CNN Türk canlı yayınında soruları yanıtlayan Bakan Şimşek'in açıklamalarından satır başları:
Son 1 yıldır gerçekten geçmişte olmadığı kadar bir yoğunluk oldu. Seyahatler çok oluyor. Dolayısıyla yoğunluk iki boyutlu. Bir taraftan uluslararası arenada programın anlatılması, bir taraftan programın artması. İçeride ve dışarıda yoğun bir trafik var.
CARİ AÇIĞI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALTTIK
Birincil önceliğimiz ülkenin dış kırılganlığını azaltmak. Bu bizim ana hedeflerimizden bir tanesiydi. İkinci başlığımız da enflasyonu kontrol altına almak. Bizim geçen sene başlarken makro finansal istikrar derken bunu kastettik. Geçen sene mayıs ayı itibarıyla 57 milyar dolarlık cari açığımız vardı. Cari açığı 19 milyar dolar civarına indirdik. Çok önemli bir kazanım. Cari açığı önemli ölçüde azalttık. Uluslararası rezervlerimiz bugün itibarıyla 147 milyar dolar civarına çıktı. 153 milyar dolar üzerinde rezerv olacak. Net rezervlerimiz 78 milyar dolar iyileşti. Yaklaşık 90 milyar dolar üzerinde cuma günü itibarıyla iyileşme var. Bu da kırılganlığımızı azalttı. Ülkemizin uluslararası rezervleri arttı.
RİSK PRİMİNDEKİ DÜŞÜŞ
Ülkemizin mayıs ayında risk primi çok yükselti. 700 baz puanın üzerindeydi. Şu an itibarıyla 270'in altına düştü. Risk primimizdeki düşüş bize benzer ülkelere göre çok daha iyi. 700 baz puandan 270 baz puanın altına düşürdük. Hala yüksek ama doğru yoldayız. Dış borçlanma maliyetimiz düştü. Hem dış kaynağa erişim arttı, hem daha uzun vadeli. Bankalar en son 2016 2017'de sermaye benzeri kaynak bulabilmişlerdi.
TÜRKİYE GRİ LİSTEDEN ÇIKTI
Türkiye gri listeden çıktı. Bu önemli bir kazanım. Yurt dışında hesap açmak zorunda kalırsanız o zaman gri listedeki ülkelerin vatandaşların şirketlerine özel bir inceleme süreci var. Bizim itibarımız arttı. Türkiye'nin itibarı arttı. Bunlar dış kırılganlığımızı azaltan, dayanıklılığımızı artıran unsurlar.
Enflasyonun kontrolden çıkmasını engelledik. Birincisi geçen sene Türkiye eşi benzeri görülmemiş en büyük deprem felaketini yaşadı. Sadece deprem değil tabii diğer faktörler de var. Ciddi bir bütçe açığıyla karşı karşıyaydık. Öyle bir büyük açığı bankacılık sektöründen finanse etmeye çalışırsanız reel sektöre kaynak kalmaz. Biz tedbir aldık. Bütçe açığını yüzde 5.2'de tuttuk.
TÜRKİYE'YE DAHA ÇOK KAYNAK GELİYOR
Sadece daha ucuza borçlanmıyoruz. Daha çok borçlanma imkanı, yani Türkiye'ye daha çok kaynak geliyor. Geçen sene, Ocak-Mayıs döneminde bankalarımız yurt dışına 100 dolar borç ödedikleri zaman sadece 97 dolar bulabiliyorlardı. Yani net fazla 3 dolar ödemek zorundaydılar ve pahalıydı. Bu sene 100 dolar borç ödediklerinde 150 dolardan daha fazla kaynak buluyorlar. Real sektördeki durum daha dramatik. Geçen sene reel sektör, yani büyük şirketler yurt dışına 100 dolar borç ödediklerinde 73 dolar bulabiliyorlardı. Şimdi 120 doların üzerinde. Bunlara 'rollover asyası' diyoruz. Dolayısıyla hem dış kaynağa erişim arttı, hem daha ucuza dış kaynak bulabiliyoruz, hem de daha uzun vadeli. Yani çok daha elverişli koşullarda. Bu da kalkınmayı da getiriyor beraberinde.
"İTİBARIMIZ ARTTI"
Türkiye'nin itibarı arttı. Şimdi bunlar dış kırılganlığımızı azaltan, bünyemizi dış şoklara karşı güçlendiren, dayanıklılığımızı arttıran unsurlar. Bir şey daha hatırlarsanız, ikinci başlığımız vardı. O da enflasyonun kontrolden çıkmasını engelledik. Şimdi tabii haklı olarak belli çevreler, finans çevreleri, piyasalar, vatandaşlar diyor ki, ya geçen sene enflasyon %38-40 civarıydı. Şu anda daha yüksek. Yani siz neyi başardınız, ne değişti diyorlar, haklı olarak. Şimdi şöyle bir şey, genelde başka türlü olsaydı sorusu sorulur. Yani bu program uygulanmasa ne olurdu mesela? Bu sorulmuyor.
Birincisi, geçen sene Türkiye hakikaten eşi benzeri görülmemiş son 100 yılın en büyük bir deprem felaketini yaşamış. Bu da bütçede çok büyük bir açığa sebep olmuş. Sadece deprem değil tabii, diğer faktörler de var. Ama ciddi bir bütçe açığı ile karşı karşıyaydık. Yani geçen sene bu programı başlatmadan önce piyasanın beklentisi ve bazı tahminler, bütçe açığı milli gelirin %9.8'ine, %9'ına, %10'una ulaşır diye bir beklenti vardı. Şimdi öyle bir açık tabii çok daha enflasyonist olurdu. Ne olurdu mesela? Öyle bir büyük açığı bankacılık sektöründen finanse etmeye çalışsanız, o zaman bütün kaynakları kendinize çekmeniz lazım, reel sektöre kaynak kalmasın. Şimdi biz ne yaptık? Onun yerine tedbir aldık. Geçen sene Temmuz ayında ciddi tedbirler aldık, almak zorundaydık. Tabii ki kısmen borçlanacaksınız ama kısmen de tedbir almanız lazım.
ENFLASYONUN KONTROLDEN ÇIKMASI ENGELLENDİ
Kur korumalı ödemek diye bir konsept vardı ülkede. Şimdi bu uygulama, eğer kur, bankaların verdiği faizden çok daha fazla, yani lira değer kaybederse, farkı Merkez Bankası para basarak veriyordu. Hazinede, zaten bütçede böyle bir kaynak yoktu. Şimdi, geçen sene biz, uluslararası dış kaynağa, finansmana erişmeseydik, düzeltme noktasında bu ilerlemeleri sağlamasaydık, çok büyük ihtimalle, bazılarının beklediği gibi, lira ciddi bir şekilde değer kaybedebiliyordu. Eğer kaybetseydik, Merkez Bankası çok daha fazla para basmak zorunda kalacaktı. Türkiye gerek deprem felaketini, gerekse kur korumalıyı yöneterek, ciddi bir şekilde enflasyonun kontrolden çıkmasını engelledi. Biz zaten, ilk yılı geçiş yılı olarak belirlemiştik. Dolayısıyla özetlersek, hem iç kırılganlığı azalttık, hem dış kırılganlığı azalttık.
ENFLASYON İÇİN TARİH VERDİ
Enflasyonda ilk yılı geçiş yılı olarak kabul ettik. Bizde finansal istikrarı önceliklendirdik. Çünkü kırılganlıklarımız vardı. Onları giderdik. Kırılganlıkları yönetmeniz lazımdı. Bakın politika yaparken, çerçeve çizerken, her zaman en kritiğinden başlarsınız diğerlerini zamana yararsınız. Koşullar önce enflasyonu yükseltecek nitelikte. Daha sonra biz indirebilecek para politikası gecikmeyle geliyor. Biz KKM riskini yönettik, kur riskini yönettik, bütçe açığını kontrol altına aldık. Bunları yapmasaydık, enflasyon çok farklı düzeyde olabilirdi. Şimdi üç teknik birimimiz oturuyor diyorlar ki, kur, petrol fiyatları vs. şöyle şöyle olursa modelleri var tahmin ediyorlar. Biz de programımızda bunun ortalamasını aldık. Herhangi bir müdahalemiz olmadı. Petrol fiyatlarını tuttursak, bir takım önemli varsayımlarımız var. Gerçek dünya çok kompleks ve karmaşık. Modelleme ile tahminler yapıyorsunuz ve çok büyük tahminler içeriyor.
2025'in başında enflasyon 30'lu rakamlara düşecek. Haziran, Temmuz gibi 20'li rakamlara düşecek. Yılın sonunda da bizim hedefimiz yüzde 17. Dolayısıyla gelecek seneni sonunda enflasyonu yüzde 20'lerin altına indireceğimiz konusunda samimiyiz.
Gönder