Birisi bana incecik, kalınlığı bir santimetreyi bile bulmayan, çapı da en fazla dört santimetre olabilecek kızarmış üç ekmek diliminin üzerindeki birer tane teneke ançüezin fiyatının nasıl 265 TL olduğunu anlatabilir mi? Ançüezler taze marine edilmemiş, ekmek de bir önceki günden kalanların değerlendirilmesi belli ki. Cuma’daki o öğle yemeğinden beri bunu düşünüyorum. Lokantacı tanıdıklarıma soruyorum ama hiç kimse yanıtını veremiyor. Asıl hata mönüde bu fiyatı görüp de sipariş eden bende mi? Bu fiyata ne çıkabilir diye merak ediyordum herhalde.
Bu fiyat kesinlikle hatalı,” dedi yeme-içme sektöründe bir tanıdığım. O meşhur sözü biraz değiştirerek söylersem “Bu yemeğin o mönüde bulunması da printer hatası,” diyebilirim. Hatta Cuma’nın Michelin listesinde bulunması ve Bib Gourmand’la ödüllendirilmesi de adeta bir “printer hatası” gibi duruyor.
“World’s Best” ya da Michelin listeleri birer kandırmacadan, pazarlama tekniğinden ibaret. Ticari olarak fayda sağlıyorlar, ama bu listelerde yer alan mekanlara giderken biraz tereddütle, biraz kuşkuyla yaklaşmak iyi. Bazen sadece liste dolsun diye mecburen eklenen mekanlar olabiliyor.
Acaba Michelin müfettişleri Cuma’yı bir başka lokanta zannetmiş olabilirler mi? Akşam THY uçağıyla İstanbul üzerinden Kenya’ya gitmeye hazırlanan yan masadaki San Francisco’lu çift “Yeni Lokanta’yla sahibiniz aynı mı?” diyordu garsona.
Gönder