Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Zirvesi için Litvanya’ya gitmeden önce düzenlediği basın toplantısında yeniden yaktığı Avrupa Birliği (AB) ateşi ve Rusya endişesi nedeniyle üye olmak isteyen İsveç konusunda yaptığı açıklamalar daha uçak Litvanya’ya havalanmadan Batı başkentlerini hareketlendirmişti bile.
Türkiye için ciddi kazanımların olduğu, arka kapı diplomasisinin engelleri aştığı, Türkiye’nin yeniden AB ve ABD ile yeni bir dönemi açan zirvenin hem iç politika hem dış politika hem de ekonomi açısından göz ardı edilemeyecek sonuçları oldu.
GAME CHANGER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “game changer” olarak zirveye damgasını vurdu, bunun ayrıntılarını zaten hafta boyu uzun uzun kaleme almıştık. Zirvenin etkilerinin uluslararası boyutunu yeterince işledik. Bugün biraz da, geçtiğimiz günlerde yazdığım ekonomi yazısının devamı niteliğinde, yeni oluşan atmosferi de ekleyerek gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
EKONOMİNİN YENİDEN İNŞASI
Ekonomi yönetimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteğini alarak ekonomiyi yeniden inşa etmeye çalışıyor. Tüm zorluklara, maliyetlere karşı bu yolda ilerlemeye de kararlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vilnius Zirvesi’nden dönüşünde uçaktaki açıklamalarında, “Ekonomide göreve getirilen ehil ekibin çalışmalarının olumlu yansımalarını almaya başladık” dedi. Ayrıca, “Ekonomi programımızı, belirlediğimiz hedeflerimiz doğrultusunda tavizsiz uygulayacağız. Uluslararası rezerv birikimini artırmak için rasyonel politikaları hayata geçiriyor, uluslararası yatırımları ülkeye çekmek için çalışıyoruz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı, uluslararası rezervlerdeki artışa da dikkat çekti. Artık eksilen değil, artan bir TCMB rezervi olacağını zaten daha önce söylemiştik. Önce Batı ile yeni ilişkilerin ekonomik getirilerini yaptığım görüşmeler çerçevesinde sizlerle paylaşmak isterim:
ABD İLE TİCARET HACMİNİN ARTMASI GÜNDEMDE
◊ ABD ile inişli-çıkışlı devam eden ilişkiler belli alanlarda artık iyileşme dönemine giriyor. Bununla F-16 gibi savunma alanındaki kazanımlarla ikili ilişkilerde ticaret hacminin artmasının yanı sıra ABD’den yatırımcıların yavaş yavaş Türkiye’ye geleceğini göreceğimiz bir dönem olacak.
Gönder