Obezite, dünya genelinde bir milyardan fazla insanın mücadele ettiği bir hastalık olarak tahmin ediliyor. Ancak geleneksel obezite tanımlaması, sadece vücut kitle indeksine (VKİ/BMI) göre yapıldığı için, bu teşhisin yetersiz olduğu ve obezitenin yeniden tanımlanması gerektiği gündemde.
Küresel bir uzman komitesinin The Lancet Diabetes & Endocrinology dergisinde yayımladığı yeni rapor, obeziteyi daha doğru bir şekilde tanımlamak için önemli bir değişiklik öneriyor. Uzmanlar, obeziteyi "klinik obezite" ve "klinik öncesi obezite" olmak üzere iki farklı kategoriye ayırarak daha etkili bir tedavi yaklaşımı olacağını öngörüyor.
Obezite Yeniden Tanımlanıyor
Obezite, geçmişteki tanımıyla genellikle vücut kitle indeksinin (BMI) 30 ve üzeri olması halinde teşhis ediliyordu. Bu değer baz alınırken yalnızca vücut ağırlığı göz önünde bulunduruluyor ve vücut kompozisyonunu göz ardı ediliyordu. Ancak obezitenin yeniden tanımlanmasıyla, obezite yalnızca bir “ağırlık sorunu” olmaktan çıktı ve sağlık üzerindeki oluşturduğu farklı etkiler ile bir hastalık olarak ele alınmaya başlandı.
Obezitenin yeniden tanımlanmasıyla birlikte bu hastalık, “klinik obezite” ve “klinik öncesi obezite” gibi iki ana kola ayrıldı. Klinik obezite, vücutta organ işlevlerini etkileyen ve tıbbi müdahale gerektiren durumları ifade ederken, klinik öncesi obezite ise, aşırı vücut yağının olduğu ancak henüz organ fonksiyonlarını bozmadığı, ciddi bir sorun teşkil etmeyen durumları ifade ediyor.
BMI Obezite Ölçümünde Yetersiz Kalıyor
Vücut kitle indeksi (BMI), geçmişte obeziteyi tanımlamak için kullanılan tek faktördü ancak, sporcular gibi kas kütlesi yüksek olan kişilerde bu değer yanıltıcı olabiliyordu. Çünkü BMI, kinin vücut yağ oranını doğrudan ölçmüyor, organ çevresindeki genel sağlığı tehdit edecek yağlanmayı göz ardı ediyordu.
Obezitenin yeniden tanımlanmasıyla birlikte bu ölçümde BMI’nin bir araç olarak kullanılırken; bel çevresi, bel-kalça oranı veya doğrudan vücut yağ ölçümleri gibi ek verilerin de göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanıyor.
Göbek yağlarını eritmek için yatmadan önce ne yemelisiniz?
Klinik Obezite ve Klinik Öncesi Obezite Arasındaki Farklar
Obezitenin yeniden tanımlanmasıyla birlikte karşımıza çıkan “klinik obezite” tabiri, vücut yağının sağlığı tehdit edecek kadar fazla olmasını tanımlar. Aşırı vücut yağı, kalp hastalıkları, diyabet ve eklem problemleri gibi birçok sağlık sorununa zemin hazırlayabilir. Bu tanımla içerisinde yer alan kişilerin, ilaç tedavisi ve uzman kontrolünde olması gerekir.
Klinik öncesi obezite ise, obezitenin yeniden tanımlanmasıyla hayatımıza giren bir diğer tabirdir. Bu durum vücutta sağlığı tehdit edecek kadar yağlanmanın olmadığı, ancak ilerisi için önlem alınması gereken grubu ifade eder. Yaşam tarzı değişikliği ve kilo kontrolü klinik öncesi obezite yaşayan kişiler için atılması gereken önemli bir adımdır.
Küresel sağlık uzmanları, obezitenin yeniden tanımlamasının daha doğru ve etkili bir tedavi için şart olduğunu belirtiyor. Obezitenin sadece bir estetik sorun değil, aynı zamanda ciddi hastalıklara zemin hazırlayan bir tehdit olduğunun da altını çiziyorlar.
İlginizi çekebilir;
Bağırsak mikrobiyomundaki bakterilerin aşırı yeme ve obezite riski üzerindeki etkisi
Kore yemeği kimchinin obeziteyi azaltma ve bağırsak sağlığını iyileştirme etkileri keşfedildi!
Kilo kaybı için sabah mı akşam mı yürüyüş yapmalı? Hangi zaman daha etkili?
Gönder