Haber7 - ÖZEL
Türkiye’nin tahkimatı tamamlayarak askeri harekat planını uygulamaya alacağı ve Başkan Erdoğan’ın Esed’e “Aramızdaki hukuku yeniden ihya etmeliyiz” uyarısını yaptığı süreçte Suriye’de saha hareketlendi. Muhalif güçler, Halep ve İdlib kırsalında rejim güçlerine taarruz başlattı. Kara ve hava operasyonu olarak ilerleyen taarruzda Esed rejimi askerlerinin mevzilerinden kaçması, muhaliflerin ilerlemesini hızlandırdı. 3 günde 400 kilometrekarelik alanda 56 yerleşim kontrol altına alındı. Kırsal bölgelerde ilerleyen muhalif güçler Halep merkezine girdi.
HALEP 2 GÜNDE DÜŞTÜ
Esad rejimi kilit noktalarda hakimiyetini yitirirken, bölgedeki etnik milisleri yöneten İran Devrim Muhafızları Tuğgenerali Kioumars Pourhashemi Halep’te öldürüldü. Onlarca rejim askeri esir alındı. Karada varlık gösteremeyen Esed rejimi, muhaliflerin kontrolündeki noktalara gelişigüzel hava bombardımanı gerçekleştirmekle yetiniyor. Türkiye’nin diplomasi kozunu oynadığı denklemde Mehmetçik ise eli tetikte beklemede.
Uzmanlar Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyamayan, ülkenin üçte birini işgal eden PKK/YPG terörüne karşı hareketsiz kalan ve İsrail’in keyfî saldırılarına hiçbir mukavemet gösteremeyen Şam rejiminin Türkiye ile yakınlaşması gerektiğini vurguluyor.
Haber7'ye konuşan Emekli Albay İbrahim Keleş, Doç. Dr. Furkan Kaya, Dr. Hakkı Öcal ve Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş Halep'deki hareketliliğe ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
KELEŞ: İSRAL- LÜBNAN ATEŞKESİ SONRASINDA BÖLGEDE YENİ GERİLİM
Haber7’ye değerlendirmelerde bulunan ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi) Strateji Uzmanı Emekli Albay İbrahim Keleş ise muhaliflerin asıl önceliğinin çadırlarda yaşayan Suriyeli göçmenlerin evlerine geri dönmesini sağlamak olduğunu belirtti.
İsrail ve Lübnan arasında yaşanan ateşkes sonrası adım atıldığını belirten Keleş Halep’in toprak sahipleri tarafından kontrol altına alınmadığı takdirde PKK’nın Tel-Rıfat ile birlikte hakimiyeti ele geçirme olasılığının yüksek olduğunu ifade etti.
İSRAİL'İN BÖLGEDEKİ MAŞASI PKK
Bölgede İsrail’in de rol aldığını ifade eden Keleş, ‘’İsrail'le PKK-YPG arasında gelişen ilişkiler PKK'lılara İsrail vatandaşlığının teklif edilmesi gibi gelişmeler bize bir işaret veriyor. İsrail bunlar aracılığıyla Suriye'nin kuzeyine doğru bir yönelim içerisinde. Lübnan bitti diyebiliriz belki ama bu sefer sırada Suriye vardı ve şimdi Suriye'ye İsrail çeşitli aşamalarda sahip çıkmaya çalışacaktır. Oraları ele geçirmeye çalışacaktır. Bunu da PKK aracılığıyla yapacak.’’ dedi.
PKK’nın bölgeyi kontrol altın alması halinde ise, İsrail’in de kontrolü altına gireceğini belirterek, ‘’PKK oraları kontrol altına alırsa İsrail kontrol altına almış demektir. İsrail Suriye'ye girmiş demektir. O nedenle o bölgede muhaliflerin en azından Halep ve yakın çevresini kontrol altına almaları ve toprakların sahiplerine oraları vermeleri gerekiyor’’ ifade etti.
HALEP'İN KONTROLÜ GÖÇMEN SORUNUNU ORTADAN KALDIRIR MI?
Muhaliflerin Halep’i alması halinde ise Türkiye’nin PKK’dan kurtulması ve İsrail tehdidini bölgeden uzaklaştırmak, sığınmacıları kendi vatanlarına dönüşünü kolaylaştırmak için büyük bir adım olduğunu hatırlattı.
Ayrıca Türkiye’deki göçmenlerin Halep’e geri dönebileceğini ifade eden Keleş, ‘’Türkiye'de yeterince Suriyeli göçmen var, sığınmacı var. Onlar da geldiği takdirde sayıları oldukça fazla olacak ve Türkiye'de de bir karışıklığa sebebiyet verebilecekti. Halep'te eğer muhalifler bunu başarırlarsa şayet Türkiye'ye gelme niyetinde olan Suriye'deki o Halepliler veyahut da Türkiye'ye göçmek isteyen sığınmacılar kendi topraklarına yerleşecekler. Ve bu Türkiye açısından da olumlu bir gelişme. Hem göçmenler açısından hem de İsrail'le komşu olmamak açısından bizim için gerekli bir durumdu’’ dedi.
'TÜRKİYE BÖLGEYE TEK BAŞINA GİRMEZ'
Bölgede yaşanan çatışmaların giderek kızışması halinde, Türkiye’nin Tel-Rıfat’a operasyon yapma ihtimali olduğunu ancak bölgeye tek başına girmeyeceğini belirterek Özgür Suriye Ordusu’nun da bölgede bulunduğunu, Türkiye’nin ise bölgede yalnızca genel güvenliği sağlamak amacıyla bulunabileceğini ifade etti.
Menbiç’te ve Fırat’ın batısında PKK’ya yer verilmemesi gerektiği, muhaliflerin ise Türkiye tarafından atılacak adımlara destek sağlayabileceğini belirterek bölgenin Afrin gibi olması gerektiğinin altını çizdi. İbrahim Keleş, ‘’Muhaliflerle birlikte muhalifleri de ikna edebilirse Halep kurtulur ve orada bir huzur sağlanabilir. O bölge huzura kavuştuğu zaman bizdeki Haleplilerin de geri dönme ihtimali artıyor. Bu da Türkiye için önemli bir gelişme olur. Bölgenin Afrin gibi olması lazım. Afrin'de mesela şu an çatışma yok, terör yok.’’ dedi.
RUSYA VE İRAN'IN BÖLGEDEKİ VARLIĞI TEHLİKEDE Mİ?
Rusya ve İran’ın ise bölgede sorun çıkarabileceklerini ifade ederek, Rusya’nın bölgede hava gücünü kullandığı, rejim güçlerinin ise karadan mücadele ettiklerini belirterek İran ve Suriye’nin bölgede kendilerine göre çıkarları olduğunu, Rusya’nın yüz yıllık sıcak denizlere inme hayalini hedeflediğini vurguladı.
Suriye’de Rusya’nın Laskiye Hava Üssü ve Deniz Üssü olan Tartus’a olası tehlike halinde harekete geçebileceğini, İran’ın Lübnan sınırında misillemede bulunabileceği ve asıl ulaşmak istediği 'Şii Hilali' hedefini gerçekleştirme çabası içerisinde olduğunu belirtti. İsrail ile yaşadığı gerilimden dolayı harekete geçmediğini, Rusya’nın da Ukrayna savaşından kaynaklı askeri bakımdan yıprandığı için kritik adım atmadıklarını ifade etti.
2016 yılından beri Halep’in işgal altında olduğunu belirten Keleş, ‘’Kritik bir yer Halep. İran sınırından Irak'tan gelip de Suriye'nin kuzeyinden geçip Şam'a kadar giden bu M4 kara yolunun kesişme noktası Halep'tir. O nedenle jeopolitik olarak Jeolojik olarak onun bulunduğu yer çok önemli bir kavşaktır. Kolay kolay teslim etmeyeceklerdir ama zor da oyunu bozuyor.’’ dedi.
KAYA: ASIL AMAÇ BÜYÜK İSRAİL PROJESİ
Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Doç. Dr. Furkan Kaya ise; Halep’in kuzeyinde El-Bab civarında bulunan bölgede Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin yer aldığını belirterek, 2016 yılında Türkiye’nin düzenlediği sınır ötesi harekat ile terör koridorunda PKK, YGP ve PYD’den engellendiğini hatırlattı.
Bölgede PKK ve SDG’ler arasında yaşanan taşımalara değinen Kaya, ‘’Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi Tel-Rıfat ve Menbiç’teki boşluğun kapatılması için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin SDG’yi eğiterek, bölgedeki boşluğun kapatılması ve Suriye’nin geleceğinde karar alabilmeleri gerekiyor’’ dedi.
Halep’in Esad rejimi ve Suriye’nin geleceği bakımından önemli olduğuna değinen Kaya, Rusya ile Türkiye’nin M4-M5 karayolunda devriye atarak Türk sınırları içerisine sızmalarına engel olduğunu belirtti.
Bölgede terör yapılanmasına doğru gidildiği ve ABD’nin de desteklediğini belirten Kaya, Türkiye’nin asıl amacının güneyindeki bölgede teröre izin vermediğini ve asıl amacın 'Büyük İsrail Projesi' olduğunu belirterek, ''PKK, şimdi deyrizor hattını kullanmak suretiyle, Golan Tepeleri üzerinden ve İsrail topraklarını kullanmak suretiyle denize çıkmayı planlıyor. Bu büyük plandaki işte, o büyük İsrail projesi dedikleri plan bu.'' dedi.
ÖCAL: SURİYE'NİN ELİNDE ORDU KALMADI
Gazeteci Hakkı Öcal Halep’e muhaliflerin düzenlediği operasyonlara ilişkin önemli açıklamalarda bulunarak, ‘’Bu bir Halebi ele geçirme operasyonu değil, Esad'ı Türkiye ile iş birliği yapmaya zorlama operasyonu’’ dedi.
Öcal, Suriye’nin elinde yerli ve gelişmiş ordusunun bulunmadığını belirterek, ‘’Muhaliflerin önünde engel yok, Suriye'nin elinde ordu kalmadı. Askerlerine yiyecek veremiyor rejim'' diye ekledi.
RUSYA VE İRAN'IN KORKUSU: OSMANLI YENİDEN KURULUYOR ALGISI
Beşar Esad’ın Türkiye ile işbirliği yapması gerektiğini belirterek, Halep operasyonunun çıkma nedeninin, Suriye ve Türkiye arasında ittifak anlaşması yapıldığı takdirde dünyaya karşı ‘Suriye’ye dokunursanız Türkiye’ye dokunursunuz’ anlamı çıkacağını düşündüğünü ifade eden Öcal, Türkiye'nin caydırıcı konumda olabileceğini belirtti.
Öcal, ''İsrail Türkiye'ye karşı savaşmak istemez. Dolayısıyla Suriye kurtulur. Suriye'nin toprak bütünlüğü kurtulur.'' diyerek Rusya ve İran’ın Türkiye’nin Suriye’ye girmesi halinde ‘Osmanlı yeniden kuruluyor’ algısı oluştuğunu bu nedenle de Türkiye’nin bir daha Suriye’den çıkmamasından endişe duyduklarını belirtti.
Öcal, ''İran, İsrail'in kendisinden korkmadığına bugün tehditlerde bulunmuş nükleer silah kullanırım diye. İran ne yapmak istiyor bilmiyorum. Suriye'yi de yakarlar. Türkiye'yi de yakarlar ve Irak'ı da yakarlar. Sonunda orada teröristler için gereken ortamı hazırlamış olurlar.'' ifadelerinde bulundu.
KARAKUŞ: HAKKI OLAN HAKKINI ALMAYA GİDİYOR
Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Başkanı Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş ise Haber7'ye yaptığı değerlendirmelerde Halep’te yaşananları 1992-93 yıllarında Karabağ’da yaşanan göçe benzettiğini belirterek, bölgedeki muhaliflerin kendi topraklarını geri kazanmak için harekete geçtiğini ‘hakkı olan hakkını almaya gidiyor’ benzetmesinde bulundu.
Türkiye’deki Suriyelilerin bugün topraklarına yeniden kavuşmak için mücadele verdiklerini ifade eden Karakuş, Türkiye’nin El-Kaide ve IŞİD ile ilişkisini kestiği Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) Suriye ordusuna saldırı düzenlediklerini ve emin adımlarla ilerlediklerini, tek amaçlarının ise topraklarını geri kazanmak olduğunu ifade etti.
Karakuş, ''HTŞ doğrudan Halep’e hareket ediyor. Türkmenlerden oluşan Suriye Milli Ordusu’nun ise PKK bölgesine hareket ediyor. Daha sonra ise Menbiç bölgesine girebilme ihtimali var'' diyerek Türk askerinin bölgede bulunmasına ihtiyaç olmadığını ifade ederek, 'Eğer daha büyük bir çatışma noktasına gelirse bu sıkıntıyı halletmek için Türk ordusu gerekli tedbirleri alıyor.'' dedi.
Karakuş aynı zamanda, bölgedeki harekatın Kerkük’te yapılan sayıma karşı misilleme olabileceğini belirten ifadelerde bulundu.
Muhalifler Esed rejimini beklemediği yerden vurdu! Halep'te silahlı İHA'lar devrede
Gönder