bırakabiliyor.
Bu seçimlerde de öyle oldu; yine yedi düvel, Türkiye’nin karşısında ne kadar terör örgütleri varsa, tüm güçleriyle el ele verip Anadolu insanının karşısına dikildiler.
Tıpkı dün, iç ve dış, tüm şer güçler birleşip Sultan Abdülhamid’in karşısına dikildiği gibi.
Sultan Abdülhamid’i yediler, sonunda koca bir imparatorluktan olduk. Aynı oyunu tekrar sahnelediler; başarabilselerdi Türkiye’yi kendilerine ‘uydu’ yapmakla bırakmayacak, ülkemizi paramparça edeceklerdi.
Derin bir aymazlık içinde debelenen mahut muhalefetimiz, sadece şu soruların cevabını verebilse gerçeği görecek ama... Türkiye’nin düşmanları olan ülkeler (ABD’sinden İngiltere’sine, Fransa’sından Almanya’sına, Hollanda’sından Belçika’sına...) Erdoğan’a ve Cumhur İttifakı’na neden karşılar? Erdoğan, Türkiye düşmanı medya kuruluşlarının neden hedefinde? Terör örgütleri (PKK, FETÖ, YPG, PYD vb.) neden kendi ittifaklarını (Millet İttifakı) destekliyor?
İmam-ı Şafi’nin dediği gibi; tüm bu düşman oklarının hedefine bak, hakkı görürsün!
Muhalefete hakkı göstermeyen nedir? Aymazlıkları mı, akıllarını örten aşırı hırsları mı?
Vatansever bir muhalefet, ülkesini çepeçevre kuşatmış ve kendisine her türlü kötülüğü reva gören ABD’ye bel bağlar mı? Daha açık ifadesiyle söyleyelim: ABD, bizzat kendi askerleriyle, güneyimizde Kanton devletler kurup ülkemizi parçalamak istiyor.
Türkiye, bu durumu önlemek için ABD ile açık-örtülü savaş yürütüyor. Aklı başında bir muhalefet, nasıl düşmanın safında yer alabilir?
ABD Başkanı Biden, Türkiye’deki muhalefeti destekleyip Erdoğan’ı yıkacaklarını dillendirmişti. Hangi muhalefet partisi çıkıp ABD Başkanı’na haddini bildirdi, bildirebildi?
Sen kim oluyorsun? Türkiye’nin iç işlerine karışamazsın, dedi mi? Diyebildi mi?
Herkesin aklını başına devşirmesinde fayda var. Türkiye, geçen asrın başlarındaki kolu kanadı kırık, güç ve kudretten düşmüş (düşürülmüş) eski Türkiye değildir.
Türkiye, o gün, o güçsüz haliyle başlatılan ve başarılan Kurtuluş Savaşı’nı bu kez güçlü iken, yeniden başlatmış ve önüne konan tüm engelleri aşacak durumdadır.
Sittin senedir cambaza baktırdıkları Türkiye çok eskilerde kaldı. Bundan böyle Türk yürüyecek, onlar bakacaklar. İster alkışlar ister diş gıcırdatırlar.
Ama şunu kesinkes bilecekler ki, kendileri isteseler de istemeseler de 21. asır Türk asrı olacaktır.
Gönder