Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu Türk Hava Yolları, Avustralya’daki Melbourne'dan sonra ikinci destinasyonu olan Sydney'e uçuşlarını resmen başlattı. 28 Kasım Perşembe günü yapılan 19 saat 15 dakikalık uçuşla THY, Avustralya’da Melbourne ardından Sydney’i de uçuş ağına ekleyerek en uzun noktaya olan uçuşunu bir adım daha ileriye taşımış oldu.
Tarihi anlara tanıklık ettiğimiz uçuşa Haber7 Genel Yayın Yönetmeni olarak Melbourne uçuşunun ardından Sydney uçuşunda da bulunma fırsatım oldu. THY'nin en uzun uçuşunda; şirket üst yönetim kurulu üyeleri, basın mensupları ve dünyanın farklı ülkelerinden influencer da yer aldı.
Avustralya'da yaşayan Türkler tarafından 1991'den bu yana arzulanan Türk Hava Yolları'nın ilk İstanbul-Sydney uçuşu, Kuala Lumpur aktarmalı olarak gerçekleşti.
Türk Hava Yolları'nın, Kuala Lumpur üzerinden İstanbul'a şimdilik haftada 4, Haziran 2025'ten itibaren ise haftada 5 uçuş yapılacak.
Havayolu şirketi 2026 yılında menzilleri yüksek yeni uçakların THY filosuna katılmasıyla beraber Avustralya'dan İstanbul'a direkt uçuş yapan ilk havayolu olacak.
19 saati aşan yolculuk sırasında THY Genel Müdürü Bilal Ekşi ile en uzun uçuş rotası olan Sydney uçuşlarını ve dünyanın en çok ülkesine uçan THY'nin yeni hedeflerini konuştuk.
THY Genel Müdürü Bilal Ekşi ve Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli
THY'nin "TCLJK İzmir" adlı uçağıyla yapılan bu tarihi yolculukta Kaptan pilot olarak Sarp Kayalar görev yaparken Avustralyalı kaptan Aytuğ Coşkun ve First Officer Mustafa Turkay görev aldı.
THY İstanbul-Sydney hattındaki ilk seferini gerçekleştiren kaptan pilotlar arasında Sydney’de doğup büyüyen deneyimli kaptan pilot Aytuğ Çoşkun da vardı. Aytuğ Coşkun, 26 yaşına kadar Sydney'de yaşamış ve Sydney Üniversitesi'nden uçak mühendisi olarak mezun olmuş. Ardından, pilotluk sevdası uğruna tersine göç ederek Türkiye'ye yerleşmiş. THY'de 20'nci yılını dolduran deneyimli Kaptan Pilot, bu tarihi seferde görev almanın mutluluğunu yaşadı. |
THY Sydney uçuş ekibi
19 saat 15 dakikalık THY'nin en uzun uçuşu esnasında Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi uçaktaki basın mensuplarıyla beraber uzunca bir röportaj yapma imkanı bulduk. Röportaj sırasında Bilal Ekşi'ye THY'nin Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Olmuştur da eşlik etti.
Küresel uçuş ağını 6 kıtada 351 destinasyona ulaştırarak önemli bir başarıya imza atan THY'nin hedefindeki yeni destinasyonları da öğrenme imkanı bulduk. Bilal Ekşi sohbet sırasında Avustralya’dan daha uzak destinasyon olarak bir tek Santiago kaldığını, bunun da yakında başlayacağını duyurdu.
Ekşi, THY'nin 10 yıllık strateji planına göre 2033’te dünyanın ilk üç hava yolu şirketinden biri olacağının da müjdesini verdi.
Türkiye’yi dünyaya tanıtmayı misyon edinen THY, yeni rotalarla Türkiye'nin kültür, turizm ve ticaret alanında büyümesine de katkı sunmayı hedefliyor.
Bilal Ekşi ayrıca, THY’nin ülkemizin gönüllü turizm elçisi olduğuna vurgu yaparak, “Sadece yolcu taşımıyoruz, Türk turizmini geliştirmek için çalışıyoruz. Bu bizim ülkemize borcumuz. Turizm Bakanlığı’yla da çok yakın çalışıyoruz” dedi.
THY Genel Müdür Yardımcı Ahmet Olmuştur ise, 2023’te ülkemize gelen 1 milyon ABD’li turistin bu yıl sonunda 1,4 milyona çıkmasını beklediklerini dile getirdi. Olmuştur, birkaç yıl içinde THY uçuşları yanında farklı yollardan da ulaşan 2 milyon ABD’li turistin ülkemize geleceğini belirtti.
İstanbul-Sydney uçuşunda 12 bin yıl önce Şanlıurfa Göbeklitepe’de yetişen buğday tohumlarından üretilen ‘dünyanın ilk ekmeği’ olarak nitelendirilen ekmekler de ikram edildi. Bilal Ekşi ikramlarla ilgili Anadolu’nun köklü tarihini ve zenginliklerini dünyanın dört bir yanında tanıtmak istediklerine vurgu yaptı.
Bilal Ekşi, bölgemizdeki gerilimlerin uçuşlara etkisine de değindi. Ekşi, İsrail'in Lübnan'a saldırıları nedeniyle askıya alınan Beyrut uçuşlarının bir haftaya kadar yeniden başlayacağının bilgisini de verdi.
THY YENİ ROTALARA HAZIRLANIYOR
THY Genel Müdürü Bilal Ekşi yeni hatlarla ilgili olarak, "Sırada Santiago var. Aralıkta başlıyor’ dedi.
Ekşi ardından Çin’in Xian şehrine uçuş başlatacaklarını belirterek ‘Daha önce Ohri’ye de sefer başlayacağımızı duyurduk. Kamboçya ile pazarlık ediyoruz. Afrika’da bir yer var. Bir de mevcut hatlarda büyüyeceğiz. Başka önemli yeni rotalarımız da olacak’ diyerek yeni rotaların da müjdesini verdi.
THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, gazetecilerin sorularını cevaplarken...
İşte Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi ile yaptığımız röportaj;
"2026'DA DOĞRUDAN UÇUŞ YAPACAĞIZ"
Sydeny'e direkt sefer olacak mı?
2026’nın sonunda Airbus - 1000 uçaklarımız geldiğinde doğrudan uçuş yapacağız. Şu anda biliyorsunuz direkt sefer olmamasının nedeni; filomuzdaki uçakların menzili yetmiyor. Arada bir yerde iniş kalkış yapmamız gerekiyor.
Biliyorsunuz Melbourne’e uçuyoruz. İstanbul - Singapur - Melbourne olarak. Orada Singapur'dan da yolcu alabiliyoruz. Singapur için belli bir kotamız olduğu için Sydney’i Malezya üzerinden yapıyoruz. Ancak frekans sayımız sınırlandığı için buradan yolcu alamıyoruz. Yani Malezya - Sydney arası yolcu taşıyamıyoruz.
Onun sebebi nedir acaba?
Kendi havayollarını korumak istiyorlar. Tabii onlarda Malezya’dan Sydney’e uçuyor. Bazı ülkeler liberal davranıyor veriyor bazı ülkeler ise korumacı davranıyor.
"İSTANBUL'DAN DÜNYANIN HER YERİNE GİTME İMKANI VAR"
Avustralya için potansiyel yolcu olarak neyi hedefliyorsunuz? Avrupa'dan mı, Ortadoğu'dan mı pasta alacağız?
Avustralya’ya zaten Avrupalılar vizeden dolayı uçmuyorlar. Uçanlar daha çok körfez taşıyıcıları. Onlar doğrudan uçabiliyorlar. Daha yakınlar. Dolayısıyla seferlerimiz daha çok Körfez taşıyıcıları ile rekabet halinde olacak Bizim tabi özellikle yolcuyu İstanbul’a getirip İstanbul’dan dünyanın her tarafına dağıtma avantajımız var.
"TÜRKİYE'YE BORCUMUZ, TÜRK TURİZMİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Tour İstanbul, Stop Over ne kadar istediğiniz sonucu verdi?
Bir kere İstanbul; hakikaten havayolumuzun yıllık ortalama %10 büyümesi sebebi ile Türk Hava Yolları'nın kalitesi ile dünyanın merkezi konumuna geldi. Bunu reklam için söylemiyorum. Her zaman Ulaştırma Bakanımız Sayın Uraloğlu'ndan da takip ediyorsunuz. Avrupa’da sürekli ya birinci ya ikinci oluyoruz. Dolayısıyla İstanbul Mihenk. Bunda bizim de büyüklüğümüz itibari ile katkımız var. Ondan da öteye Stopover, Touristanbul gibi paketlerimiz var.
Stopover’ı 2017 yılından beri uyguluyoruz. 190.160 kişiyi İstanbul’da misafir etmişiz. Eğer Business Class gelirseniz iki gece 5 yıldızlı bir otelde Economy Class gelirseniz 1 gece konaklıyorsunuz. Şu anda 91 ülkede 235 şehirde uyguluyoruz. Tamamına da yaymak üzere bir politikamız var.
Bu aslında İstanbul'u tadımlamak. Misafirimiz geliyor bu bir gün içinde İstanbul’u tadımlıyor ve gittiğinde özlüyor. Yani böyle bir beklentimiz var. Aynı zamanda Touristanbul diye bir programımız var. İstanbul'da yolcumuzun transit süresi varsa ya otele alıyoruz ya da otel yerine İstanbul’u gezmeyi tercih eder misin? Eğer yolcumuz çok yorgun değilse İstanbul’u gezmeyi tercih ediyor. Müzeler, tarihi mekanlar, yemekler sonra tekrar uçağına getiriyoruz. İstanbul'a da katkısı olduğuna inanıyoruz. Zaten biz sadece yolcu taşımıyoruz Türkiye’ye borcumuz Türk Turizmini geliştirmek için çalışıyoruz. Turizm Bakanlığı'yla da çok yakın çalışıyoruz.
Geçen seneden beri Yönetim Kurulu Başkanımız Anadolu'yu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu tanıtmak için yoğun bir kampanya yürütüyor. İşte ilk ekmeği yediniz. O işte Göbeklitepe'yi tanıtmanın bir parçası. Transit yolcu taşıyoruz ama global bir havayoluyuz.
Amerika programına başlattık. Konu Amerika'ya gelince şu rakamı vermek lazım. Öncelikle 2023 yılında 1 milyon Amerikalı Türkiye'ye gelmişti. Bu sayının daha çok artırılması için Ahmet Bolat Bey, Kültür Turizm Bakanlığı'nın yeni oluşturmuş olduğu Turizm Geliştirme Ajansı ile beraber bu rakamı öncelikle 2 milyona çıkarma hedefi koydular. Şu an bu yılın sonunda 1.4 milyon yolcu gibi olacak. Orta Doğu'da oluşan olaylar neticesinde kesintiye uğrayan süreçler oldu. Amerika'da yakın bir zamanda yani birkaç yıl içerisinde inşallah 2 milyonun üzerinde Amerikalıyı Türkiye'ye getirme hedefimiz var.
Bunun yanında örneğin sağlık turizmine katkı için projeler yapıyoruz. Türkiye'nin turizmine, ekonomisine de katkı sağlamak için yoğun projeler yapıyoruz.
"2033'TE İLK 3 HAVAYOLUNDAN BİRİSİ HALİNE GELECEĞİZ"
Filonun büyütülmesi konusunda önemli çalışmalarınız var. Yeni uçakların filoya katılması ile ilgili nasıl bir takvim işliyor? THY önümüzdeki dönemde hangi alanlarda gelişmeyi hedefliyor?
2003 yılında 65 uçağı olan deyim yerindeyse dünyada 35’inci sıradaki bir hava yoluyduk. Bugün 493 uçağımızla, globalde 9. sıraya yükseldik. Yani biz butik bir hava yoluyduk. Zirve yolculuğundayız.
O yüzden Yönetim Kurulu Başkanımız Ahmet Bolat'ın yönlendirmesiyle bir kitap yazıldı. Belki size takdim edilmiş olabilir. Butikten Zirveye diye. Yani biz butik bir hava yoluyduk. Zirve yolculuğundayız. Peki niye öyle diyoruz butikten zirveye? Biz inşallah yine o kitapta anlatıyoruz. On yıllık strateji dokümanımızı oluşturduk.
10 yıllık strateji planımıza göre, 2033’te 813 uçağa erişeceğiz ve biz dünyada ilk üç hava yolundan birisi haline geleceğiz. Şu anda bu 600 uçak siparişlik bir projemiz var. Bunun 300 uçağını sipariş ettik. Airbus ile olan müzakereler tamamlandı ve diğer konularda da görüşme aşamasındayız.
Geri kalan üç yüz uçak içinde Boeing'de müzakereler devam ediyor. Boeing'de grev oldu. Sonra FA tarafından bu Max ve 787 uçak sebebiyle üretim kapasitesi düşürüldü. O süreçlerden dolayı bir bekleme oldu. Dolayısıyla şu anda Boeing'le yeniden müzakereler canlandırılıyor. Eğer olabilirse 300'lük paketi de Boeing'den alacağız. Sorumuzun cevabı bu kitaba uygun olarak, strateji dokümanımıza uygun olarak 2033 yılına kadar 813 uçağa çıkmayı planlıyoruz.
Kanberra Büyükelçisi Ufuk Gezer, Sydney Büyükelçisi Belgin Ergüneş, THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli
"AVUSTRALYA'DA ZARAR ETMEK GİBİ BİR KORKUMUZ YOK"
Böyle uzun bir uçuş söz konusu olduğunda; maliyet ve kazanç dengesinde durum ne?
Şunu açıklıkla söyleyeyim, yurt dışı uçuşlarında biraz sosyal sorumluluk da giriyor devreye. Elbette hiçbir hattın daha ilk yılda kâra geçmesini beklemek söz konusu değil ama öyle hatlar var ki; daha ilk yılda kâr ediyor. Bazıları iki yılı buluyor. Ama üç yıldan daha fazla zarar eden bir destinasyonu beslemek istemiyoruz. Melbourne uçuşları martta başladı mesela. Bu kadar uzun bir hat için başa baş durumda olmak başarı. Şimdi Avustralya’da yaz başlıyor ve daha yoğun sezonuna giriyor olacağız. Sydney potansiyeli olan bir yer. Önümüzdeki aralık ayı yüzde 80, sonraki ay yüzde 70 dolu. Yani Avustralya bizim için ölçülmüş, biçilmiş, hesap edilmiş bir hattımız. Sydney ve Melbourne korktuğumuz bir hat değil. Diğer hava yollarıyla yaptığımız iş birliği neticesinde zaten yılda 50 milyon doların üzerinde ciro ürettiğimiz bir destinasyon. Dolayısıyla Sydney ve Melbourne açısından hiçbir endişemiz yok.
Yani 22 milyon nüfusu olan nüfusunun çoğunda pasaport olan, sürekli Dünyaya seyahat eden bir ülkeden bahsediyoruz. Dolayısıyla biz aslında kışın kuzey yarımkürede düşük sezonken, güney yarım kürede yüksek sezon. Bu da bizi besliyor. Dolayısıyla Avustralya bizim için ölçülmüş, biçilmiş, hesap edilmiş bir hattımız.
Melbourne ve Sydney bizim buraya uçmamız için bize bazı teşvikler de verdi. Çünkü tüm dünyada benzer bir durum söz konusu... Dünya ile bağlantı isteyen ülkeler, Türk Hava Yolları dünyaya bağlanmalarında etkili olduğu için - bu tip tekliflerle bize gelebiliyor. Mesela Çin'de bir noktaya başlayacağız, bize uçuş başına belli bir ödeme veriyorlar. Çünkü buraya gelince tüm dünyaya bağlanıyorlar. Yani böyle bir gücümüz de var. Ama sizin sorunuza başka bir netlikle cevap vereyim; Biz geçen sene üç milyar dolar kâr ettik. Bu üç milyar doların yüzde doksan dokuzunu neredeyse dış hatlardan elde ettik. İç Hatlarda açık söyleyeyim sadece biz değil, bütün havayolları ya zarar ediyorlar ya böyle ucu ucuna getiriyorlar. Ulaştırma Bakanlığımız da iç hatlar uçma konusunda bizi motive ediyor.
Avustralya ve Yeni Zelanda özelinde tarihte çeşitli temaslarımızın olduğunu biliyoruz. Şu an Türkiye'ye, Türk Hava Yolları'na yaklaşım nasıl?
Sivil Havacılık Genel Müdürü iken Avustralya Büyükelçisi kaç defa geldi. "Türk Hava Yolları bize uçsun" diye. Sonra THY Genel Müdürü iken de kaç defa geldi. Hatta biz onlara şunu söyledik; "bu kadar arzuluysanız kendi havayollarınız İstanbul’a uçsun". Ama dediler ki; "Türk Hava Yolları'nın büyüklüğü ve kalitesi önemli. Biz özellikle uçmasını istiyoruz. Onun üzerine biz dedik ki; "tamam gelelim peki teşvik olarak bir şey verecek misiniz?"
Biraz cömert davrandılar. Dolayısıyla bizi istiyorlar. Hele hele Avustralyalılar istiyor. Melbourne uçuşumuzda vardınız sanırım. Yönetim Kurulu Başkanımız Ahmet Bolat gitmişti. Türkler zaten ağladılar sevinçten. Aslında yine iki kademeli geliyorlar ama Türk Hava Yolları'nın logosunu görmek, Türk bayrağını görmek, onlar bu uçaklara binince Anadolu'ya geldik diye düşünüyorlar.
"TÜRKİYE'NİN AÇIKLANAN STRATEJİSİNE NEREDEYSE ULAŞILDI"
İstanbul Havalimanı ile Türk havacılık taşımacılığının da seviye atladığını söyleyebiliriz? İstanbul Havalimanı ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde açılan yeni limanları THY’ye operasyonel anlamda nasıl bir katkı sağladı?
2003’te tane 26 tane havalimanı terminali vardı. Şu anda 58'e çıktı. Bunların bazıları eskiden atıldı, yenileştirilerek açıldı. İstanbul, Rize, Ordu gibi tamamen yeni yapılan havalimanları var. Bu konuda Türkiye'nin hedeflenen stratejisine ulaşılmış oldu. Hükümetin stratejisi şuydu, her yüz kilometrede bir havalimanı. Bizim açımızdan tabii havalimanının iyileşmesi, terminalin iyileşmesi yolcumuzun memnuniyeti açısından önemli. Hava yoluna olan ilgi artmış oluyor. Dolayısıyla bizim açımızdan elbette Türkiye'de havacılık kültürünün gelişmesi açısından son derece önemli.
THY Genel Müdürü Bilal Ekşi ve basın mensupları
"ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KALSAYDIK BÜYÜYEMEZDİK"
Atatürk Havalimanı'nda kalsaydınız bu kadar büyüyebilir miydiniz?
Kesinlikle büyüyemezdik. Onu da çok net söyleyeyim. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yaptım beş buçuk sene. O zaman hava ulaştırma anlaşmaları imzalıyoruz. Türk Hava Yolları da büyümek istiyor. Diyor ki; "ben buradan ilave 7 hat daha istiyorum" diyor. Bunu muhataplarımıza söylediğimiz zaman, adam diyor ki; "Tamam da Türk Hava Yolları büyüyecek ama ben gelemiyorum buraya slot vermiyorsun." Çünkü prime time dediğimiz yani o havayolunun geleceği zamanlarda havalimanı dolmuş.
Çözüm üretmek için; "gece geç bir saatte gel" diyoruz. Muhatabımız; "Ben o saatte gelemem ki." diyor. Çünkü bağlantı vermesi gerekiyor. O dönem sivil havacılıkta laf şuydu: Atatürk Havalimanı artık Türk sivil havacılığının boğazını sıkıyor.
O dönem Atatürk Havalimanı'nda bir buçuk pist vardı. Niye bir buçuk diyorum? Aslında iki pist vardı da, pistler kesiştiği için özellikle güneyli operasyonda kapasite otomatik olarak yarıya düşüyordu. Saatte 70 seferden, saatte 35 sefere düşüyor. Siz tabii her gün bilet satıyorsunuz, seferleri planlıyorsunuz. Hangi gün lodos olacağını bilmiyorsunuz. Yani 355 gün ileriye tarife yapılıyor. Yarın bir lodos oluyor, saatlik 70 sefer yapacağına, 35 sefer yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu sefer uçaklar havada kuyruklanıyor. Başlıyorlar şehrin üzerinde tur atmaya. Atatürk Havalimanı'nda çok aşırı derecede gecikmeler oluyordu, havada turlanmalar oluyordu. Hem yakıt açısından, hem verimsizlik açısından sıkıntı oluyordu. Türk Hava Yolu zaten 70 kapasitesine gelmişti, daha büyüyemezdi. Büyümek için çalışmalar yapıldı. O çalışmalar için de ben de vardım. Bir pist daha yapılsın dendi. Nerede yapılacaktı? Aslında 1950'lerde yeri bırakılmış, Ataköy'de bırakılmış. Bugün Ataköy yapılaşmalarının olduğu yerde Dünya Ticaret Merkezi'nin olduğu yerde bir pist öngörülmüş. Ama 1950’ler den sonra buralar imara açılmış. Sadece oralar değil, onun karşısı da imara açıldı.
O dönem şöyle bir hesap yapıldı.
Dünya Ticaret Merkezini yıksak, o konutlardan da yıksak. Pist zeminini de yirmi metre yükseltsek... İlave pist yapılabilir mi? Yaklaşık üç bin tane binanın da tıraşlanması gerekiyor. Çünkü kuzeye kalkarken yapılaşmalar engel... Bunu dahi yapsanız en fazla yedi sekiz sene idare ederdi. Sonra yine bir havalimanı yapmak zorundaydık. Dolayısıyla Atatürk Havalimanı artık etrafı dolu ve ön tarafı dolu olduğu için büyüme imkanı kalmamış olan bir havalimanıydı.
Bu tarafa gelince ben şunu söylüyorum, iyi ki İstanbul Havalimanı var. İstanbul Havalimanı olmamış olsaydı Türk Hava Yolları bu kadar büyüyemezdi, bu kadar verimli büyüyemezdi. Niye verimli büyüyemez diyorum? Şimdi prime time uçak indirip kaldırabiliyoruz. Dünyanın her tarafından yolcuyu getiriyoruz. İki saat içinde başka uçaklara aktarıyoruz. İki saatlik dilimde ne kadar fazla uçak indirip kaldırabilsek o kadar iyi bağlantı vermiş oluyoruz. Bugün saatte 120 uçak inip kalktı. Şimdi dördüncü pist yapılınca 160 uçak, beşinci pist tamamlanınca 200 uçak bir saatte inip kalkabilecek. Bu şu demektir; inanılmaz bağlantı verme kabiliyetine sahip oluyoruz. Dolaysıyla bu bizim verimliliğimizi arttırıyor. Tercih edilmemizi de arttırıyor. Çünkü insanlar toplam süreye bakıyorlar.
Dolayısıyla biz çok memnunuz. İstanbul Havalimanı'yla alakalı, yeriyle alakalı ideolojik eleştirileri bir tarafa bırakırsanız bence hiç problem yok. Rüzgarla alakalı evet Atatürk'ten biraz daha fazla şiddetle rüzgar esiyor Karadeniz olduğu için. Ama uçakların iniş kalkışı için bir limitleri var. O limitleri aşmadıktan sonra bir problem yok.
Dolaşma sürelerine baktığımızda da, İstanbul Havalimanı Atatürk Havalimanı'na göre son derece verimli bir havalimanı...
THY'nin özellikle pandemi süreciyle kargo organizasyonlarında önemli atılımları olmuştu. Yeni dönemde de kargo operasyonları ile ilgili gelişmeler olacak mı?
Pandemi sonrasında tedarik sistemi bozuldu. Dolayısıyla havacılığa yoğun ilgi oldu. Biz dünyada üçüncü sıraya yükseldik. 24 tane kargo uçağımız var. Orta Doğu'nun en büyük Smartis dediğimiz akıllı, depolanabilen kargo ambarına sahibiz. Şu anda İkinci fazını yapıyoruz. İki buçuk milyon ton yıllık elle işleme kapasitesine sahip durumdayız. Bu rakam, 4 buçuk milyon tona çıkarılacak. Kargo taşımacılığı THY'nin kârlılığına çok büyük katkı sağladı. Özellikle Kızıldeniz'in zaman zaman kapanması sebebiyle yükler, Afrika Boğazı'ndan gelince hava yollarında acil kargolar için bir ihtiyaç oluştu. Dolayısıyla fiyatlar yukarıya çıkmış oldu. Bizim de birim gelirlerimiz arttı. Dolayısıyla kargodan da oldukça memnunuz.
"LÜBNAN'DA UÇUŞLARA BAŞLAYACAĞIZ"
Bölgedeki savaş ve gerilimler sizi nasıl etkiliyor?
Şimdi tabii Orta Doğu bizim en büyük transit veren alanlarımızdan bir tanesi. Biz Israil'e İsrail'in Gazze saldırısı başlatıldıktan iki hafta sonra İsrail ile seferlerimizi durdurduk. Ama İsrail bizim büyük marketlerden bir tanesiydi. Onu durdurduk. Daha sonra Lübnan'a saldırı başlayıp şiddetlenince orayı durdurmak zorunda kaldık. O da yine çok transit veren noktalarımızdan bir tanesiydi. Ama onun yanında hava sahasında askeri hareketlilik çok artınca zaman zaman Ürdün'ü de durdurmak zorunda kaldık veya orada tarihimizi sadece gündüze almak zorunda kaldık.
Irak ve İran üzerinden geçemeden ta Kıbrıs, Akdeniz’den Mısır üzerinden Suudi Arabistan'a geçip oradan Dubai'ye yol uzatmak zorunda kaldık. Ukrayna'yı zaten uzun zamandır kullanamıyoruz. Bu bizim maliyetlerimizi arttırdı. Bazı bağlantılarımızı veremez noktaya gel. Şimdi tekrar geriye dönmeye başladık. Irak'ta Basra hariç tamamen geriye döndük. İran'da bir nokta hariç geriye döndük.
Lübnan’a inşallah en kısa sürede, 1 haftayı geçmez tekrar başlayacağız. Şimdi oraya bir güvenlik ekibimizi gönderiyoruz. Güvenlik dediğim şey, havalimanına gidip inceliyor. Aramalarda, havalimanı güvenliğinde bir sıkıntı var mı yok mu onu inceleyeceğiz. Oradan bir rapor geleceğini öngörüyoruz. O gelir gelmez seferlerimize başlayacağız.
İki ayda bir müşteri deneyim yürütme kurulu yapıyoruz. Toplantının başında her ay aldığımız bir raporu inceliyoruz. Her ay yaklaşık yüz bin tane yolcumuzla anket yapıyoruz. Uçak içindeki bu ekranlardaki anketlerden. Ekonomi ve Business. Oradan tüm verileri indiriyoruz. Biz bunlarla alakalı aksiyonlar alıyoruz. Havayolu değerlendirmesi olarak yapılıyor, kabin için de bunlar yapılıyor. Tabii bizim her zaman kabin ile alakalı memnuniyet oranı yüzde 80 ve üzeridir. Ama onu yeterli görmediğimiz için kabinde özel bir çalışma başlatıldı. Amerika hatlarında başladık. Şimdi en son Hong Kong hattımızda devam ediyoruz. Özel eğitim almış kabin ekibimiz. Yani inşallah bu çalışmayı tüm kabine yaydığımızda, Türk Hava Yolları kabini dünyada parmakla gösterir hale gelecek. Zaten güzel bir seviyedeyiz.
Kanberra Büyükelçisi Ufuk Gezer, Sidney Büyükelçisi Belgin Ergüneş, THY Genel Müdürü Bilal Ekşi ve basın mensupları
Amerika pilot bölge miydi?
Amerika’da Boston, Dallas, Houston - Cenevre, Barcelona hatlarında başlatmıştık. Şimdi de Hong Kong hattıyla devam ediyoruz. Bunu adım adım tüm hatlarımıza yayacağız.
Daha çok neden memnuniyetsizler yolcular? Ya da en memnun oldukları şeyler nelerdir?
En fazla memnuniyetsiz olunan şey bizim ekonomi sınıfında koltuklarımızın yenilenmesini istiyorlar. Aslında rakiplerimize göre daha mesafeli koltuklar. Türk yolcusu şöyle bakıyor, sen Türk Hava Yolları'sın, daha iyisini yapman lazım. Ama nihayetinde sonunda bilet alırken maliyete bakıyor tabii. Turkish Seating Dustroy diye bir şirketimiz var. Ekonomi koltuklarımızı üretiyor. Business koltuklarımızı da yapmaya başlayacak. Bir iki ay içerisinde seri üretime geçecek.
Bizim ODTÜ'de bir test merkezi kuruldu. Koltukların çarpışma testi yapılıyor. Bir koltuğun sertifika alabilmesi için 260 tane test yapılıyor. Ama inşallah o şirketimizle beraber, önümüzdeki - yıllık uçak içi kabin değişikliği ve standardizasyonu için bir proje çalışması yapıldı.
Genel Müdür Bilal Ekşi ile Avustralya'ya ulaşan heyeti Sydney’de yaşayan Türkler havalimanında coşkuyla karşılandı. Türk bayraklarının açıldığı karşılamada THY’nin uçuş ekibi de büyük ilgi gördü.
Gönder