“CHP’de değişimin yönü” üzerine yazılar yazılıyor, ben de yazıyorum. Bu çerçevede CHP’nin geniş halk kitleleri ile arasında mesafe oluşturan tavırlara işaret ediyorum. “Kritik refleksler”den söz ediyorum mesela. Bunları iktidarın bildiğini ve kimi zaman belirli düğmelere basılarak CHP’nin o reflekslere sürüklendiğini ifade ediyorum. O tür refleksler devam ettiği sürece de CHP’nin geniş kitlelerle arasındaki mesafenin azalmayacağını belirtiyorum.
Benzeri refleksler, CHP’ye yakın medya simalarında da var. Ekran yüzleri olsun, gazete köşeleri olsun. Onların sırtında yumurta küfesi de olmadığı için, her rolü benimseyebiliyorlar. Ama sonuçta “Halkla ilişkileri problemli CHP imajı”nı etkiliyorlar.
Girişi uzatmayayım. Bir örnek üzerinde durmak istiyorum. Genel Başkanlığa seçilen ve değişimi yöneteceği umulan Özgür Özel, Kurultay konuşmasında Gazze’ye de temas etti ve “Hamas’ı ‘Terör örgütü’ olarak gördüğünü” ilan etti. İsrail’i de “Devlet terörü uygulamak”la suçladı ama ben sanki orada daha çok Hamas’ın terör örgütü olarak suçlanmasını kayda geçirme amacı taşındığını algıladım.
Çünkü İsrail’in “devlet terörü” uyguladığını ifade etmek, kayda geçirmek gibi bir hassasiyeti gerektirmiyordu. Bu çok açık, çok net, dünyada azıcık insani duyarlılığı olan herkesin gördüğü bir şeydi.
Tartışılan Hamas’ın konumuydu. Hamas’ın konumu, İsrail’in bütün bu vahşetine gerekçe oluşturacak bir konum mu idi? Yani Hamas teröristse, İsrail’in bir aydan fazla zamandır sürdürdüğü ve artık soykırım haline gelen bütün bu insanlık dışı vahşeti, meşruiyet mi kazanıyordu?
Hamas’ın sürecin başlamasına yol açan eylemini, orada sivil alanların vurulmasını, sivillerin rehin alınmasını eleştirebilirdiniz, ama “Terör örgütü” damgasına sahip çıkmak, İsrail’in savaş propagandasına angaje olmak gibi bir sonuç doğuruyordu.
Meral Akşener de, o ilk günlerde Hamas’ı “Terör örgütü” olarak nitelemeyi kayda geçirdi. Son grup konuşmasında da aynı ifadeleri kayda geçirdi, yani “Ben burada duruyorum” demek istedi.
Bunlar gerçekten kayda geçen tavırlardır.
Bu konuyu ele alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hamas terör örgütü değildir, onlar vatanını savunan mücahitler grubudur” şeklindeki tavrının da kayda geçen, tabii kayda geçirmek üzere söylenen sözler olduğunu unutmamak lazım.
Hamas’ın terör örgütü diye tanımlanmasının mazisi çok uzak değildir. 2006 yılındaki seçimlerde Hamas’ın seçimlere katılmasına kimse itiraz etmemişti, ancak seçimleri Hamas kazanınca uluslararası camiada Hamas’ın terör örgütü olduğu teması işlenmeye başladı.
Ben bunu o zaman bizde Refah Partisi’nin yüzde 5 oy alırken meşru parti, yüzde 22 aldığında ve Hükümeti kuracak hale geldiğinde ise “Yakın tehlike” olarak nitelenmesine ve kapatılmasına benzetmiştim. Dünyada ve yerelde siyaset bazen böyle işliyordu.
El Fetih de bir zamanlar terör örgütü idi, sonra onun yerine Hamas kondu, El Fetih meşrulaştı… Kafamız küresel denklemlere göre çalışırsa böyle gel – gitlerin içine düşmek kaçınılmaz.
Hamas’ın terör örgütü olduğu temasını dünyada kimler satın alıyor? Amerika, son vahşette İsrail’in yanında hizalanan Avrupa ülkeleri, bu arada Arap Baharı ile kimyaları değişen kimi Arap ülkeleri yönetimleri… Onlar, Mısır’da, seçimlere girip Hüsnü Mübarek’i deviren İhvan-ı Müslimin’i de terör örgütü olarak gördüler ve Mursi’ye karşı darbeyi “demokrasiyi savunmak” diye meşrulaştırdılar.
BM Genel Sekreteri Antony Guterres, bu çarpık algıya iğne batırma cesaretini gösterdi. Bir anlamda “Gazze’de siz olsaydınız ne yapardınız?” sorusunu getirdi dünya gündemine? Kuşatılmışlık zaten Gazze’yi boğmaktaydı ve Hamas onun isyanını harekete geçirmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önce “tarafları itidale çağırdı” vs… ama sonra İsrail’in vahşet yürüyüşü vicdanları dağlamaya başlayınca uluslararası dengeleri bir kenara bırakarak “Hamas terör örgütü değildir” deme gereği duydu. Sırtında yumurta küfesi taşıyor olmasına rağmen… Çünkü süreçte İsrail vahşeti öylesine tırmanmış, Gazze’den gelen bombalanmış çocuk görüntüleri öylesine yüreklere oturmuştu ki “Hamas terör örgütü” söylemini sürdürme imkânı kalmamıştı.
Meral Akşener ya da Özgür Özel, Türkiye sokağını gözlemleyebiliyorlar mı? Gazze nasıl konuşuluyor insanlar arasında? Batı’da insani duyarlılığı kaybolmamış kesimler, İsrail vahşetine dur derken Hamas terör örgütü şerhini düşüyorlar mı?
Bu işlere bir de şöyle bakmak lazım: Ege’de Yunan vahşeti devam ederken, işgal günlerinde, Kuvay-ı Milliye neden örgütlendi, kışlalar basıldı ve çeteler kendi ordusunun silahını çaldı, neden? Kuvay-ı Milliyenin meşruiyeti vatanı kurtarmaktan başka neydi?
İsrail’in 1948’den bu yana işgal ede ede büyüdüğünü, çocukları öldüre öldüre ilerlediğini, belki Filistinliler kadar görmüyor olabiliriz, ama bu coğrafyada, öyle çok temiz işler icra edilmediğini de, en azından Türkiye’yi yönetmeye talip olanlar bilmeli değil mi?
Hamas’a “Terör örgütü” dediniz ne oldu? Amerika’nın durduğu yerde durdunuz, doğru. Amerika bunu kaydetmiş midir bilmem, ama bence bunu Türkiye’de “Gazze vicdanı”nı yaşayanlar ve dünyayı insanlığa davet edenler kaydeder. Hamas’ı terör örgütü olarak suçlamak Özel CHP’sine ya da Akşener İYİP’ine ne kazandırır, bence sıfırdan daha kötü bir not…
En azından Özgür Özel yola çıkarken uyarayım, dedim. CHP dünyasında böyle uyarılar gelmeyebilir düşüncesiyle… Böyle bir CHP Türkiye için daha iyi gelir.
Gönder