Evli ve 3 çocuk babası Necip Kökerer, geçen yıl emekli olduktan sonra arkadaşlarıyla birlikte spor yapmaya başladı. Maraton koşusunun kendisine uygun olmadığını anlayan Kökerer, okuduğu "Yürümenin Felsefesi" adlı kitabı okuduktan sonra yürümeye karar verdi.
İstanbul’un 39 ilçesini yürüyerek dolaşan Kökerer, sırtına çantasını yükleyip Türkiye’yi yürüyerek dolaşmak için yollara düştü. Yalova’dan başladığı yürüyüşü Karabük’e uzanan Kökerer, her gittiği illerin belediye binası önünde hatıra resmi çekiliyor. Emekli olduktan sonra spor aktivitelerine başladığını ifade eden Kökerer, "5, 10, 20 kilometre yürüyüş derken maraton koştuk. O hızın bana uygun olmadığını anladım. ’Yürümenin Felsefesi’ diye bir kitap okuduktan sonra yürümeye başladım. İlk etapta İstanbul’un 39 ilçesini yürüyerek gezdim. Türkiye’nin bütün illerini yürüyebilir miyim diye düşündüm. Bu 4 etapta olabiliyor. Birinci etabın ilk ili Yalova’dan başladım. Düzce, Sapanca, Bolu, Mengen üzerinden Zonguldak, Bartın ve Karabük’e ulaştım şu anda. Buradan da Kastamonu, Sinop ve Artvin’e yürüyerek birinci etabı bitirmeyi düşünüyorum" dedi.
"15 kilogram çanta ile yürüyorum"
Yürümenin kendisi için hayat felsefesi olduğunu anlatan Kökerer, "Bu yalnızca benim hayat felsefem. Yürümek felsefesinde şöyle der: ’Yürümek bir spor değildir. Çünkü sporda rakipler var, birbirlerini geçenler var. Yürüyüş öyle bir şey değil. Yürüyüşte sadece doğadır senin rakibin. Ve sen ona uyarsın o da sana bütün centilmenliğini gösterir.’ 15 kilogram çanta ile yürüyorum ama bu inanın zor olmuyor. Belli bir süre sonra vücut çanta ile alışıyor. Tulumum, kap kacak, elbiselerim, gıdalar ve olası durumlara karşı ilaçlarım var" diye konuştu.
"Sağanak yağışlarda zorlandım" diyen Kökerer, şunları kaydetti:
"Yoğun olmayan yağmurlarda şemsiyemle yürüyebiliyorum. 3 gün önceki selde Mengen’de mahsur kaldım ama bir sonraki yağmurlu günde epey bir yürüdüm. Günde 35 ile 50 kilometre arası yürüyebiliyorum. Yüküm olmasa belki biraz daha fazla yürürüm ama bazen yolun durumu da etken olabiliyor."
Gönder