Dünyadaki ülkelerin yönetim kalitelerini, kalkınmışlık seviyelerini, refah düzeylerini ve insani anlamda mutluluk oranlarının yükselmesini sağlayan en önemli unsur sağlam bir hukuk devleti olmalarıdır.
Günümüz dünyasında mutluluk ve refah üreten ülkelerin hemen tamamı hukukun üstünlüğünü temin etmiş, liyakati esas alan, hesap verebilir demokratik bir sistem inşa etmiş devletlerdir. Nitekim BM’nin 20221 yılında 149 ülke arasında yaptığı değerlendirmeyle belirlediği Dünya Mutluluk Raporu'nda ilk üç sırada Finlandiya, Danimarka ve İsviçre yer almaktadır. 2020’de 93. sırada yer alan Türkiye ise 2022’de 104. sıraya gerilemiş bulunuyor. Rapora göre en mutsuz ülke de yine Afganistan oldu.Türkiye’nin mutluluk endeksinde neden bu kadar geri sıralarda yer aldığını anlamak için öyle derin analizlere filan ihtiyaç yok. Çünkü özellikle son beş yılda adalete olan güven duygumuz öylesine yara aldı ki bırakın mutlu olmayı, başımıza bir hal gelirse adaletin terazisinin düzgün tartacağından bile emin değiliz. Çünkü 2022 yılı verilerine göre Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 0.42 puanla 140 ülke arasından 116. sırada yer aldı.
Hal böyleyken, her vesileyle Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu, yargının bağımsız ve tarafsız işlediğini anlatmaya çalışıyoruz ama bize kimse inanmıyor. Zira bu ülkede vicdanları yaralayan hukuk faciaları, ihtiyaç halinde kullanılmak üzere hazır bekletilen ‘hukuk devleti’ sloganlarından daha gerçekçi…
Bu yüzden de Amerika dahil bütün demokratik ülkeler, Türkiye’deki hukuk sisteminin nasıl işlediğine bir türlü akıl erdiremiyorlar…
Ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Batılılarla aynı kanaatte değil ve Türkiye’de hukuk olmadığını söyleyenlere de çok kızgın. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta BM’nin 78. Genel Kurulu için bulunduğu New York’ta, Amerikan PBS kanalının konuğu oldu. PBS sunucusu Amna Nawaz’ın “Sizi eleştirenler Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi isimlerin hapse atılmasının onları susturmak istediğiniz ve onları bir şekilde tehdit olarak gördüğünüz izlenimi verdiğini söylüyor. Bu insanlar sizi tehdit mi ediyor?” şeklindeki sorusuna Erdoğan “Sizi bu niye bu kadar ilgilendiriyor? Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde bu tür kararları yargı verir. Ben yargı adına konuşacak durumda değilim. Bahsettiğiniz bu kişi (Kavala) protestoların finansörüydü” cevabını verdi.
Görüldüğü gibi biz hala bir hukuk devleti olduğumuzu iddia ediyoruz ama onlar ne hikmetse, bizim mükemmel (!) işleyen yargı sistemimizi bir türlü görmek istemiyorlar…
Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile başlayan yeni yönetim modelimizin faziletini kavramakta güçlük çekiyorlar. Oysa biz başka bir evrene taşındık ve devletin bütün kurumlarını tek elde topladık. Onlar hala bizden, Batılı demokrasilerde olduğu gibi ‘hukukun üstünlüğü’nün esas alındığı, ‘kuvvetler ayrılığı’ ve ‘denge-denetleme’ prensiplerinin hakim olduğu bir demokratik sistem bekliyorlar…
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın inşa ettiği yeni sistemin kodlarını henüz çözebilmiş değiller ve her fırsatta hukuk sistemimize laf ediyorlar… Bunun için de muhtemelen Türkiye’de yaşanan şu örnekleri esas alıyor olmalılar:
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan 2020 yılında, Osman Kavala'nın Gezi Davası’ndan beraat etmesi üzerine Soros’u işaret ederek demişti ki: "Bunlar bir manevra ile onu dün beraat etmeye kalktılar."
Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan 2022’de yaptığı açıklamada, anayasamızda değişiklik yaparak iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “Osman Kavala’yı derhal serbest bırakın” kararı ile ilgili olarak, "Bizim mahkeme kararlarımızı tanımayanı biz de tanımayız” demişti.
PKK’ya ve FETÖ’ye yardım ve yataklıktan tutuklu bulunan Amerikalı rahip için ise Erdoğan 2021’de aynen şu ifadeleri kullanmıştı: "Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız." Ama sonra, dönemin ABD Başkanı Trump’ın zehir zemberek mektubunun ardından Rahip Brunson özel uçakla memleketine uğurlanmıştı.
Galiba bu Batılılar bizi hiç anlayamayacaklar, gerçi biz de kendimizi anlayamıyoruz ama şimdilik ‘büyük devlet’ hayalleri kurmaya ve ‘hukuk devleti’ olduğumuz hikayesine inanmaya devam ediyoruz. Umarız çok geç olmadan, kendi kendimizi kandırmak için icat ettiğimiz küçük masallarımızdan vaz geçip, bir gün hepimizin bağımsız ve tarafsız yargıya ihtiyacımız olabileceğinin farkına varırız.
Gönder