kaybetmişti. Partinin en kıdemli genel sekreter yardımcısının başkanlığında toplanılması benimsendi. En kıdemli olan ise eski bakanlardan Erol Tuncer'di.
Partinin kapatıldığı dönemde hangi il, ilçe başkanı, belediye başkanı varsa Erol Tuncer tek tek aradı. “CHP'yi açmak istiyoruz” dediğinde, hep “Yeter ki partimizi açın; emrinizdeyiz” cevabını aldı. Bu güçlü bir istekti.
CHP AÇILSIN MI, AÇILMASIN MI?
Partinin kapatıldığı dönemdeki genel sekreter yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri ve Cumhuriyet Senatosu ile Millet Meclisi grup başkanvekilleri, kadın kolları genel başkanı, gençlik kolları genel başkanıyla ilk toplantı 21 Mart 1992'de yapıldı. Konu “CHP açılsın mı açılmasın mı?” tartışması tam iki gün sürdü. Sonuçta, önlerinde zorlu bir süreç vardı.
O toplantıda ayrıca bazı ilke kararları da alındı. Örneğin partinin 1980'deki hiyerarşik yapısı korunacaktı. O günün il, ilçe başkanları, belediye başkanları, meclis ve senato üyelerine parti ayaktaymış gibi itibar edilecek, CHP'nin açılışıyla birlikte solda birleşme savunulacak, parti içindeki gruplara, DSP ve SHP'ye karşı tarafsız davranılacaktı. Ardından 7 bölgede bölge toplantıları yapıldı. CHP'nin açılmasına büyük bir destek olduğu ortaya çıktı.
DİPLOMASİ ÖRNEĞİ
Yeni partiler, eski partilerin açılmasını genelde istemiyordu. CHP'nin TBMM'de milletvekili de yoktu. Kapatılan partinin açılabilmesi için kanun çıkarılması gerekiyordu. O yüzden farklı partilerin oyuna ihtiyaç vardı. Tuncer, CHP'nin yeniden açılması için arkadaşlarıyla yaptığı çalışmadan bize söz ederken, şunları anlattı:
“Başbakan Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı yönetim kurulu olarak ziyaret ettik. Ben de yönetim kurulunun aynı zamanda sözcülüğünü yapıyordum. Yeni yönetim olarak, CHP'ye katılmaları için Bülent Ecevit ve Erdal İnönü'yü dörder kez ziyaret ettik. Bu ziyaretlerde hem partimizin açılması için oy, hem de solda birleşmeye evet demelerini istiyorduk. Sonunda, kapatılan partilerin yeniden açılmasına ilişkin kanun çıkarıldı ve CHP'nin açılması için bir engel kalmadı.” Bu durumu Tuncer şöyle değerlendirdi:
“Büyük bir diplomasi örneği verdik. Kapatılan siyasi partilerin açılmasını sağlayacak kanunu, CHP'nin hiçbir milletvekili olmamasına rağmen çıkarttık. Bu büyük bir başarı, örnek bir diplomasiydi.”
DELEGE LİSTESİ YOK
Kurultay tarihi belirlenirken, İstanbul eski Belediye Başkanı Aytekin Kotil, kurultay tarihinin, CHP'nin kuruluş yıldönümü olan 9 Eylül'de yapılmasını önerdi. 1979'daki son kurultay delege listesine İçişleri Bakanlığı'nda ulaşılamadı. Partililerin kişisel arşivlerinden isimler bulundu, arandı ve 9 Eylül 1992'de yapılacak kurultaya davet edildi. 11 yıl kapalı kalmış, tüzüğü, resmi hiçbir hüviyeti olmayan bir kuruluşu yeniden canlandırmak kolay olmuyordu.
Delege listesine hiçbir itiraz gelmedi. Kanuna göre, yönetimin verdiği liste geçerli oluyordu. O günleri konuştuğum Erol Tuncer, “Sonuçta partinin yeniden açılması 9 Eylül'de kurulduğu gibi, 11 yıl kapalı kaldıktan sonra yine 9 Eylül 1992'de yeniden açılması oy birliğiyle kabul edildi. Genel başkanlık için Deniz Baykal'la yarıştım. Baykal genel başkan seçildi” dedi.
Tabanın CHP'yi desteklemesinin Tuncer'e göre iki nedeni vardı: Birincisi dertlerine çare olacağına inandıkları CHP'nin yeniden açılması, ikincisi ise solda birleşmenin sağlanmasıydı. Bu istekler tabanda güçlü bir şekilde dile getiriliyordu. Genel istek, CHP'nin yeniden açılması, DSP ve SHP'nin ise CHP çatısı altında birleşmesiydi.
Kapatılan CHP, 11 yıl sonra böyle açıldı
12 Eylül 1980'de asker yönetime el koydu. Aralarında CHP'nin de bulunduğu 17 siyasi parti, 9 Ekim 1981'de Milli Güvenlik Konseyi (MGK) kararıyla kapatıldı. Partilerin yeniden kurulması sürecinde CHP'nin boşluğunu SODEP ve Halkçı Parti doldurmaya çalışıyordu. Bu iki siyasi parti birleşti. Erdal İnönü'nün genel başkanlığında SHP kuruldu.
CHP'nin yerine geldiği kabul edilen SHP, 1989 yerel seçimlerinde büyük başarı elde etti. Bu, SHP'de büyük coşku yarattı. 1991'de yapılacak genel seçimlerde yine benzer bir başarı bekleniyordu. İşte o günlerde, kapatılan CHP'nin yeniden açılması için bir kaynaşma başladı. CHP'nin mutlaka açılması gerektiği üzerinde duruluyor, solda siyaset kazanı CHP için kaynıyordu.
SON YÖNETİCİLER DEVREDE
CHP'nin kapatılmadan önce 1979 kurultayında seçilmiş son yöneticileri gelişmeleri yakından izliyordu. Tabanda kaynaşma hareketlenince, son yöneticilerin bir araya gelmesi ve hiyerarşik düzen içinde çalışma yürütmesi için çağrılar yapılıyordu.
CHP'nin son Genel Başkanı Bülent Ecevit, Demokratik Sol Parti'yi (DSP) kurmuş, son Genel Sekreter Mustafa Üstündağ trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Partinin en kıdemli genel sekreter yardımcısının başkanlığında toplanılması benimsendi. En kıdemli olan ise eski bakanlardan Erol Tuncer'di.
Partinin kapatıldığı dönemde hangi il, ilçe başkanı, belediye başkanı varsa Erol Tuncer tek tek aradı. “CHP'yi açmak istiyoruz” dediğinde, hep “Yeter ki partimizi açın; emrinizdeyiz” cevabını aldı. Bu güçlü bir istekti.
CHP AÇILSIN MI, AÇILMASIN MI?
Partinin kapatıldığı dönemdeki genel sekreter yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri ve Cumhuriyet Senatosu ile Millet Meclisi grup başkanvekilleri, kadın kolları genel başkanı, gençlik kolları genel başkanıyla ilk toplantı 21 Mart 1992'de yapıldı. Konu “CHP açılsın mı açılmasın mı?” tartışması tam iki gün sürdü. Sonuçta, önlerinde zorlu bir süreç vardı.
O toplantıda ayrıca bazı ilke kararları da alındı. Örneğin partinin 1980'deki hiyerarşik yapısı korunacaktı. O günün il, ilçe başkanları, belediye başkanları, meclis ve senato üyelerine parti ayaktaymış gibi itibar edilecek, CHP'nin açılışıyla birlikte solda birleşme savunulacak, parti içindeki gruplara, DSP ve SHP'ye karşı tarafsız davranılacaktı. Ardından 7 bölgede bölge toplantıları yapıldı. CHP'nin açılmasına büyük bir destek olduğu ortaya çıktı.
DİPLOMASİ ÖRNEĞİ
Yeni partiler, eski partilerin açılmasını genelde istemiyordu. CHP'nin TBMM'de milletvekili de yoktu. Kapatılan partinin açılabilmesi için kanun çıkarılması gerekiyordu. O yüzden farklı partilerin oyuna ihtiyaç vardı. Tuncer, CHP'nin yeniden açılması için arkadaşlarıyla yaptığı çalışmadan bize söz ederken, şunları anlattı:
“Başbakan Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı yönetim kurulu olarak ziyaret ettik. Ben de yönetim kurulunun aynı zamanda sözcülüğünü yapıyordum. Yeni yönetim olarak, CHP'ye katılmaları için Bülent Ecevit ve Erdal İnönü'yü dörder kez ziyaret ettik. Bu ziyaretlerde hem partimizin açılması için oy, hem de solda birleşmeye evet demelerini istiyorduk. Sonunda, kapatılan partilerin yeniden açılmasına ilişkin kanun çıkarıldı ve CHP'nin açılması için bir engel kalmadı.” Bu durumu Tuncer şöyle değerlendirdi:
“Büyük bir diplomasi örneği verdik. Kapatılan siyasi partilerin açılmasını sağlayacak kanunu, CHP'nin hiçbir milletvekili olmamasına rağmen çıkarttık. Bu büyük bir başarı, örnek bir diplomasiydi.”
DELEGE LİSTESİ YOK
Kurultay tarihi belirlenirken, İstanbul eski Belediye Başkanı Aytekin Kotil, kurultay tarihinin, CHP'nin kuruluş yıldönümü olan 9 Eylül'de yapılmasını önerdi. 1979'daki son kurultay delege listesine İçişleri Bakanlığı'nda ulaşılamadı. Partililerin kişisel arşivlerinden isimler bulundu, arandı ve 9 Eylül 1992'de yapılacak kurultaya davet edildi. 11 yıl kapalı kalmış, tüzüğü, resmi hiçbir hüviyeti olmayan bir kuruluşu yeniden canlandırmak kolay olmuyordu.
Delege listesine hiçbir itiraz gelmedi. Kanuna göre, yönetimin verdiği liste geçerli oluyordu. O günleri konuştuğum Erol Tuncer, “Sonuçta partinin yeniden açılması 9 Eylül'de kurulduğu gibi, 11 yıl kapalı kaldıktan sonra yine 9 Eylül 1992'de yeniden açılması oy birliğiyle kabul edildi. Genel başkanlık için Deniz Baykal'la yarıştım. Baykal genel başkan seçildi” dedi.
Tabanın CHP'yi desteklemesinin Tuncer'e göre iki nedeni vardı: Birincisi dertlerine çare olacağına inandıkları CHP'nin yeniden açılması, ikincisi ise solda birleşmenin sağlanmasıydı. Bu istekler tabanda güçlü bir şekilde dile getiriliyordu. Genel istek, CHP'nin yeniden açılması, DSP ve SHP'nin ise CHP çatısı altında birleşmesiydi.
ECEVİT KAPIYI KAPATINCA
CHP'nin kapatılmasından sonra, DSP'yi kuran Bülent Ecevit, başından beri solda birleşmeye karşı çıkıyordu. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün ise birleşme için koşulu şuydu: CHP, adını feshedip SHP'ye katılır, sonra adımızı CHP olarak değiştiririz.” O süreci, Erol Tuncer, şöyle anlattı:
“Bunun sakıncalarını İnönü'ye anlattık. Bu durumda CHP'nin ikinci CHP olacağını söyledik. Biz ise CHP'nin tarihinin bölünmemesini istedik ve CHP'nin adı altında birleşme olmasının üzerinde durduk.”
“Bülent Ecevit'e sonra bir kez daha gittik. Genel başkan adaylığını kabul etmesi ricasında bulunduk. Ecevit, ‘Düşüneyim' dedi. Üç gün sonra, beni aradı, ‘Birleşmek istiyorsanız gelip DSP'ye katılın' dedi. Tabii bunu de biz kabul etmedik. Genel Başkan adayı Deniz Baykal, ‘Ben, Erol Tuncer gibi kapı kapı dolaşmam, genel başkan olduğumda bütün oylar bana akar gelir' dedi. Ancak o seçimde CHP'nin oy oranı yüzde 5'in altında kalmıştı.”
CHP, 11 yıl siyaset sahnesinden uzak kalsa, yine kuruluş ve ikinci kez açılışı 9 Eylül'dür. CHP'yi ikinci kez aynı tarihte açmayı başaranları, partinin unutmaması, ömürlerinin son dönemlerinde mutlu etmesi gerekirdi. Oldu mu? Konuştuğum isimlerin seslerinin titremesi bazı şeylerin olmadığını ortaya koyuyordu.
Gönder