Raporda, Milli İstihbarat Akademisi tarafından hazırlanan "İsrail'de Radikal Sağ" raporunda, 7 Ekim sonrasında İsrail'in politik ve askeri hamlelerinin toplumsal kesimlerinden biri olan fanatik, şiddet yanlısı, aşırı sağcı gruplar tarafından belirlendiği belirtiliyor.
Raporda, İsrail'deki aşırı sağ siyaset ile işgalci yerleşimciliğin örtüştüğü ve temel motivasyonunun "Ürdün Nehri'nden Akdeniz'e kadar olan bölgenin dini motivasyonlarla tamamen Yahudileştirilmesi" olduğu vurgulanıyor.
İsrail'in 1967'den beri uluslararası hukuka aykırı olarak işgal altında tuttuğu bölgelerin, aşırı sağcı gruplar tarafından askeri varlık göstermek için kullanıldığı ifade ediliyor.
Batı Şeria ve Gazze'nin ilhak edilerek doğrudan siyasal egemenlik alanına dahil edilmesinin imkansız olduğu belirtilen raporda, işgalci yerleşimcilerin devlete karşı gerilime sebep olduğu ve fanatik aşırı sağcı grupların devletten bağımsız finansal ihtiyaçlarını karşılamak için sivil toplum ağları kurduğu aktarılıyor.
Ayrıca, İsrail radikal sağının devlet kadrolarıyla yaşadığı gerilimlerin ve Gazze'nin işgali sürecinde yaşanan çatışmaların da raporda yer aldığı belirtiliyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun soykırıma girişerek siyasi destek kayıplarını toparlamaya çalıştığı ve askeri elitlerle sağ koalisyon arasındaki çatışmanın yeni bir düzleme taşındığı ifade ediliyor.
Sonuç olarak, İsrail'deki radikal sağ siyaset ve işgalci yerleşimciliğin ülkenin iç politikasını nasıl etkilediği raporda detaylı bir şekilde anlatılıyor. .
Gönder