Sosyal medyada yeni akımın ismi: “AI Year Book.” Türkçesi şu; EPIK isimli yapay zekâ uygulamasına fotoğraflarınızı yüklüyorsunuz o da size 1990’larda sanki ABD’de bir kolejden mezun olmuş da okul yıllığına poz vermişsiniz gibi fotoğraflar yaratıyor.
Nostalji seven, o yılları deneyimlemek isteyen dünyaca ve Türkiye’den de ünlü isimler akıma kayıtsız kalmadı. O yıllarda yaşasalardı nasıl görüneceklerini paylaşmaya devam ediyorlar. “Eğlenceyi bozan” kişi olmak istemem ama dikkat! Doğum tarihimizden tutun da nerede yaşadığımıza kadar zaten neredeyse tüm kişisel bilgilerimiz yapay zekânın elinde iken ve de dolandırıcılık, cinsel taciz, ısrarlı takip gibi adli vakaları her gün haber yapıyorken beğeni, daha fazla takipçi ya da sadece meraktan yapay zekâ uygulamalarına kolayca “yüz tarama” izni verilmesini anlayamıyorum. Üstüne üstlük Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı ve 2024’te yürürlüğe girmesi beklenen ilk ve tek “yapay zekâ yasası” da bu ve benzeri sebeplerle yüz tanıma uygulamalarını yasakladı.
KİŞİSEL VERİLERİMİZİN HEP İYİ NİYETLİ KULLANILACAĞINA EMİN MİYİZ
Geçtiğimiz ağustosta ABD’nin Detroit kentinde polis, yüz tarama programı ile tespit ettiği, aralarında 8 aylık hamile Porcha Woodruff’un da olduğu 6 siyahi vatandaşı hırsızlık suçlaması ile göz altına aldı.
Ancak sonradan anlaşıldı ki yüz tanıma programı Woodruff’un 8 yaşındayken çekildiği fotoğrafı baz almış ve onu yanlışlıkla teşhis etmişti. Genç kadın 2 saatlik gözaltının ardından serbest kaldı ancak hem ABD hem de Avrupa Birliği ülkeleri yüz tanıma programlarının yaptığı yanlışlar nedeniyle birçok dava ile karşı karşıya.
BİLGİLERİMİZİ TOPLUYORLAR
Peki hem devlet hem de bilişim sektörünün milyar dolarlık özel şirketlerine bu algoritmaları kim veriyor? “Biz” diyor Bilişim Uzmanı Osman Demircan, “Hem de ellerimizle. Bazen eğlence bazen de mesela vize başvurusu gibi sebeplerle zorunluluktan... Bu bahsini ettiğin EPIK uygulaması da geçmişe duyulan özlemi, 90’ların çekiciliğini kullanarak, kullanıcısına ‘gel gel’ yapan bir eğlence uygulaması. Dışarıdan bakıldığında ‘eğlenceli’, ‘keyifli’ fotoğraflar gibi gözükse de yapay zekâyı kendi ellerimizle besliyoruz ve AI (yapay zekâ) bu yolla bize dair tüm bilgileri topluyor, de-
poluyor” diye ekliyor.
YA 10 YIL SONRA
Peki bu ne kadar riskli? Şöyle cevaplıyor: “Tanımlayabildiğimiz bir risk şu an için yok ama 10 yıl içinde ne ile karşı karşıya olacağız, söylemek zor. Şöyle bir örnek vereyim: Tüm dünyada popüler olan, Rusya tabanlı Faceapp, uygulamayı kullanmak isteyen kullanıcılarına görüntülerini istedikleri yerde, istedikleri kişilerle paylaşmalarına olanak veren, tüm yasal haklara sahip oldukları bir sözleşme imzalattı. Bu bilgi küçücük bir kutu içinde olduğu için de çoğu kişi okumadan ‘onay’ verdi. Bu işte o şirketin topladığı verilerle mümkün oldu. Bugün hâlâ o şirketin elinde milyarlarca insanın parmak izi, ‘yüz’ bilgileri var. Rusya bankaları bugün sadece yüz tanıma sistemleri ile çalışıyor. Bu aslında ‘E, ne güzel bir gelişme’ denilebilecek bir örnek ama yarın tüm bu veri tabanının başka amaçlar doğrultusunda kullanılmayacağına emin miyiz? Değiliz.”
KÖTÜLÜK İYİLİKTEN DAHA HIZLI
“İnternette kötülük iyilikten çok daha hızlı yayılıyor. Bu teknolojiler hayatımıza ilk girdiği yıllarda kimse bu sistemler üzerinden ne kadınların taciz/tehdit edilebileceği ne dolandırıcılık/ şantaj yapılabileceği ne pedofili vakaları olabileceğini düşünmüştü. Maalesef hepsini gördük, görmekteyiz. Dolayısıyla yapay zekâ uygulamaları ile ses, fotoğraf, görüntü paylaşırken 10 yıl sonrayı düşünmek zorundayız.”
YAPAY ZEKÂ TASARLANIŞ VE KULLANILIŞINA GÖRE FARKLI SONUÇLAR DOĞURABİLİR
AmCham (Amerikan Şirketler Derneği) Türkiye Kamu ile İlişkiler Müdürü, Teknoloji Politikaları Danışmanı Nesibe Kırış da yapay zekâ uygulamalarımın tasarlanış ve kullanılış amacına bağlı olarak farklı sonuçlar doğurabileceğini belirterek, şu örneği veriyor: “Yüz tanıma sistemleri güvenlik ve suç önleme amacı ile kullanılabilir ama aynı zamanda gizlilik ihlalleri ve yanlış tanımlamalar nedeniyle bireylerin haklarına da zarar verebilir. Dolayısıyla yapay zekanın yaratabileceği kötü senaryolardan korunmak için etik kurallar, sıkı düzenlemeler ve algoritmaların şeffaflığı esastır.”
YAPAY ZEKÂ YASASI GELİYOR
Bu noktada Avrupa Parlamentosu’nun (AP) kabul ettiği ve 2024’te yürürlüğe girecek, “Yapay zekâ yasa tasarısı” önemli. Yasa ile yapay zekâ teknolojilerinin etik ve hukuki çerçevesinin belirlenmesinin amaçlandığına değinen Kırış, yüz tanıma sistemlerinin yasaklanması ile de bireysel gizliliğin ve veri koruma haklarının güvence altına alınmasının hedeflendiğini söylüyor. “Ama” ile devam ediyor: “Tamamen yasaklama ve serbest bırakma arasında bir denge bulmak da çok önemli. Belirli istisnai durumlar; kayıp çocukları bulma- terör saldırılarını önleme gibi konularda da faydalı olabilir. Dolayısıyla yeni yasanın amacı bireylerin haklarını korurken, aynı zamanda yenilikçi teknolojilerin gelişim ve uygulanmasını desteklemektir.”
TEKNOLOJİ FAYDAYA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ
“Olumsuzu yok saymak ya da sadece olumluya odaklanmak asla sorunu çözmez. Teknolojinin tanınması, olumsuz etkilerinin minimuma indirilmesi için teknoloji hak ve etik bağlamında kurallara oturtulmalı, yani faydaya dönüştürülmelidir. Bu, etik ve yönetişim çerçevelerini oluştururken ve uygularken dikkate alınması gereken en kritik noktalardandır.”
Gönder