adscode
adscode

Amerika ve İsrail coğrafyamızı lime lime etmek isterken Türkiyenin direnişini görmek

Amerika ve İsrail coğrafyamızı lime lime etmek isterken Türkiyenin direnişini görmek

“7 Ekim’de olup bitenleri uzun uzun tartışmamız gerekir” diye başlayan ve “uzun vadeli etkileri olacağını” söyleyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Ya büyük bir savaş ya büyük bir barış” dedi en son!

İSRAİL, 7 EKİM’İ KENDİ 11 EYLÜL’Ü OLARAK İLAN EDİNCE…

7 Ekim’de Hamas’ın “huruç harekatı”nda büyük bir “çizik” atılan İsrail, çok kısa bir sürede olup biteni “fırsat”a çevirdi.

“Ortadoğu değişecek” cümlesine, “İsrail’in 11 Eylül’ü” cümlesini de ekleyince “Orta vadeli İsrail Planı”nın ne olduğu konusunda fikirlerimiz netleşmeye başladı!

ORTADOĞU SADECE FİLİSTİN’DEN OLUŞMADIĞINA GÖRE…

Ortadoğu sadece Filistin topraklarından oluşmadığına göre…

Ortadoğu denince, Türkiye’den, İran’a, Suudi Arabistan’dan, Lübnan’a, Mısır’a, Ürdün’e, Katar’a Kuveyt’e, Yemen’e, Birleşik Arap Emirliklerine kadar bir çok ülke akla gelir.

O halde, İsraillilerin “Ortadoğu değişecek” sözünü, Amerikalıların “Büyük Orta Doğu Projesi” (BOP) ile meczedebiliriz!

BOP EŞİTTİR BALKANİZASYON MU?

Şayet, “Ordadoğu değişecek” cümlesi ile Büyük Orta Doğu Projesi murad ediliyorsa o projenin bir “Balkanizasyon olduğu”nu da hatırlatmak boynumuzun borcudur.

***

Balkanizasyon, Batı’nın Balkanlar için geliştirdiği ve son olarak 1991’den 2001’e kadar süren süreçte Yugoslavya’nın etnik kimlikler üzerinden paramparça edilmesi sürecini tanımlar.

***

Büyük Orta Doğu Projesi’nin özü de bu coğrafyaya Balkanizasyon’a benzer etnik ve mezhebi parçalanmalar önerir! Küçük devletçiklerin kurulmasını planlar ve uygular. Başkaca bir şey değildir.

Bu bağlamada, “Ortadoğu değişecek” diyenlerin hamilerini Telaviv’e sırayla çıkartma yapmaları… Netanyahu’yu kucaklayıp daha da “kışkırtmaları” unutulmamalıdır.

Projeye göre, İsrail’in güvenliği için İsrail’in sınır ve sınır ötesi komşuları tehdit unsuru olmaktan çıkartılmalıdır.

Görünen o ki Büyük Orta Doğu Projesi hiç rafa kaldırılmamıştır ve hala yürürlüktedir.

Hamas veya Gazze işte bu anlamda “araçsallaştırılmış”, çocuklar, kadınlar başta olmak üzere mazlumlar kurban verilerek… Filistin toprakları vakumlanarak… “Ortadoğu’nun değişim” süreci İsrail ve dostları tarafından gerçekleştirilmektedir!
SAHİ RİCE NE DEMİŞTİ? “ORTADOĞU’DA 22 ÜLKENİN SINIRLARI DEĞİŞECEK”

11 Eylül 2001 sonrası Amerika’nın neler yaptığını hatırlayınca…

11 Eylül sonrası Condoleezze Rice’nin (Önce danışman sonra Amerikan Dışişleri Bakın oldu) “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları değişecek” dediğini hatırlıyoruz.

Sonrasında Afganistan ve Irak işgali ile birlikte “Arap Baharı”nın başlayıp tsunamiye dönüştüğünü… Suriye’nin terör örgütlerine peşkeş çekildiğini görüp de…

Bunların “doğal” olduğunu düşünmek safdillik olur!

Tunus “demokrasi” sınavında, Libya iç savaşla 3 parça, Suriye yangın yeri, Irak, Amerikalıların yazdığı Federasyon Anayasası ile parça parça, Mısır demokrasiyi askıya almış durumda.

***

Türkiye 2016, Temmuz’unda darbe ve işgal girişimini püskürterek uçurumun kenarından dönmüş olsa da hala “tortularıyla” mücadele etmek durumunda. Amerika’nın kara gücü PYD, adım adım Suriye’nin kuzeyinde devletleşme aşamasında..!

TÜRKİYE, AMERİKA’NIN ORTADOĞU PROJESİNİ DİRENEREK GERİLETİYORSA…

Şayet, Türkiye, Amerika’nın bölgemiz için tasarladığı Balkanizasyon, yani etnik ve mezhebi ayrılıklar ile lime ilem edilmesi projesini “direnerek” geriletmiş ve geriletmeye devam ediyor ise…

Şayet, Hamas’ın 7 Ekim’deki eylemini “İsrail’in 11 Eylül’ü” diye nitelendirenler, coğrafyamızı değiştirmek üzere harekete geçmenin bahanesi etmişse…

Burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın günlerdir sakince “arabuluculuk” için mümkün olan en “tarafsız” tutum ile lider diplomasisi yürütmesini not etmek gerekir.

ARKADA YAŞAN SAVAŞ EN AZ GAZZE SAHASINDA YAŞAN KADAR ÇETİN GEÇMİŞ OLMALI Kİ…

Arka tarafta yürüyen savaş, en az Gazze sahasında yaşananlar kadar çetin geçmiş olmalı…

Ki, sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti Grup Toplantısı’nda, İsrail’e ikinci “One minute” çekmiştir!

İsrail’e gitmeyeceğini ilan etmiş. Ziyaret ile birlikte tasarlanan “İşbirliği” rafa kaldırılmıştır. Çocukların, kadınların, masumların İsrail tarafından hunharca katledilmesi lanetlenmiş. “Siyasi, ekonomik ve askeri seçenekler” hatırlatılıp Filistin’in, Gazze’nin yanında olunduğu ilan edilmiştir! Doğu Akdeniz’de ortak doğal gaz arama ve boru hattı  projesi durdurulmuştur.

***

Arkada devam eden diplomasi trafiğinin çetin geçtiğinin ve Türkiye’nin “Ateş kes” ve Filistin’in haklarının korunması için İsrail’in ağa babalarına tavizler bile verdiğinin göstergesi de vardır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Ekim Pazartesi günü akşam saatlerinde İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin protokolü Meclis’e göndermesini buna örnek verilebiliriz diye düşünüyoruz.

Erdoğan, elinden geleni yapmış ancak muhatapları “Kuzuyu yemek isteyen kurt” gibi “suyumu bulandırıyorsun” tavrını sürdürmüştür. O nedenle bize göre, İsveç protokolünü Meclis’e göndermeden az önce de 28 Ekim’de İstanbul’da dev bir Filistin Mitingi ile halkıyla buluşacağı bilgisi kamuoyu ile paylaşılmıştır!

MADEM ÖYLE… İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ MECLİS’TE AKAMETE UĞRATILMALIDIR

İsveç’in NATO hayali, Meclis Genel Kurulu’nda kabusa çevirilmelidir! 

Amerika’nın iştahla istediği İsveç’in NATO üyeliği suya düşürülmelidir.

Böylece, direne direne Amerikan politikalarının geriletilmesine yeni bir örnek dünya aleme gösterilmelidir.

2003’te Meclis, “Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’a geçişine olanak sağlayan tezkereye” hayır dediği gibi İsveç’in NATO üyeliğine de hayır demelidir.

Cumhuriyetimizin 100’ncü yılına Meclis’in bu tarihi kararıyla girilmesi, “Bağımsızlığımızın tescillenmesi” açısından kilometre taşlarından biri olmalıdır!

***

İç çephede, muhalefetimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarı yalnız bırakmamalı… İç çephe güçlü olmalı… Böylece Büyük Ortadoğu Projesi ya da coğrafyamız için Amerika tarafından düşünülen Balkanizasyon, Türkiye eliyle akamete uğratılmalıdır.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder