Bir değil, iki değil, tam üç kaynaktan dinledim. Hulusi Akar’ı, olası iktidar değişikliğinde, muhalefete, savunma bakanı olarak önerenler olmuş. Bu sırada elimde bir kitap vardı: İncirlik Ağacı. Yazarı Orkun Özeller. Hulusi Akar’la ters düşerek emekli olmuş bir albay. Yakın zamanda da İYİ Parti’den siyasete girdi.
Aslında siz onu başka bir yerden tanıyorsunuz. Askerlik hayatı arazide, terörle mücadeleyle geçmiş Özeller, 1 Kasım 2016’dan itibaren İncirlik Üssü’nde komutanlık yapmıştı. Görevi boyunca İncirlik’in aslında bir Türk üssü olduğunu Amerikalılara hatırlattı, keyfi uygulamalara karşı çıktı. 10 Mayıs 2017’de, İncirlik’e veda ederken, ABD’nin şeref madalyasını reddetmişti. Nedenini şöyle anlatıyor: “Hulusi Akar Beyefendi’nin Kara Kuvvetleri komutanı olduğu dönemde, Türk askerinin başına çuval geçiren ekibin komutanlarından olan birinden liyakat madalyası alması öyle ağırıma gitmişti ki, o gün kendi kendime söz verdim, ‘Eğer bir gün Amerikalılar bana madalya vermeye kalkarsa onu almayacağım’ dedim.”
AMERİKALILARA SOĞUK DUŞ
Gerçekten de dediğini yapmış Özeller:
“Öncelikle sözlerimin ve davranışımın oradaki kişilere yönelik olmadığını ifade etmek maksadıyla amacımın onları kırmak, incitmek olmadığını belirttim. Sonra da ‘Benim düşmanım olan YPG/PKK terör örgütüne yardım eden bir devletin verdiği bu madalyayı almaya onurum müsaade etmiyor’ dedim. Elimi sol üst cebime takılmış olan madalyaya attım ve mandalını açarak çıkardım. Beratın yazılı olduğu belgenin üzerine koyarak Amerikalı Albay Lehay’e teslim ettim. Ortam buz kesmişti. Süratle masama gidip eşyalarımı alarak karargâh salonunu terk ettim.”
Kitaptan, Özeller’in, 15 Temmuz ve sınır ötesi harekâtların kahramanı olarak bilinen Zekai Aksakallı’ya yakın olduğu anlaşılıyor. Akar’ın Aksakallı’yı TSK’den tasfiye ettiği hatırlanırsa, mesele daha da ilginç hale geliyor. Özeller, Akar’ın “Bakanım” hitabından hoşlanmadığını söylerken, “Hulusi Akar TSK’den emekli olduktan sonra hiçbir güç bana ona ‘Komutanım’ dedirtemez” demiş. Akar için, TSK’de, “Ağzı çok bozuk, çok küfürlü konuşur, çok hakaret eder” denildiğini söyleyen Özeller, bir hikâye de anlatmış. Bir brifingde, herkesin içinde, komando tabur komutanına, Akar’ın “Beyinsiz” demesini eleştirmiş.
KAZANACAKKEN DURDURDULAR
Gelelim kitabı okuyunca tüylerimi diken diken eden asıl meseleye...
TSK, Fırat Kalkanı Operasyonu’na, Zekai Aksakallı’nın komutanlığında, 24 Ağustos 2016’da başladı. Ekim ayında Dabik’in alınmasının ardından, ordu, El Bab’a yönelmişti.
İşte burada, bilmediğimiz bir ayrıntıyı, Aksakallı’nın çalışma arkadaşı Özeller’den öğreniyoruz:
“Şehrin ilk mahallelerine girilmeye başlandığında ilginç bir gelişme olur. Genelkurmay Başkanlığı tarafından, harekâtın komutanı Zekai Aksakallı’ya, birliklerin ilerlemeyi durdurarak geride emniyetli bölgelere çekilmesi için sözlü emir gelir. Zekai Aksakallı, bunu kabul edilemez bir emir olarak gördüğü için yazılı emrin verilmesini ister ve o yazılı emrin gelmesiyle 13 Kasım 2016’da birlikler durdurularak geride emniyetli bölgelere çekilmesi emredilir.”
Özeller’e göre, o gün TSK durdurulmasa, El Bab, kısa sürede IŞİD’den temizlenecekti. Ancak Akar’ın emriyle operasyon durduruldu. Bu karar krize neden oldu. ABD’nin de El Bab operasyonuna karşı olduğunu hatırlatalım.
51 ŞEHİDE MAL OLAN KARAR
Derken...
Erdoğan’dan Akar’a, bir süre sonra, “El Bab’ı alın” emri geldi. Ancak şartlar değişmişti. Aralık gelmiş, hava kötüleşmişti. Bu kez sahadaki komutan, “Şimdi değil” diyordu. Çok şehit verilebilirdi. Ama uyarılar dinlenmedi. Askerlik değil siyaset galip geldi. 8 Aralık 2016’da operasyon başladı. Devamını Özeller şöyle anlatıyor:
“Hava şartları o kadar kötüdür ki, yapılan planların 10 gün sonra revize edilmesi gerekmiştir. 21 Aralık 2016 günü sabahı Akil Tepesi, sızma yapan unsurlarımız tarafından ele geçirilmiş olsa da takviye gelecek zırhlı araçların ve birliklerin mayın ve el yapımı patlayıcılara maruz kalması nedeniyle bölgeye ulaşamaması, hava şartlarının kötü olması nedeniyle uçaklarımızın destek olamayışı maalesef çok üzücü bir tablonun oluşmasına neden olmuştur. O gün 16 şehit 85 yaralı ile Akil Tepesi’nden çekilmek zorunda kalınmıştır. 6 Ocak 2017 günü El-Bab’a yönelik harekât tekrar başlayarak Akil Tepesi 6 Şubat 2017 günü tekrar kontrol altına alınmıştır. Yaklaşık bir ay önce El Bab şehrinin bazı mahallelerini ele geçiren unsurlarımız o gün durdurulmasaydı, bu hazin tablo yaşanmayacak, bu kadar çok şehit verilmeyecekti.”
Gerçekten de rakamlar anlamayana bile gösteriyor:
“El Bab harekâtı başlayana kadar Türk Silahlı Kuvvetleri 16 şehit vermişken El Bab harekâtında 51 şehit, 272 yaralı vermiştir. ÖSO unsurlarından ise 255 şehit, 930 yaralı olmuştur.”
2017 yılının nisan ayında tarihi başkanlık referandumu vardı. Erdoğan’ın miting meydanlarındaki gündemi Fırat Kalkanı’ydı. Nitekim zafer, nisana yetişti, 29 Mart’ta bitti. Gelgelelim, askerliğin değil siyasetin ihtiyaçlarıyla verilen kararlar, bizzat operasyonun içindeki askerlerin ifadesiyle, 51 Mehmetçiğin kanına mal olmuştu.
Ders aldınız mı derseniz, elbette almadık. Alsak, seçim sandığının etrafına tankı, topu, gemiyi yerleştirir miydik? Alsak, asker parkasının altına iktidarın çıkarlarını gizler miydik? Alsak, milleti milletle harbe sokar mıydık?
Kutsal sözler yanlış dudaklardan kurtulduğunda kanımız daha az akacak.
Gönder