Çok değil üç ay önce anlatmıştım: Muhalefetin, öncelikle de CHP’nin önünde kritik bir sorun vardı. Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden CHP genel başkanı, artık milletvekili değildi. Haliyle dokunulmazlığı da yoktu.
Bunu hatırlatmamın sebebi, o günlerde Meclis Başkanlığı’nın seçilemeyen vekillerin fezlekelerini yargıya, “Gereğini yapın” diye göndermesiydi. Kılıçdaroğlu da fezlekesi olanlardan biriydi.
Anadolu Ajansı, Kılıçdaroğlu’nun 18 fezlekesinin olduğunu, bunların Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na iletildiğini duyurdu. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik ise 18 değil, 28 fezlekenin olduğunu söylüyordu. Hatta geçmişte açılması muhtemel bazı davalar, yeniden kazanılan dokunulmazlık nedeniyle durmuştu. Bunlarla birlikte sayı daha da artıyordu.
O günlerde listesini çıkarmıştım. Kimi cumhurbaşkanına hakaret kimi halkı kin ve düşmanlığa tahrik... Toplamda 110 yıla varan dava potansiyeli taşıyan dosya vardı. Şu ifadeleri kullanmıştım:
“Fezlekelerin birer birer davaya dönüşeceğini öngörebiliriz. Yargılaması duranların tekrar başlayacağını biliyoruz. (...) Dahası, yukarıdaki suçlamalarla binlerce kişinin tutuklandığı hatırlanırsa belki de ana muhalefet liderini tutuklamak isteyen yargı üyeleri karşımıza çıkacak. (...) İstanbul il başkanı ve İstanbul belediye başkanından sonra belki de CHP genel başkanı cezalandırılacak. Belki de ona da siyasi yasak gelecek. Zira fezlekelerin çoğunda Kılıçdaroğlu için siyasi yasak isteneceği de görünüyor.”
Üç ay geçti. Araya adli tatil girdi. Acaba bir değişiklik var mı diye baktım. Öngörüm doğrulanmıştı. Tarihte ilk kez bir CHP genel başkanı sanık olarak tebligatla mahkemeye çağrıldı.
“Sanık: Kemal Kılıçdaroğlu” yazan tebligat, üç gün önce, 11 Eylül’de gönderildi. Buna göre CHP liderinin yargılaması, 7 Mart 2024’te İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. CHP lideri Kılıçdaroğlu, dokunulmazlık zırhı olmadan hâkim huzurunda savunma yapacak. İlk yargılamada yapılan suçlama ise “kamu görevlisine alenen hakaret”.
Savcı, Kılıçdaroğlu’nun 1 yıl 2 ay ile 2 yıl 4 ay arası hapsini istiyor. Talepleri arasında elbette siyasi yasak da var.
Yargılama nedeni, 9 yıl önce, 26 Kasım 2014’te, Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde, CHP İstanbul bölge toplantısı sırasında, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşma. Kılıçdaroğlu, o toplantıda şunları söylemişti:
“17 ve 25 Aralık’ta Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluğu oldu, gerçekleşti. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk. Sonunda bir soruşturma komisyonu kuruldu. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek mahkemeye başvuruyor. Diyor ki, komisyonla ilgili olarak yayın yasağı getirin. TBMM’de kurulan komisyonla ilgili yayın yasağı getirin, diyor. Ve mahkemeden karar çıkarıyor. Ne zamandan beri TBMM hırsızların hamisi konumuna geldi Sayın Cemil Çiçek, bunu bir açıklar mısın? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevi bu mudur? Senin görevin başka bir şey. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin itibarını korumaktır. Yayın yasağı getirerek kimlere arka çıkıyorsun sen?”
Konuşmada defalarca geçen “hırsız” ifadesi nedeniyle eski Bakan Erdoğan Bayraktar dilekçe vererek şikâyetçi olmuş. Kılıçdaroğlu hakkında 31 Ekim 2016 tarihinde iddianame hazırlanmış. Dokunulmazlığı kalkınca da kamu davası açılmış.
KILIÇDAROĞLU MUTLU OLDU
Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’e tebligatı nasıl karşıladıklarını sordum:
“Dava açıldığı bilgisini genel başkana arz ettiğim sırada mutlu olduğuna tanık oldum. Davaya konu olan olguların tamamının ispatlanması talimatını verdi. İspat hakkı, Türk Ceza Kanunu’nun ve anayasanın verdiği bir hak. Yolsuzluk eleştirilerinin haklı dayanaklarını delil olarak mahkemeye sunacağız, 17-25 Aralık sürecindeki tapelerle ilgili bilirkişi incelemesi talebimiz var. Zaten eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın da ispat hususuna karşı çıkmayacağı dava dosyasında beyan olarak var. Dolayısıyla mahkemenin delilleri toplayacak olması, ses kayıtları hakkında bilirkişi incelemesi yapmak zorunda olması bizi mutlu etti. Bu dava yoluyla, 17-25 Aralık dönemindeki tüm yolsuzlukları ispat etme şansına sahip olacağız.”
CHP liderlik kavgası yaşarken tarihte ilk kez bir CHP genel başkanı, hâkim karşısına çağrılıyor. Demokrasinin gövdesini oluşturan ana muhalefetin lideri, iktidarın yolsuzluğunu eleştirdiği için yargılanacak. Ancak darbe dönemlerinde görülen olay, Türkiye’nin demokrasi tarihine leke olarak geçecek.
CHP, Özel-İmamoğlu mu Kılıçdaroğlu mu diye tartışıp birbirini yiyedursun... Paramparça olmuş demokrasinin kırıntıları da avucumuzun içinden kayıp gidiyor. Muhalefet etmenin fiilen yasaklandığı düzene demokrasi denemeyeceği açık değil mi?
Siz kavganızı doğru seçmezseniz kavganız sizi seçer. Cezanız biraz da budur.
Gönder