Orman yangınları ile ilgili devletin raporlarını inceledim. Raporlarda yangınla bir arada düşünmeyeceğiniz şirketlere, ihalelere ve ihmalkârlıklara ulaştım.
Hepsini anlatacağım.
Fakat 2021 yılındaki söndürme çalışmalarına da katıldığım Marmaris ve Manavgat yangınlarını bir göz önüne getirmenizi rica edeceğim. Yanan yerler ne kadar büyük bir alandı değil mi?
Herkes o yangında Toros Dağları’nın üzerinden geçen elektrik hatlarından şikâyetçi olmuştu.
Geçen hafta Çanakkale yangınında 40 bin dönümden fazla alan kül oldu.
Çanakkale’de Damyeri köyü sakini ve ilk ihbarı yapan kişi Ali Güçlü, Milliyet’e elektrik direğindeki kablolardan düşen kıvılcımların otları tutuşturmasıyla yangının çıktığını söyledi.
Kısa kısa hatırlatayım.
Burdur’un Bucak ilçesinde elektrik tellerinden çıkan kıvılcımların tarım arazisine sıçramasıyla çıkan yangında 800 dekar ekili arazi kül oldu.
Muğla’nın Bodrum Yalıkavak Mahallesi Değirmenler mevkisindeki makilik alanda, ilk belirlemeye göre elektrik tellerinin kopması nedeniyle yangın çıktı.
Datça’daki yangından sonra Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci dedi ki: “Burada yangının bir elektrik trafosundan çıktığı şu anki tespitlerimiz arasında...”
Adana Valisi Süleyman Elban, “Bugün içerisinden çıkan yangınların ciddi bir bölümünün rüzgârdan kaynaklı elektrik tellerinden kopmasından kaynakladığını biliyoruz” dedi.
Orman Bakanlığı resmi internet sitesinde 2022 istatistiklerini yayımladı. Yüzlerce veri var.
Aşağıdaki tabloyu incelemenizi istiyorum:
Bu resmi verilere göre 2020 yılında 3 bin 399 yangın çıkmış, bunun karşılığında 20 bin 971 hektar alan yanmış
2021 yılında 2 bin 793 yangın çıkmış fakat bahsettiğim Manavgat ve Marmaris yangınlarının etkisiyle, yanan alan 139 bin 503 hektar olmuş. Yani bir önceki yıla göre 7 kat bir artış olmuş. Rapora göre yangınların en belirgin çıkış sebebi “Enerji” başlığı altında anlatılan ikmal hatları olmuş.
Kısaca son üç yıl içerisinde 43 bin 227 hektar alan enerji nedeni ile yanmış. İstanbul’un 16 ilçesi kadar bir alan. 60 bin futbol sahası...
,
“Şiddetli rüzgâr, iletken tellerin sallanarak birbirine temas etmesine sebep olur. Bu durumda iletken teller arasında ark oluşur. Bu arkın ısı değeri çok yüksektir. Bu sebeple çevrede bulunan kuru ot, ağaç gibi yanıcı maddeler tutuşarak yangın oluşmasına sebep olur. Ayrıca telerin ağaçlarla teması da yangına sebebiyet verir”
Gelelim yazının bamteline...
Türkiye’deki elektrik dağıtım bölgelerinin tamamı özelleştirildi. Dağıtım şirketleri belli periyotlarla hatları kontrol etmek, bakımlarını yapmak zorunda. Burada Sayıştay’ın EPDK raporunu açıp baktım. Öğreniyoruz ki dağıtım şirketlerinin bakım onarım faaliyetleri yatırım giderleri arasında.
Elektrik dağıtım firmaları da kolay yolu bulmuş, bu bakım işlerini ihale ederek üstünden atıyor. Bu ihaleleri de yine kendi aile bireylerinin kurduğu alt şirketlere veriyorlar üstelik.
Maliyetini babası belirliyor, oğlu, kızı, kardeşi, hısmı alt şirket ile ihaleyi alıyor, ihale bedeli de tüketiciden tahsil ediliyor.
Yangınların çıktığı bölgede bakım ihalelerini BEDA Enerji ve Hipar Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi şirketleri almış.
Hipar Adi Ortaklığı’nın yönetim kurulunda Ahmet Cengiz, Murat Ergönül, Devrim Koloğlu, Ünal Boztunalı gibi isimler yer alıyor. BEDA Enerji’nin yönetiminde de Naci Koloğlu, Mehmet Cengiz, Anıl Çağrı Koloğlu ve Zeynep Cengiz Şekeralp var. Yani bugün “5’li çete” denilen ihale zenginlerin üyeleri...
Kısa keseyim. “Devlet bunu görmüyor mu” diye soracak olursanız eğer Sayıştay raporunda hepsinden bahsediliyor.
Ama dönüyor dolaşıyor ormanlarımız, derelerimiz, madenlerimiz, havamız, suyumuz bir avuç zenginin elinde tarumar ediliyor. Ne ben ne siz ne de devlet kalkıp gık diyebiliyor bunlara.
Gönder