4 ayda bin 440 vaka tespit edilirken, vakaların 242’si yoğun bakımlık oldu. Hastalığın göçmenler ve mültecilerde görüldüğünü ya da sadece onlar sebebi ile yayıldığını düşünüyorsanız da yanılıyorsunuz. Cerrahpaşa’da tedavi gören 22 vakanın sadece üçü yabancı uyruklu, diğerleri Türk ve bu çocukların 11’i de aşısız. Anlayacağınız kızamığın ‘hortlamasının’ bir nedeni de aşı karşıtlığı. Peki neden aşı yaptırmıyorlar? Uzmanlar, Bakanlığın acilen yasal düzenleme seçeneği de dahil olmak üzere bu konuda önlem almasını istiyor.
SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN EK ÖNLEMLER ALMASI ŞART
KIZAMIK dahil birçok çocukluk çağı aşısının ücretsiz yapıldığı aile sağlığı merkezlerinde durum ne? Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Dr. Ahmet Kandemir, Türkiye’nin çocukluk çağı aşı takviminde yıllardır çok iyi olduğuna vurgu yaparak, “Toplum sağlığına önem veren bir ülkeyiz aslında. Aşılamada çok büyük başarılar elde ettik bugüne kadar. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak gibi aşılar zaten bizim aşı takvimimizde var. Üstelik ücretsiz yapılıyor, bu büyük bir avantaj. Bize gelen ve aşı yaptırmak istemeyen hastalarımızın çoğunun yaşadığı aşı tereddüdünün COVID-19 sonrası arttığı ya da oluştuğunu söylemek mümkün. Ayrıca göçmenleri de kültür farkı sebebiyle aşıya ikna etmekte sıkıntı olabiliyor. Kızamığın salgın bir hastalık ve çok da bulaşıcı olduğunu anlatıp tereddütleri ortadan kaldırıyoruz elimizden geldiğince. Ama asıl acilen Bakanlığımızın tüm tereddütleri giderecek şekilde insanları bilgilendirmesi, kampanyalar başlatması lazım. Aşılamada yüzde 95 altına inildiği zaman salgın riski başlar, şu an henüz salgına dönmedi ama ek önlemler alınmaz, düzensiz göç ile alakalı bir şeyler yapılmazsa kısa zamanda salgına dönecektir” diyor.
Ahmet Kandemir
ORGANİK YAŞAMA GEÇTİK
AŞI karşıtlığı sadece eğitim seviyesine indirgenemeyecek kadar kompleks bir problem aslında. Ki eğitimli, sosyoekonomik seviyesi yüksek kişiler arasında da hayli yaygın. Gıda Mühendisi Emel Balcı o kişilerden biri, Fransa’da yaşıyor. Diyor ki: “Oğlumu sünnet de ettirmedim aşı da yaptırmadım. Kişiyi koruyacak tek şey, kendi bağışıklık sistemidir. Vücuda yapılan müdahalelerin değişim ve etkileşimleri olur çünkü. Devlet kurumlarına, aşı üreticilerine, Amerika’dan gelen yönlendirmelere inanmıyorum. Çocuklarda psikoterapötik ilaç kullanma yaşı beşlere düşmüş, otizm artmış durumda.” Peki çocuğunu nasıl koruyor? Yanıtı şu: “Hayatımızdan ekstra kimyasalları çıkardık, organik besleniyoruz. Bağışıklık sisteminin hastalıklarla mücadele etmesine izin veriyoruz.”
Gönder