Bakınız son kurban, Merve Dizdar.
Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne” filminin oyuncularından biri olarak 76’ncı Cannes Film Festivali kırmızı halısında boy gösterdi Dizdar ve giydiği kıyafet sosyal medya kullanıcısı tarafından hiç beğenilmedi.
Tamam, hepimizin artık bir Met Gala olsun bir Oscar olsun, bunları göre göre bir kırmızı halı estetik zevkimiz oluştu ama abartmıyor muyuz?
Ben de çok bayılmadım Dizdar’ın kıyafetine ama yerden yere vuracak kadar da mesai harcamaya gerek var mı?
Sonunda Dizdar da yorumlardan bunalmış olacak ki, bir yanıt döşenmiş hesabından.
Özetle, “Aşırı üzülmüşsünüz, üzülmeyin, ben mutluyum. Herkes aynı olmak zorunda değil” diyor.
Evet, anahtar slogan bu: Herkesin aynılığını istiyoruz.
Kafasına göre hareket edeni ana akım görsel unsurlarda birleşmeye zorluyoruz.
Ama Dizdar da bu kıyafetiyle “farklı” değil aslında, sadece “sıkıcı bir aynı”.
Neyse ki bu kıyafet debelenmesinin tek olumlu katkısı, daha çok insanın Nuri Bilge Ceylan’ın filminden haberdar olmasıydı.
Kaslı kadın
Bugünlerin bir başka dış görünüş öznesi Biricik Suden.
Spor yaparken kol ve karın kaslarını göstermiş.
Gerçekten müthiş!
Hani sırrı neyse, öğrenmek isterim.
Ama bu kaslı görüntüye de çılgın yorumlar yapıldı tabii, “Ay ne iğrenç” diye.
Elbette daha çok kadınlar tarafından.
Sanırım kadınlar, tüm kadınları aynı çizgide görmek istiyor.
Farklı olanı anında gömüyorlar.
Yalı dairesinin derdi
Tülin Şahin yalı dairesinden taşınma nedenini şöyle açıklamış:
“Ağır sinüzit, denizin üstünde olmanın yoruculuğu, Boğaz’daki akıntının gün içinde yön değiştirmesi.”
Herkes “Başka dert vermesin” diyerek takıldı ama dertler de böyle değil midir: Yaşadığın hayat tarzına göre kendine göre irili ufaklı dertlerin olur. Normaldir.
Tek sorun, insanların yüksek kiralardan dolayı eve çıkamadığı, hatta ev bulamadığı bir dönemde böyle bir derdin dillendirilmiş olması.
Bu da maalesef empati yoksunluğuna işaret.
Gönder