Bilindiği üzere uluslararası hukuka göre özel mülk dokunulmazdır. Devletler arası veya iç savaşlarda da özel mülkler üzerindeki hakların korunması, bu mülklere hukuka aykırı bir şekilde el konması durumunda hukuk mekanizmasının olayı sorgulaması ve hak sahibinin hakkını vermesi gerekir. Ama ne yazık ki bu konudaki kurallar çok kez ihlal edilmiş ve gerek uluslararası hukuk kurumları, gerekse hukukun icrası için görev üstlenen uluslararası ve ulusal kurumlar ihlallerin önlenmesi, mağdurların haklarının verilmesi için gereken duyarlılığı göstermemiştir. Bu konuda en çok ihlal yapan ve özel mülklere haksız bir şekilde el koyan rejimin siyonist işgal rejimi olduğu biliniyor.
Son dönemde Suriye’de de, rejimin hak ve özgürlük isteyenlere yönelik olarak sürdürdüğü savaş yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kalarak başka ülkelere iltica edenlerin özel mülklerine el konması için tehlikeli dolaplar çevrildiği ve belki Suriye tarihinin en büyük gasp olayının yaşandığı yönünde medya organlarında haberler yayınlandı.
İngiliz The Guardian gazetesinin, kısa adı SIRAJ olan Suriye Hesap Verebilirlik İçin Araştırmacı Gazetecilik Birliği ve Gelecek Gün (El-Yevmu’t-Tali) isimli sivil toplum kuruluşlarının, avukatların araştırmalarına dayalı olarak ortaya çıkardığı bilgilere dayandırdığı haberinde Suriye’de bazı şebekelerin sahte belgelerle söz konusu mültecilerin Suriye’deki mülklerine el koyduğu belirtildi. Bu şebekelerin içinde ordu ve güvenlik teşkilatları mensuplarının bulunduğuna dikkat çekildi.
Bu şebekelerin mensupları kullanılmayan evler veya diğer gayri menkuller hakkında satış belgeleri düzenleyerek buraları başkalarının mülkiyetlerine geçiriyorlar.
Araştırmalarda söz konusu mültecilerin şu an ülkelerinin dışında yaşamaları ve sahte belgelerle el konan mülkleri hakkında dava açarak oyunları bozma imkanları bulunmamasının onların çevrilen dolaplar karşısında savunmasız ve biçare kalmalarına neden olduğuna işaret ediliyor.
Araştırmalarda ülkelerini terk etmek zorunda kalmış insanların Suriye’deki mülklerine el koyan şebekelerin mensuplarının işi kitabına uydurmak için avukatlardan, mahkeme yazmanlarından, hatta hakimlerden yararlandıklarına dikkat çekildi.
SIRAJ’ın raporunda, özellikle son iki yıl içinde bu şekilde mülk gaspı faaliyetlerinde artış gözlendiği belirtildi. Mülkleri başkalarının üzerine geçirilenler içinde ülkelerine geri dönenler de var. 2022 yılında Şam’da ve kırsalında 125 mağdurun bu şekilde mülklerinin başkalarının üzerine geçirildiği iddiasıyla dava açtığı bilgisine yer veriliyor. Ancak mağdur edilenlerin çoğu henüz ülkelerine dönmemiş olduğundan onların mağduriyetleriyle ilgili olarak herhangi bir dava açılmış değil. Raporda birçoklarının mülklerinin başkaları üzerine geçirilmesinden haberdar bile olmadıkları için bir soruşturma davası açmadıkları belirtiliyor.
Filistin’de 1948 Savaşı sırasında, çatışmaların vuku bulduğu bölgede yaşayan Filistinlilerin yarısı savaş sonrası geri dönme ümidiyle savaşın olmadığı bölgelere iltica etmişti. Ancak savaş sonrasında onların yerleri siyonistler tarafından işgal edildi ve kurulan işgal rejimi savaş sebebiyle yurtlarından çıkanların dönmelerine izin vermedi. Sonra “Sahipsiz Mülkler Yasası” diye bir yasa çıkarıp, sahipleri bulunamayan mülklerin sahiplerinin resmi işlemler için ilgili kurumlara başvurmalarını isteyen ilanlar yayınladı. Oysa onlar başka yerlere iltica etmişlerdi. Dönmelerine izin verilmiyordu. İlanlardan haberleri bile olmuyordu, olsa da müracaat imkanları yoktu. Sonra da belli bir tarihe kadar müracaat yapmayanların mülklerine el koydu. Hizmetindeki medya vasıtasıyla da İslam dünyasında Filistinlilerin arazilerini sattıkları, Batı’da ise o toprakların boş olduğu kendilerinin ihya ettikleri yalanını yaydı.
Gönder