adscode
adscode

Kadınlar ve doktorlardan sonra bu kez avukatlar şiddetin hedefinde

Kadınlar ve doktorlardan sonra bu kez avukatlar şiddetin hedefinde

Kadına, çocuğa ya da sağlık çalışanlarına yönelik şiddet kadar sıkça gündeme gelmiyor ancak avukatlar da sistematik şiddetin pençesinde.

Son kurban 4 çocuk babası, Avukat Erdal Çam ve emekli icra müdürü Özcan Çavdar idi. Müvekkil tarafından başlarından vurularak öldürüldüler.

Kadınlar ve doktorlardan sonra bu kez avukatlar şiddetin hedefinde

Bir şiddet haberi de Nevşehir’den geldi. Baronun Eski Başkanı Avukat Mustafa Necmi Öncül müvekkilinin davalı olduğu kişilerin saldırısına uğradı. Yılda “şu kadar avukat öldürülüyor/ saldırıya uğruyor” gibi net istatistik veremiyorum çünkü avukatların çoğu kendilerine yapılan sözlü ya da fiziki saldırıları bildirmiyor bile. Ama şiddetin bir parçası oldukları gerçek. Peki ne yapmalı da bu şiddeti durdurmalı? Sordum.

DAVANIN YA DA MÜVEKKİLİN TARAFI DEĞİL TEMSİLCİSİYİZ

Kadınlar ve doktorlardan sonra bu kez avukatlar şiddetin hedefinde

Müvekkilinin katlettiği Denizli Barosu eski başkanı Erdal Çam ve şiddet gören tüm avukatlar için 81 ilde, adliye önlerinde, eş zamanlı açıklama yapıldı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve yönetim kurulu ise Çam’ın katledildiği Bodrum’da cüppeli yürüyüş düzenlediler. Yürüyüşün hemen ardından konuştuk. Diyor ki: “En temel problemimiz avukatların davanın tarafı olarak görülmesidir. Bilindiği üzere dava demek taraflar arası ‘çekişme’ demek.Ancak maalesef taraflar, bizi dava ile müvekkil ile özdeşleştiriyor ve ‘tarafız’ zannediyor. Bu da öfkeyi bize yönlendiriyor. Oysa biz hiç kimsenin tarafında değiliz. İşimiz, taraflara sadece vekalet etmek. Öyle ki avukat arkadaşımızı katleden sanık, yarın yargı karşısında yine baromuzun görevlendirdiği bir avukat tarafından temsil edilecek. Yani bizler her şeye rağmen adil yargılama ilkesinin gerçekleşmesi için çalışan bir meslek gurubuna mensubuz. Bu, bir.”

ARTIK ADIM ATILSIN

İkinci ve en önemlisi de şiddetin ‘eylemsel’ bir program ile önlenmesi için artık bir adım atılmalı. Avukatlara yönelik şiddetin sebeplerinin bulunması ve önlenmesi için geçtiğimiz yıl TBMM’de grubu bulanan tüm partilere bir başvuru yaptık, ‘meclis araştırma komisyonu’ kurulmasını talep ettik. Aynı zamanda kısa vadede atılması mümkün bazı adımları listeledik ve Adalet Bakanlığımıza da ilettik. Mesela, özellikle haciz sırasında yoğun şiddet vakaları ile karşılaşıyoruz. Kolluk kuvvetlerinin haciz işlemlerinde, ‘zorunlu’ bulunması ve adliye içi güvenliğin arttırılması, hekimlerin kullandığı ‘beyaz kod’ uygulamasının bir benzerinin bizler için de hayata geçirilmesi gibi taleplerimiz oldu. Ne yazık ki ikisinden de olumlu karşılık alamadık. Unutulmamalı ki yargının 3 sacayağı vardır; iddia, hüküm ve savunma. Hâkim ve savcı nasıl korunuyorsa avukatlar da öyle korunmalıdır.

BİLİNÇLENDİRME VE EĞİTİM KAMPANYALARI YAPILSIN

Kadınlar ve doktorlardan sonra bu kez avukatlar şiddetin hedefinde

Avukat Gökhan Ahi, avukatlara yönelik fiziksel ve psikolojik şiddeti tam anlamı ile önlemek mümkün olmasa da azaltmak için bazı politikalar belirlenebileceğini belirterek çözüm önerilerini 4 maddede şöyle sıralıyor:

1-Bunlardan en önemlisi “Bilinçlendirme ve Eğitim” kampanyaları düzenlenmeli, toplumda avukatların rolünün ve öneminin vurgulandığı, avukatların sadece yasaları uygulayarak hak arayan kişiler olduğunun anlatıldığı kamu spotları yapılmalı. Ayrıca, TV dizi ve filmlerdeki avukat karakterlerinin kurgusal olarak toplumdaki gerçek işlevi ve yargı sistemindeki yeri öne çıkarılmalı. Medya, avukatlara yönelik şiddet olaylarına daha fazla yer vererek toplumda farkındalık yaratmalı.

2-Saldırılar ciddi şekilde ele alınmalı, etkin bir soruşturma- yargılama mekanizması işletilmeli ve failler cezalandırılmalı. Daha önce sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önlemeye yönelik cezalar ağırlaştırılmış ve verilen cezanın ertelenmemesi sağlanmıştı. Bir benzeri avukatlar ve diğer yargı mensuplarına yönelik şiddet içinde uygulanabilir.

3-Failleri suça cesaretlendiren sebeplerden birisi de kamunun avukata bakışı ve cezasızlık kültürünün yaygınlaşmasıdır. Görevimizi yapmayı engelleyen ve zorlaştıran tutumlarının değiştirilebilmesi için başta Adalet Bakanlığı ve emniyet olmak üzere kamudaki tüm birimler; hükümet, bakanlık, barolar, sivil toplum kuruluşları, arasında iş birliği teşvik edilmelidir.

4-Adliye ve hukuk bürolarının güvenliği artırılmalı, güvenlik kameraları, alarm sistemleri, mobil uygulamalar ve kritik durumlar için e-takip sistemleri geliştirilmeli. Ev tahliyesi, haciz, cebri icra gibi kamu gücünün avukat tarafından temsil edildiği durumlarda güvenlik personeli görevlendirilmeli. Avukatlar, tehditler ve saldırılara karşı barolar tarafından eğitilmeli ve bu tür olayları rapor ve takip etmek için güvenli ve etkili bir mekanizma oluşturulmalıdır.

Kadınlar ve doktorlardan sonra bu kez avukatlar şiddetin hedefinde

İNFAZ YASASINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER CAYDIRICILIĞI BİTİRDİ

Muğla Barosu Bodrum Temsilcisi Avukat Onursal Özbek, fiziksel ya da sözlü saldırı başına gelmeyen avukat bulmanın neredeyse imkânsız olduğunu söylüyor ve “Bugün en basit bir boşanma davasında bile ‘Bu akılları hep sen veriyorsun’ diye üzerimize yürüyen bir zihniyet var. Bazen alacaklı bazen de hasım oluveriyoruz. ‘Görevi bu’ diyen yok! Bir kere bizim taraf olmadığımız iyi anlaşılmalı” diyor.

‘YATARI’ YOK

Yasalarımızda aslında ağır hükümler olduğu ancak infaz yasasında yapılan ve sanık lehine neredeyse affa varan düzenlemelerden ötürü kadına, çocuğa, hekime, avukata yönelik şiddetin arttığına da dikkat çeken Avukat Özbek, “Kamuoyunda ‘yatarı’ olarak tabir edilen, cezaevinde kalma süreleri neredeyse 1-2 yıl bazen de ‘hiç.’ Bu, caydırıcılığı bitirdi. Ayrıca internetten, kıyafet alır gibi kolaylıkla silah alınabiliyor. Ve toplumda baskın bir şiddet dili var. Tüm bunları birbirinden bağımsız düşünmek mümkün değil maalesef. Dolayısıyla şiddetin genel anlamda durdurulması üzerine çalışılmalı” önerisi sunuyor.

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder