Artan maliyetler, yeşil enerjiye uyum çabaları, eldeki personelin en iyi şekilde kullanılabilmesi ve daha fazlası… Eskiden ‘Üretelim de nasıl olursa olsun’ diyen ülkeler artık bu kavramlara ayak uydurmak zorunda.
Bilindiği üzere Türkiye de başta savunma sanayii ve havacılık olmak üzere son yıllarda farklı alanlarda ihracatını artırıyor. Fabrikada üretilen ürünün hatasız olması ve son kullanıcıya da yine aynı özende teslim edilmesi hayati önemde. Çünkü ortada milyarlarca dolarlık bir ticaret var.
TÜRK MÜHENDİSLERDEN ETKİN ÇÖZÜM
Genelde ürünlerin son kontrolleri gözle yapılıyor. Türk mühendislerin geliştirdiği ‘Covision’ isimli sistem ise bu süreci baştan aşağı değiştirecek gibi duruyor. Sistem temel olarak son kontrol sürecini çok gelişmiş bir yapay zekaya sahip robotlar tarafından sağlıyor. Böylece hem hatanın gözden kaçma ihtimali en aza iniyor hem de nitelikli personeli daha farklı alanlarda etkin şekilde kullanmanın önü açılıyor.
Bahsettiğimiz sistemde Savunma Sanayii Başkanlığı SSTEK iştiraki olan RADARSAN’ın imzası var. Her ne kadar bugüne kadar yerli/milli trafik radarlarıyla adını duyursalar da aslında çok daha farklı alanlarda da yüksek teknoloji içeren çözümler üretiyorlar.
İlk olarak bir sistemler sistemi inşa etmişler. Haliyle sonrası daha kolay olmuş. Ellerindeki son derece gelişmiş yapay zeka askeri ya da sivil ihtiyaçlara hızlıca entegre edilebiliyor. Covision da işte bu kabiliyetin bir çıktısı.
Sadece Japonya’nın değil dünyanın da en büyük otomotiv üreticilerinden birinin 2018’den itibaren bu sistemi fabrikalarında kullandığını ve çok iyi sonuçlar elde ettiğini de aktaralım.
SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?
RADARSAN Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Serhat Doğan, Covision’u anlatırken aslında çok temel bir çerçeve çiziyor. Sistemi ‘dijital üretim konsepti’ olarak tanımlıyor. Temel amaç kalite kontrol süreçlerini otonom olarak yapabilmek.
Bunun ne demek olduğunu soruyoruz Doğan’a… Ürünlerin araştırma-geliştirme süreçleri kadar seri üretimlerinin doğru yapılması ve son kullanıcıya eksiksiz bir şekilde teslim edilmesinin önemine değiniyor. “Covision burada devreye giriyor. Çok gelişmiş yapay zekaya sahip bir robottan bahsediyoruz. Ürünü baştan sona kontrol ediyor” bilgisini paylaşıyor.
ÜRÜN FABRİKADAN ÇIKMADAN HATAYI BULMAK ŞART
Bu noktada önemli bir parantez açıyor Doğan ve eğer varsa ürün fabrikadan çıkmadan hatanın tespit edilebilmesinin çok kritik olduğundan bahsediyor:
“Almanların bir sözü var… 'Güven iyidir ama kontrol daha iyidir' diyorlar. Biz Türk mühendisler olarak bunu daha da ileriye taşıdık. Seri üretimdeki ürünlerin kontrollerini insandan alıp yapay zeka temelli sistemlere verdik. Böylece orada kullanılan insan gücünün de katma değerli işlerde kullanılmasının önünü açtık.
Sadece bu da değil… Ürün hatalı bir şekilde fabrikadan çıktı diyelim. O zaman gidip yerinde müdahale etmeniz gerekiyor ki bu da hem zaman kaybı hem de ciddi maliyet anlamına geliyor. Savunma sanayiinde buna entegre lojistik destek maliyeti deniliyor. Bu tür maliyetleri en az seviyeye indirmeyi hedefliyoruz. Ki savunma sanayiinde seri üretimin çok arttığı bir dönemden geçiyoruz…
Ülkemiz için bambaşka katkıları da var bu projenin. Kritik sistemlerin tamamı bize ait. Katma değeri çok yüksek. İhracat potansiyeli de aynı şekilde. Haliyle bu durumun Türkiye’nin orta vadeli ekonomik hedeflerine katkısı da var.”
MADE İN TÜRKİYE MARKASINI DA KORUYACAK
Türkiye, savunma sanayii ve havacılık ürünleri başta olmak üzere yüksek teknoloji ihracatında son yıllarda giderek yükselen bir grafik ortaya koyuyor. Serhat Doğan tam da bununla ilgili dikkate değer bir parantez açıyor… İhracat yapılan bir ülkenin her zaman ‘iyi niyetli’ olmayacağı ihtimalini de göz önünde bulundurması gerektiğini vurgulayıp, devam ediyor:
“Bir ülke çıkıp da sizin gönderdiğiniz savunma sanayii ürünü için kasten ‘bozuk’, ‘çalışmıyor’, ‘hatalı üretim’ diyebilir. Covision ile bu riski de en aza indiriyoruz. Çünkü sistem taradığı her noktayı anlık kaydediyor. Daha net bir ifadeyle ürünün soyağacını çıkarıyor.
Belki nakliye sırasında bir sorun olabilir, belki o ülke art niyetli bir yaklaşım sergileyebilir. Eğer karşı taraftan ürünle ilgili bir iddia gelirse sizin de elinizde net kanıtlar oluyor. Tüm bunları alt alta koyduğumuzda, geliştirdiğimiz sistem ‘Made in Türkiye’ markasını da koruyor.”
Gönder