Parayı sonradan bulan herkes...
- Etrafa Euro saçabilir.
- Şımarıkça konuşmalar yapabilir.
- Sonradan görmeliğin destanını yazabilir.
- Pahalı arabalarla ucuz şovlar yapabilir.
- Ne oldum delisi olabilir.
Bunların hiçbiri suç değildir.
Bunlar ancak ayıplamanın ya da yadırgamanın konusu olabilir.
*
Ancak görgüsüzlüğün suçla ilgili arayışları tahrik etmek gibi bir özelliği vardır.
- Şımarıklıklar, kaçınılmaz olarak herkese “Bunlar parayı nereden buldu acaba?” sorusunu sordurtur.
- Ucuz şovlar, gazetecilerin “Bunlar ne kadar vergi verdi acaba?” araştırmaları yapmalarına yol açar.
- Pervasızlıklar, paranın kaynağıyla ilgili kuşkular doğurur ve MASAK gibi kurumları harekete geçirir.
*
Bir cüretkâr gösterişçi, parayı tertemiz yollardan bulmuşsa...
Bu araştırmalar vız gelir tırıs gider. Soruşturmaların hepsinden tertemiz çıkar. Ve “Engin bana yeni şımarıklıklar al” diyerek milleti çıldırtmaya devam eder.
*
Ama eğer cüretkâr gösterişçi, parayı tartışmalı yollardan bulmuşsa...
Mal varlığına el konulur. Yurtdışına çıkışı yasaklanır. Ve en sonunda da kelepçelenip gözaltına alınır.
-
Dilan Polat olayında görgüsüzlük ve suç arasındaki ilişki, işte tam da böyle işledi.
Dilan Polat ve tayfası, parayı tertemiz yollardan bulmuşlar gibi alabildiğine pervasız, alabildiğine cüretkâr bir görgüsüzlük örneği sergilediler.
Kazandıkları parayı vakar ve olgunluk içinde harcamasını bilemediler.
-
Belki bu da doğal bir sonuçtu.
Çünkü biz öyle biliriz ki...
Parayı tertemiz yollardan bulan kişiler, genellikle bu denli cüretkâr bir görgüsüzlük bataklığına saplanmazlar.
Gönder