Seda Sayan, Çeşme’deki bir gece kulübünde başka kadınla samimi görüntüleri ortaya çıkan Kadir Doğulu ve eşi Neslihan Atagül hakkında sert konuştu. Ve bir manifesto açıkladı.
Neden manifesto? Çünkü Seda Sayan sosyolojisinin genel olarak tribünlere oynamayı sevdiği rol bu değil.
Hülya Avşar’dan tutun, günümüze kadar defalarca canlandırılan o sosyolojide...
Kadın çok güzeldir...
Kadın işinde çok başarılıdır...
Kadının çok parası ve itibarı vardır...
Ama aynı kadın, evinde erkeğinin geyşasıdır.
Gerekirse ayak yıkar, hatta zaman zaman erkeğin aldatmasına da rızası vardır.
Böyle bir rol model. Yerli Marilyn yani... “Tribündeki her Türk erkeğinin rüyası!”
Ama bu sosyolojiye uymasına rağmen Seda Sayan bu yolu tercih etmedi. Eşi Çağlar Ökten’le katıldığı “2. Sayfa”da önce çok güvenli bir noktaya çekildi, sonra ateşledi nizam toplarını.
Neresi o güvenli nokta?
Şurası:
“Neslihan ile Kadir’i çok severim. Çok yakından da tanıdım. Onlar ne diyorsa doğrudur” girizgâhı.
Yani demek istiyor ki bunlar tanıdığım, sevdiğim insanlar. Onlar bu olayı nasıl yaşıyorsa, nasıl algılıyorsa, nasıl isimlendirmeyi, hafızalarına nasıl kaydetmeyi tercih ediyorlarsa doğru olan odur. Bize söz söylemek düşmez...
Bu güvenlikli noktada durmakta haklı Seda Sayan.
Çünkü bu çift herkesi ters köşeye düşürdü. Biri yaptığını inkâr etti, “Müşkül dinliyordum” dedi. Diğeri de “Kalabalık ve yüksek sesli ortamda gayet makul bir müşkül dinleme” açıklamasını yaptı...
Hatırlayın, olaydaki herkes çekilmiş, ihale bize kalmıştı.
O yüzden Seda Sayan önce kendini bu güvenli noktaya çekti, sonra topların fitillerini ateşledi.
ANCA BERABER KANCA BERABER
“Çağlar bensiz gece kulübüne gidemez, ben de kocamsız gidemem.
Çünkü ben cevap hakkı vermem. Kırmızı çizgim bu, bunu o da bilir” diyor Seda.
“Senin kocanın sen olmadan gece kulüplerinde falan ne işi var” demeye getiriyor Neslihan Atagül’e.
“Benimki bensiz çıkamaz” diyor. Bir yanıyla doğru. Eğlence bu, iş değil ki.
Gündelik koşuşturmadan, sorumluluklardan arta kalan zaman.
Birbirini seven eşlerin de bu anları birlikte değerlendirmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Ama bu kadarı bana bile biraz sert geldi.
Yani kırk yılın başı iki kız arkadaşıyla çıkabilmeli, aynı şekilde öbür taraf da bir kankitosuyla birkaç saat kafa dağıtabilmeli.
İşte bizim örnekte öbür taraf Kadir Doğulu, kankito Aras Bulut İynemli.
Bu vakada çuvallanılan nokta burası.
Aras, Kadir’i uyarıyor ama bizimki, kankitonun durumu kurtarma operasyonuna müsaade etmiyor.
ÇOK GÜZEL UZARIM
“Avcı kadınları gözünden tanırım. Çağlar’a, bir kadının sana doğru geldiğini gördüğün an ‘Karımdan korkuyorum diyeceksin’ dedim. Ben bir şey yapmam, çok güzel uzarım. Cevap hakkı yok, beni kaybeder. Ben üzülmemeliyim. Ben bu duruma düşmemeliyim” diyor Kadırgalı.
Bu kısa açıklamada bile dört kere “ben” demiş. Hiç saç-süpürge halleri değil yani. İlişkide kendini önceliyor. Çok keskin. “Kurallar bunlar, işine gelirse” diyor.
Neymiş? İçinden devamlı “Karımdan korkuyorum, karımdan korkuyorum” diyecekmişsin. Ama hırgür yok. Kestirip atıp, anında uzuyor. “Ama’ydı, fakat’tı”... Cevap hakkı bile tanımıyor.
Bu da evde “kadınokrasi” olsa gerek. Elinde teraziyle adalet ve düzen dağıtan mitolojik kadının adı Themis miydi? Salonunuzda düşünsenize Kadırgalı’nın terazili heykelini. Şarkı da söylüyor: “Oymazsam namussuzum!”
SEDA DIŞARIDA KALIR
“Bir ilişkide güven çok önemli.
Benim bu hayattaki mucizem, eşim Çağlar. Eve geldiğimde makyajımı temizlerim, saçımı tepeden toplarım. Seda Sayan dışarıda kalır, ben artık Çağlar’ın eşiyim” diyor.
Dikkat edin, “Seda Sayan dışarıda kalır, ben artık Çağlar’ın karısıyım” demiyor.
“Ben artık Çağlar’ın eşiyim...”
Yani makyaj çıktıktan sonra bile bir “eş”, bir “eşitlik” durumu var.
Kimse kimsenin kocası ya da karısı değil.
Kimse vazgeçilmez de değil.
Neslihan Atagül gibi “Beni annem bile anlamıyor, bir tek o anlıyor” bağımlılığı söz konusu değil.
Yan koltukta oturan Kadırgalı, onu biliyorsun.
Kadırgalı’yla evli olmak
insana biraz şey hissi
geçirmiyor mu:
“Bak, sana da eşit haklar tanıdım, kıymetini bil...”
Gönder