Gömlekli sarıklı hoca, "dansöz kıyafetli şarkıcıları sahneye çıkararak dinimizle alay eden AK Partili belediye başkanlarına, yine aday olurlarsa oy vermemeye" çağırıyor.
Cübbeli sarıklısı ise güya "devletin bekası ve vatanın bölünmez bütünlüğü adına, terör örgütleri ve dış güçlerle alâkasını kesmeyen muhalefet partilerine karşı" vaaz veriyor.
Yalan ve iftirayla, halkı kin ve düşmanlığa tahrikle, camileri ve cemaati karşı karşıya getirmekle, milleti birbirine düşürmekle, dini siyasete alet etmekle, inanç istismarıyla, hurafe ve batıl inançlarla, ham softalık ve kaba yobazlıkla alâka kesmek mi! İlgi alanlarına girmiyor.
Devletin bekasına, vatanın bölünmez bütünlüğüne halel gelmiyor o zaman; camiye kadar sokulan partizanlık fitnesi, hassasiyetlerine dokunmuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, acımasızca imar yolsuzlukları yapıldığını söylemişti.
Ne sarıklısı ne cübbelisi! Malum popülist hamaset havarilerinden ayağa kalkan olmadı.
Adları lâzım değil, tarifteki eşkallerinden tanırsınız tuzu kuruları.
Rüşvet yiyene, yolsuzluk yapana, gözümüze soka soka siyasetten haksız zenginleşene, kötü yönetene, ayrımcılık yapana oy vermenin dindeki yeri üzerine de vaazlar dinleyemedik kendilerinden.
Kul hakkına girmenin, haram para yemenin, topluma nifak sokmanın günahına, vebaline duyarlı hocaları tenzih ederim.
Maganda dilini vaaz kürsüsüne çıkaran, kadınların etek boyundan da yukarı çıkamayan allâmelere sözüm. Hani faiz indirilirken mücahit kesilip yükseltilirken arazi olan, o arada fakir daha da fakirleşirken öbür dünyada ödül vaadiyle sabrı tavsiye edip lüks arabalarıyla bu dünyada ödüllenmiş hayatlarına dönen ağzı kalabalık, çok bilmiş demagoglara...
Kendi dünyalarını, milletinse âhiretini kurtaran kahramanlar; o polemikten bu polemiğe, ağız dalaşlarında cenk ediyor.
Ülke borca batmış, dışarıdan medet diliyor, umurları değil. Hâlâ rüzgârları batırmamış da vatanı kurtarmış gibi üst perdeden ahkâm kesiyorlar. Bel altı muhabbetten de şaşmıyorlar; güvenli alan, siyasi riski yok.
Güçleri, alttakilere yetiyor. En son Ahlat Belediye Başkanı'nı kestirdiler gözlerine. Vuruyorlar da vuruyorlar abalıya...
“Malazgirt’i İslam âlemine duyurmaya var mısınız' sloganıyla başlattığı etkinliklerde LGBT destekçisi, teşhirci Hande Yener’e konser verdirmiş"! Sahneye de birlikte çıkmış!
Allah bilir ya; başına gelecekler, Başkan Mümtaz Çoban'ın aklının ucundan bile geçmemiştir.
Hande Yener'le Demet Akalın; seçkin sanatçı kontenjanından Cumhurbaşkanlığı iftarlarına çağrılan, itibar gören isimler sonuçta. Konsere çıkarmaması gerektiğini nereden bilecek adamcağız.
Telefonda okeye dalıp eşini ihmal etmiş kocayı görüşecek kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iltifatına mazhar olmuşlar. O zaman ses etmemiş mübâreklerin, konsere çok bozulacağını nereden bilecekti!
Fark etmez, gösteri için hırpalayacak adam gerek onlara. Şov devam etmeli, davanın şovmenlerinin nârına yanacak.
DAVANIN GARİBANLARI CAN DERDİNDE
Ipsos Araştırma şirketinin "kiracılar ve ev sahipleri" araştırmasını okumuşsunuzdur.
10 kiracıdan 9'u, taşınmak durumunda kalsa aynı semtte ihtiyaç ve bütçesine uygun bir ev bulamayacağını düşünüyor.
AK Parti, 31 Mart 2024 seçimlerinde İstanbul'la Ankara illerimizi muhalefetten geri alana kadar dayansınlar.
Malazgirt'te Anadolu'nun Bizans'tan alınması gibi tarihin akışını değiştiren bir başlangıçla, Cumhuriyet'imizin yeni asrı Türkiye Yüzyılı'na girmek istemezler mi?
Tarihin akışı, 28 Mayıs'ta değişmemiş ki yeni hedeflere yönelme vakti.
Bir gece ansızın girdiğimiz gibi çıkmadıysak, girmemizle çıkmamız bir olmadıysa Türkiye Yüzyılı'na henüz girmemişiz, yanlış anonsmuş.
Milat güncellendi, son duyurusu Malazgirt'teki zafer kutlamalarında yapıldı.
Dünyada Türkiye Yüzyılı başlatma iddiasına baş koyan, her seçimde dış güçlere karşı oy kullanan, çoğalmasını engelleyecek büyük oyunları oturduğu semtten bozan, küresel çetelerle savaşan, Bill Gates'in milyar dolar harcayarak kendisine aşıyla çip takma girişimini bile boşa çıkaran davanın garibanlarına son bir fefakârlık düşüyor.
Bir tanıdığım, o fedakârlığı yaptı. 30 yıldan sonra ilk kez kirasını karşılayamaz hale geldi. İstanbul'da barınamayıp Ümraniye'den memlekete taşındı.
Ama dış güçlerle oradan boğuşmaya devam edeceğini sanmıyorum. Kovalanan gölge gibi yakaladıkça uzaklaşan bu milattan ve yendikçe hortlayan bu düşmandan sıtkı sıyrılmış, sabrı biraz taşmış gibi geldi.
Türlü maceralarla arata arata derd-i bekamızı buldurdular, canımızın derdine düşürdüler diye hayıflanıyor şimdi.
Gönder