Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Malezya Başbakanı Enver İbrahim, Müslümanlara ve kutsallarına karşı artan nefret, hoşgörüsüzlük, ayrımcılık ve şiddet eylemlerine ilişkin ortak açıklama yaptı.
Açıklama İletişim Başkanlığı'ndan yapıldı.
Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde Müslümanlara ve kutsallarına karşı artış eğilimindeki nefret, hoşgörüsüzlük, ayrımcılık ve şiddet eylemlerinin ürkütücü boyutlara ulaştığını derin bir endişeyle ifade ediyoruz.
Müslümanlara yönelik yabancı düşmanlığı, olumsuz profilleme, önyargı ile şekillenen karakterize olan yeni bir ırkçılık biçiminin ortaya çıktığını endişeyle vurguluyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın 21 Eylül 2023 tarihinde New York'ta düzenlenecek olan Yıllık Koordinasyon Toplantısı'nda Kur'an-ı Kerim nüshalarının yakılmasının önlenmesi konusunun görüşüleceğini dikkate alıyoruz.
Terörizm ve şiddete varan aşırıcılığın herhangi bir din, millet, medeniyet veya etnik grupla İlişkilendirilemeyeceğini ve ilişkilendirilmemesi gerektiğini vurgulayan, 15 Mart'ın “İslam karşıtlığıyla Mücadele Uluslararası Günü” olarak kabul edilmesi hakkındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararının kabul edilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin 53. Oturumu sırasında Kur'an-ı Kerim'e yönelik tekrarlanan saygısızlıklarla kendini gösteren kasıtlı ve aleni dini nefret eylemlerindeki endişe verici artışın tartışıldığı ve kutsal kitapların yakılmasını dini nefret olarak tanımlayan kararının kabul edildiği acil oturumu memnuniyetle karşılıyoruz.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 25 Temmuz 2023 tarihinde kabul ettiği Nefret Söylemiyle Mücadelede Dinler ve Kültürler Arası Diyalog ve Hoşgörünün Teşvik Edilmesine ilişkin, dinleri veya inançları temelinde kişilere yönelik her türlü şiddet eyleminin ve dini sembollerine, kutsal kitaplarına, ibadet yerlerine, dini mekanlarına ve mabetlerine yönelik eylemleri uluslararası hukuka aykırı olarak niteleyen karardan memnuniyet duyuyoruz.
Tüm paydaşlara, ırkçılık ve nefret söyleminin uluslararası insan haklarına uygun olarak ele alınmasına yönelik çabaları artırmaları yönünde çağrıda bulunuyoruz.
İslam'a ve Müslümanlara yönelik istismar, nefret söylemi ve saldırganlığı teşvik eden popülist söylemleri en güçlü şekilde kınıyoruz.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin kararının tam ve etkili bir şekilde uygulanması için en üst düzeyde siyasi taahhüdün temel rolünü bir kez daha hatırlatıyor ve devletleri, din veya inanca dayalı şiddete teşvikin suç sayılmasının önemine özel dikkat göstermeye ve hesap verilebilirliği temin etmeye yönelik acil adımlar atmaya teşvik ediyoruz.
Dinler ve inançların zenginliğini ve insan haklarına saygıya dayalı bir hoşgörü ve barış kültürünü teşvik etmek amacıyla küresel diyaloğu canlandırmaya yönelik güçlendirilmiş çabalar hakkındaki Birleşmiş Milletler kararında yer alan çağrıyı yineliyoruz.
Gönder