Çeşitli konularda, edebiyattan resme, siyasal tarihe, sanatın diğer alanlarına kadar yapılan çalışmalar içinde müziğin adı geçmiyor.
Birçok kimse marş yapıyor, ben onları değerlendiremem, müzikçilere bırakıyorum. Ben hâlâ ‘Onuncu Yıl Marşı’nı dinliyorum, sözlerini iki iyi şair Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal yazmış, Cemal Reşit Rey bestelemişti. Böyle bir kadro oluşturulabilir mi, yorum yapamıyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, yeni bir marş için yarışma açabilir mi? Böyle bir düşüncesi var mı?
Onun dışında birçok genç bestecimiz var, onlara eser ısmarlanmasını öneriyorum. İlle de marş formunda değil, konu serbestliği tanınmalı.
Evin İlyasoğlu’nun müzik tarihi kitabında genç besteciler listesine bir göz atsanız, böyle bir yarışmayı gerekli görürsünüz.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in çok sesli müzik için yaptıklarını düşündüğümüzde bunun zorunlu bir girişim olduğu kanısındayım.
Yalnız Batı müziği için değil bu önerim, Türkiye’deki bütün müzik çeşitleri için geçerli.
Cumhuriyet’te kurulan konservatuvarların halk müziği açısından önemini tartışamayacağımız derleme çalışmalarının müziğe katkılarını unutmayın.
Bela Bartok buraya Anadolu’dan derleme yapmak için geldi, Adnan Saygun ile gezdi, Ali Özgentürk de filmini yaptı.
Türk müziğinin ünlü bestecilerinin de tarihi, kataloğu yayımlanmalı.
Bütün dünyada müziğin insan zevkini belirleyici özelliği göz önünde bulundurulur. Şehirleri, şehirlileri anlamakta müzik bir rehberdir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’i bu konuda örnek bir çalışmadır.
İstanbul bölümünde Tab’ı Mustafa Efendi’nin bir bestesi anılırken, Erzurum’da yazısına eşlik eden bir uzun havadır.
Müziğimizde operanın yerini düşünerek bu alanda da bir çalışma yapılmasını bekliyorum.
Atatürk’ün yabancı konuğa opera dinletmesi, bir kültür değişiminin mesajıdır.
Devlet Opera ve Balesi’ne düşen bir görevi yerine getirmesi gerekir.
Sadece ünlü yabancı operaları sergilemek bir yönetim için yeterli bir başarı değildir.
Evin İlyasoğlu’nun Cemal Reşit Rey kitabını karıştırırken (ayrıntılı bir yazı hazırlıyorum) ‘Çelebi’ operası bahsini dikkatle okudum.
100. yılda Türk opera bestecilerinin eserleri sahnelenmeli, şu gerçek bizi önlemesin: yabancı operalar daha çok seyirciyi topluyor.
Özel teşebbüse ait bir kuruluş bunu söyleyebilir ama Devlet Opera ve Balesi böyle bir gerekçeye sığınamaz. Çünkü kâr amacı bir devlet kurumunu yönlendiremez.
Cumhuriyet kültürünün bir bütün olduğu gerçeğini 100. yılda hatırlamazsak ne zaman hatırlayacağız?
Gönder