Son dakika haberi: Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi Özel Yayınına konuk oldu.
Teknofest'in gerçekleştirildiği Adana'da yapılan programda Selçuk Bayraktar, moderatör Mehmet Acet ve Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk'ün sorularını cevapladı.
Bayraktar'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Artık bu bir tsunami ama daha iyi anlamda. Teknolojik kuşatmaya maruz kaldığımız her anlamda. Bunun yanında kardeş coğrafyalara da ilham verecek. Teknolojinin festivali olur mu sorusunu sormak mümkün. Müzik festivalleri, sinema festivalleri var. Ülkemizde futbol festival edasıyla takip ediliyor. Bizler için de bu festivali düzenlerken aynı soru gerçekliydi. Beklediğimizden çok daha büyük rağbet gösterildi. Milletimiz bu dip dalgaya destek verdi. Elbette ülkemiz, medeniyetimiz adına umutlarımızı her yıl yeşertiyor. Binlerce gönüllüsü, 140'tan fazla paydaşıyla burada inanılmaz bir motivasyon görüyorsunuz. Adeta insanlar, 'bizler çektik, bizden sonraki nesiller hak ettiği yere gelsin, milletimiz medeniyetler yarışında hak ettiği kulvarda olsun' anlayışıyla yaklaştılar. Bir çocuk gelsin, bir uçağa dokunsun, belki ülkemizin uzay programını inşa edecek o çocuğa ulaşmak için seferber oldular. Sizler de sağ olun ilk yıldan itibaren paydaşımız oldunuz. Şükranlarımı sunuyorum.
Roket yarışmamız var. İleri düzey iniş bir yarışma. Dünyada sadece ABD'de düzenleniyor. Elbette Türkiye uzayda hak ettiği yerde değilken Allah'a şükür bugün dünyaya damga vuracak markaları var ülkemizin. Baykar, dünyanın en büyük insansız hava aracı şirketi. Uzayda da bir iddia yükseltiyor ülkemiz. Roket yarışmalarına binlerce öğrenci katıldı. Acaba ne kadarı Roketsan'a, hava savunma silahları ve uydu araçlarına istihdam oldular dedik. Bir kere başvuru kalitesini çok artırdı. Bir müzisyen 20 yaşından sonra konservatuvara gittiğinde, ufacık yaşta başlayan kişiyle fark olacaktır. Kendi hikayemde de benzer bir şey var. Ben ufacık yaşta babam sayesinde merak saldım. Bir daha hiç kanımdan çıkmadı adeta. Biz, benzer hikayeleri inşa etmek istedik. İmkanı olmayan çocuk bile gelsin, bir uçağa dokunsun diye köylerden binlerce çocuğumuzu Teknofest alanına getiriyoruz. Belki ailelerinin imkanıyla gelemezlerdi, bunu da Baykar olarak üstleniyoruz. Teknofest sosyal dönüşüm rüzgarı. En gencinden en yaşlılsına bir rüzgar.
İSRAİL'İN FİLİSTİN VE LÜBNAN'A SALDIRILARI
(Orta Doğu'da ne oluyor, bu ateş bize kadar gelir mi?) Bunun öncesinde de şunu gördük: Adeta bebeğini öldüreceğim, süt emiyorsa annesini öldüreceğim diyen bir anlayışla, bunu dine çeviren bir inançla karşı karşıya olduğumuzu gördük. İnsanoğlunun tarihine baktığımda 200 bin yılda böylesine vahim bir tablo çok az. Hele böylesine modern bir çağda, bütün dünyanın küresel ölçekte birbirine bağlı olduğu çağda bu çok vahim bir tablo. Özellikle bu bakış açısı ve bu inanç sürüklüyor. Sonrasında yaşanan olaylar da açıkçası, bunun devamı. Ancak bir anlamda doğal sonucu. Çünkü, insanoğlunun bugüne kadar inşa ettiği bütün müesseseler, yazılı kurallar, değerler... Hepsinin hiçe sayıldığını görüyoruz. Bebeğin öldürüldüğü bir din anlayışı olabilir mi, böyle bir tanrı olabilir mi? Böyle bir dünya olması mümkün mü? Biz, herkesten üstünüz diğerleri insan bile değil yaklaşımı, buna dayanan bir inanış, dünyada hüküm sürmeye başlayacaksa dünyanın sonu çok karanlık demektir.
Bugüne geldiğimizde, sizlerin de ifade ettiği gibi İsrail'in saldırılarına mukabil İran'ın füzelerle saldırdığını görüyoruz. Bunu da hava savunma silahlarının tam başarıyla angaje edemediğini görüyoruz. Hava savunma silahlarının salvolar halinde gelen bir taarruza karşı koyabilmesi pek mümkün değil.
(İran amacına ulaştı denilebilir mi?) Teknik anlamda başarılı olduğunu düşünüyorum. Nasıl bir zarar verdi, onu bilemiyorum.
(Teknik olarak o füzelerin fırlatılması, sürü halinde gönderilmesi bir başarıdır diyorsunuz.) Benim anladığım büyük kısmı ulaşmış.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Filistin ve Lübnan'dan sonra İsrail'in gözünü dikeceği yer vatan topraklarımızdır' açıklaması.) Ben, insanlık için büyük bir tehdit olduğunu düşünüyorum. Varoluşsal bir tehdit. Dolayısıyla sadece bir Müslüman olarak değil insanlık açısından baktığınızda hepsine aykırı olduğunu değerlendiriyorum. Makul insanlar da böyle bir şey olamayacağını söyler.
Bebekler, insanoğlunun en masum varlıkları. Asla onları suçlu tutacak, onlara fatura üretecek bir anlayış insanoğlu için büyük bir tehdittir. Elbette ülkemizi de bu yönden ciddi anlamda etkiliyor. Milli teknoloji hamlesi, tam bağımsız Türkiye diyoruz. Niye bunu söylüyoruz? Çünkü, taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini biliyoruz. Biz bu silahları dışarıdan alsaydık ne olduğunu yaşayarak öğrendik. Bütün bu milli teknoloji hamlesi dalgasını da Teknofest'i de bundan dolayı düzenliyoruz. Bütün bu çaba, sen geleceksin diye diyoruz. Bağımsızlıktan kastımız kendini savunma kapasitesini. Gönül coğrafyasını, kendi medeniyetini savunma kapasitesi. Bunun yanında kendi coğrafyasına ve insanlığa fayda sağlaması.
TÜRKİYE'NİN ÇELİK KUBBESİ NE ZAMAN DEVREYE GİRECEK?
Benim bilgim dahilinde daha yeni nesil modern bir sistem olacak. Türkiye'nin hava savunmasına bakarsak, biz milli silahlarımızı geliştirdik ve kademe kademe geliştirmeye geliştiriyoruz. Ama henüz bunların büyük kısmını sahada kullanmaya başlamadık. Türkiye, havacılıkta da hava savunma sistemlerinde de akamete uğramış bir seyrin hikayesini yaşıyordu. Hava savunma sistemleri adım adım gelmeye başladı. Biz, 20 sene öncesine döndüğümüzde yüzde 85 oranında yurt dışına muhtaç olan bir ülkeydik. Bütün kaynaklarımız yurt dışına gidiyorduk. Bugün kendi projelerimizi dünyaya ihraç eden bir Türkiye'den bahsediyoruz. Bugün itibariyle hava savunma sistemimiz, bugünkü tehdit açısından yeterli düzeyde değil. Ama ilmimiz ve bu alandaki çalışmalarımız; Roketsan, Aselsan çalışıyor. TÜBİTAK'ın da çalışmaları var. Çalışmalar devam ediyor.
(Türkiye'nin dışarıdan yan gözle bakılamayacak bir ülke haline gelmesi ne kadar sürer?) Düşünün ki karşıdan size bir mermi geliyor, siz onu vurmaya çalışıyorsunuz. Çok zor. Hele manevra yapan bir mermiyse daha zor. Dolayısıyla sadece hava savunma silahları açısından değil uzun menzilli balistik füzeler asıl caydırıcı unsurlar. Çünkü karşı taraf bunu bildiğinde bu kadar kolay atmayacaktır.
TÜRKİYE'NİN ATTIĞI ADIMLARA İÇERİDEN GELEN ELEŞTİRİLERİN SEBEBİ
En büyüğü öğrenilmiş çaresizlikti. Uzaydan bahsediyoruz. Meşhur bir komedyen, ben astronot olacağım diyen çocuğa şimdiden zıpla anca gidersin demişti. Elbette bir örneği olmadığından bu açıkçası öğrenilmiş çaresizlik olarak devam etmiş ve alay konusu olmuş. Türkiye, uzaya astronot gönderdiğinde de uzay turisti dendi. Gençlerin, hayallerinin içine popçu, topçu değil de astronotlar da girsin. Gençlerimiz astronot da olmak istesinler. Bunun için yapıldı. Onun bile zaman zaman alaya alındığını gördük. Bunlar, önemli engeller. Öğrenilmiş çaresizliği büyük oranda yıktık.
Baykar, dünyanın en büyük insansız hava aracı markası. Bütün gelirlerinin yüzde 97'si ihracattan. Böyle bir savunma sanayii şirketi olmadığı gibi çok az teknoloji şirketi böyle. O sayede teknolojilerimizi geliştiriyoruz.
2026'DA 10'DAN FAZLA KIZILELMA GÖK VATAN'DA OLACAK
Akıncı 10 ülke, Bayraktar TB-2 24. İnşallah Kızılelma daha fazla. Kızılelma'nın seri üretimi başladı. Bir araç ürettik. 2026'da daha yüksek üretim hedefliyoruz, 10'un üzerinde.
Kızılelma'nın bütün bileşenleri Türkiye'de yapılıyor, sadece jet motoru Ukrayna'dan geliyor. O konuda da çalışmalarımız var. Birkaç yıl yurt dışına bağımlı olacağız. 5-6 yıl içinde birkaç tip motor olacak Kızılelma'da.
İnsanı sürekli eğitimden geçirmeniz lazım. İnsansız hava uçağı öyle değil.
Satrançta dünyanın en iyi oyuncusunu bilgisayar 20 sene önce yendi. O adamı 40 yılda yetiştirdiniz, o makine bir defa yapıldı. Düşünün ki Kasparov'u yetiştirmek 40 yıl sürüyorsa, o yazılım saniyeler sürüyor. Yazılıma öğrettiğiniz zaman bir sürü pilotunuz oluyor.
YAPAY ZEKAYA NE TÜR YATIRIMLAR YAPILIYOR?
İnsanlık kalemi keşfetmeden önce, sözle iletişim kuruyordu ve bir sonraki nesle de öyle aktarıyordu. Araya bir sürü hurafe giriyordu. Dolayısıyla insanoğlu çok daha sistematik bir şekilde bilgi biriktirme kabiliyetine kavuştu. Yapay zeka da yeni bir kalem. Bir anlamda insanoğlunun bilgiyi çok daha hızlı ve sistematik bir şekilde üretmesine vesile olacak. Elbette bu aynı zamanda büyük bir güç. İnsanlık zararına kullanımı da büyük bir tehlike arz ediyor. Gazze'de olduğu gibi, bir soykırımla en fazla sayıda sivili en etkili şekilde katletmek için kullanırsanız korkunç bir şey. Bunun yanında insanlığı şifaya kavuşturmaya da yardımcı olabilir yapay zeka. Eğitim açısından da imkanlar sunabilecek bir teknoloji.
Bizim insansız hava araçlarımız için geliştirdiğimiz teknolojiler var. Uçakları oldukça akıllı yapmaya çalışıyoruz. Silah sistemlerinin otomatik şekilde hedefleri bulup imha etmesi anlamında değil, uçağın emniyetli uçması, nesneleri tanıması anlamında, çok daha düşük bir istatistikle bir anlamda... Çünkü biz hava araçlarımızı tasarlarken kaç milyon saatte bir hata yapacağı olasılıkları üzerinden tasarlarız. Bunun için ileri düzey algoritmalar yaparak tasarlıyoruz. Uçuş emniyeti açısından derinlemesine yapay zeka çalışmalarımız var. Çevresel farkındalık dediğimiz meteorolojiyi algılaması, pisti tanıması ve konumunu bulması gibi çalışmalarımız var. Bir de otomatik bir şekilde araziye veya piste dönebileceği algoritmalar üzerinden çalışmalarımız var. Bununla ilgili bir de açık kaynaklı olacak şekilde Türkçe temelli büyük dil modeli üzerine çalışıyoruz. 3 bin kişilik gönüllü ekibi var.
Çok akıllı bir papağan gibi düşünün. Bir konuyu sorduğunuzda size o konu hakkında cevap veriyor. İnsanoğlunun bildiği bütün dillerde konuşuyor.
'Yapay zeka felsefe ve sanatı bana bıraksın, gitsin temizlik yapsın' diyenler var. Felsefe konusunda çok iyi ama git ellerini yıka desen, çamaşırları yıka desen... Robotların hepsi isyan bayrağı kaldırır. İnsanoğlunun en temel işlevlerini yapın deseniz o kadar kolay değil. Robotlar bir anlamda çuvallıyorlar. Ama akıl vermeye gelince muhteşem sonuçlar görebiliyoruz.
Yapay zeka gelişti, ben de mağdurlarından biriyim. Yapay zekayla konuşturularak yatırım reklamları verilmiş. Sosyal medya mecraları da bu içerikleri kaldırmıyor. Nitelikli dolandırıcılarla ortaklık yapıyorlar.
UZAY ALANINDA NASIL ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?
Uzaya fırlatma aracı da yapıyoruz ama onun gelmesi yıllar sürecektir. Kendi imkanlarımızla takım uydu inşa ediyoruz. Uydu dediğimiz bir hava aracından karmaşık değil. Bu arada ülkemizin geliştirdiği çok daha gelişmiş uydular da var. TÜBİTAK'ın, TÜRKSAT'ın geliştirdiği.
Uydu üzerinden inşa etmeye çalışıyoruz. Dünyayı şöyle bir yuvarlak düşünürseniz. Haberleşme uyduları var. Mesela televizyon yayını yapan uydular. Bunlar dünyayla beraber dönüyor. Buradan yayın uyduya çıkıyor sonra yere iniyor. Dünyayı küre gibi düşünün, çok büyük bir alanı kaplıyor. Bunlar uzak uydular. Bir de yakın yörüngede uygular var. Bir de çok yakındaki uydular var. Dünya 6 bin kilometre yarıçaplıysa, 500 kilometrede. Bunlar çok hızlı dönüyorlar. Ama bir anlamda bu dünya üzerinde görebileceği yer dar olduğundan çok atmanız gerekiyor. Çok olduğu için ucuz olması gerekiyor. 500 kilometre yörüngeye binlerce uydu atıyorlar. Onunla da internet haberleşmesi sağlıyorlar. Biz, 2 bin 500 kilometre uzağa atacağız. Takipçi gibi değiliz. Biz zaten takipçi olmadık. Ya daha iyisini yaptık ya da çok farklı bir şey yaptık.
TÜRKİYE'NİN KÜRESEL KONUMLAMA SİSTEMİ OLACAK: BAĞIMSIZLIĞIMIZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Bizim attığımız uydular küresel konumlama sistemi olacak. Buraya gelirken telefonunuzu kullandınız. Navigasyon sistemini kullanıyorlar. Hem yerli, milli olacak. Hem hassas olacak hem çok daha ucuza mal edilecek. Hem de dost ve kardeş coğrafyalarla beraber kullanmış olacağız. Biz, bunu kendi kaynaklarımızla geliştiriyoruz. Bu teknolojiyi açmak istiyoruz. Akıllı arabaların da bu teknolojiye çok ihtiyacı olacak. Yeni nesil bir konumlama sisteminden bahsediyoruz. Bunun yanında bağımsız bir şekilde kullanmanız da mümkün. Küresel konumlama sistemini uçaklar da kullanıyor deniz araçalrı da kullanıyor.
Bu yatırım, çok stratejik olduğu için böyle bir yöne yöneldim. Hızlıca inşa edilmesi gerekiyor. Bağımsızlığımız ve egemenliğimiz açısından çok kritik.
CEZERİ PROJESİNDE SON DURUM NE?
Tümüyle otomobilin yerini almayacak. Öncelikle sportif maksatlarla kullanılacak. Uçan araba dediğimiz araçların çok emniyetli ve çok yüksek otonomiye sahip olması gerekiyor. Biz bunun kavramsal prototipini kullandığımızda 10 yıl içinde gelecek demiştik. Ama bugünden çalışıyoruz ki o gün geldiğinde geri kalmış olmayalım. Bütün bu ileri düzey otonomi teknolojisi; bu gelişmelerin hepsi bir anlamda uçan arabalara hizmet ediyor.
BAYRAKTAR TB-3, ANADOLU GEMİSİ İLE NE ZAMAN BULUŞACAK?
(ABD ve İsrail ilk biz yapacağız demesi, Selçuk Bayraktar'ın da 'yarış olacak' sözleriyle meydan okuması) Denemelere başlayacak, sonra hızlı bir şekilde envantere girecek. Testi yapıldı, ABD tarafından. Biz henüz test yapmadık. İlk göreve kim başlayacak, yarış devam ediyor. İsrail'de gelişme oldu mu, ondan haberim yok.
OYUN DEĞİŞTİRİCİ ROLÜ
En fazla yaptığı şey keşif ve istihbarat görevi. Bu da bu çağda oluşmuş bir şey. Çok yakın zamanda oluşmuş bir kabiliyet.
Ufacık bir platforma birkaç bin kilometreye etki ediyorsunuz. Maliyeti de düşük. Bu işin ekonomisi her zaman önemi.
TCG Anadolu ile TB-3 bu yıl içinde buluşmuş olacak, niyetimiz o yönde. Yüzde 100 tarih vermek istemiyorum ama hedefimiz o yönde.
Sürekli seanstayız. Bütün hava araçlarımızın kullanıldığı ülkelerde teknik ekibimiz var. Hepsinden, bir anlamda küresel geri dönüşlerle teknolojimizi geliştiriyoruz.
Sizlere, milli teknoloji hamlesinin merkezi Teknofest'te yol arkadaşı olduğunuz için teşekkürlerimi iletiyorum. Sabah saatlerinde burası çok keyifli festival deneyimi sunuyor. Toplu taşımayı tavsiye ediyoruz ziyaretçilerimize. Özellikle hafta sonu çok yoğun olacaktır. Hafta içi erken saatler en uygun saatler. Online kayıt yaparlarsa da daha kolay katılım sağlayacaktır. Tüm milletimizi Teknofest'e bekliyoruz.Selçuk Bayraktar duyurdu! TEKNOFEST 2024'e rekor başvuru...
Gönder