BİZ DÜNYA’YI ISITTIKÇA O DA BİZİ ISITACAK
HAYAT Bilgisi dersinde hepimize aynısı öğrettiler: “Ülkemiz 4 mevsimin; sonbahar, kış, ilkbahar, yaz, yaşandığı şanslı ülkelerdendir.” Geçtiğimiz yıl kasım sonu Ege’de denize girmiş biri olarak diyorum ki bu bilgi artık (çoğunlukla) gerçekliğini yitirmiş durumda. Kıştan direkt yaza, yazdan direkt kışa geçiyoruz son 10 yıldır neredeyse ve bu yıl aralıkta da yüzmek mümkün olacak bu gidişle.
Cuma günü nem ile beraber hissedilen sıcaklık İstanbul’da 42-43 derecedeydi. En sıcak şehir 45.8 ile Şırnak oldu. Cumartesi de durum benzerdi. Vantilatör karşısında oturmuş, oflayıp puflarken yazmaya çalışan biri olarak demem şudur ki ‘Gram esmedi!’ Komşuda da durum benzerdi. Akropolis en sıcak saatler; 12.00-17.00 arasında ziyarete kapatıldı. İtalya kırmızı alarm verdi. Öte yandan da Güney Kore’yi ‘sel aldı’. En az 25 ölü var. Anlayacağınız küresel ısınmanın acı reçetesi sadece aşırı sıcaklar değil seller, kasırgalar, kuraklık da...
2024’TE KAVRULACAĞIZ
“Ve dahası 2024 insanlık tarihinin en sıcak yılı olacak gibi görünüyor. Nereye kadar gidecek bu böyle dedin ya... Bu işin sonu yok! Biz dünyayı ısıttıkça dünyada bizi ısıtmaya devam edecek. Kömür, petrol, doğalgaz kullanıp, atmosfere karbondioksit saldığımız sürece bu iş daha da kötüye gidecek. Daha yolun başındayız. İklim değişikliği-küresel ısınma dediğimiz şey tam da bu. Bir yanda seller diğer yanda aşırı sıcaklar... 15-20 yıldır aynı şeyi anlattığım için bu bana pek şaşırtıcı gelmiyor artık.”
Gönder