Daha önce defalarca gittiği ülkenin vize vereceğinden emin.
Biletler alınıyor. Otel rezervasyonları ayarlanıyor.
Ama cevap geliyor:
“Ret....”
“10’uncu madde gerekçesiyle başvurunuz reddedilmiştir...”
Peki nedir bu 10’uncu madde?
Şu:
“Planlanan kalışın amacı ve şartlarına ilişkin sunulan gerekçe inandırıcı değildir....”
Oysa L.A. görevde olduğu süre içinde Alman Kızılhaç’ıyla defalarca toplantılar yapmıştır.
İnandırıcı olmaması ne anlama geliyor, çözemedim...
Bunun gibi sayısız örnek var.
Peki ne oluyor?
Nedir bu “vize duvarı”...
Yalnızca İstanbul’da Alman Konsolosluğu’nun kapısına bir bakarsanız...
Konsolosluktan Çiftevav Sokağı’na doğru uzanan kuyruğu görürsünüz.
Çoğu Arap kökenli aileler.
Kaldırımlarda, yollarda bekleşen Ortadoğu ve Asya’dan gelmiş insanlar.
Yakın otellerde, pansiyonlarda kamp kurmuşlar.
Konsolosluğun çevresi, “biyometrik fotoğraf” çekenlerle, fotokopi vize formu hizmeti verenlerle dolu.
Bu manzara AB temsilcilerinin, “Personel yetişmekte zorlanıyor” sözünü hatırlatıyor.
İstanbul’da vize işlemleriyle uğraşan bir şirketin sahibine sordum:
- Neden bu kadar çok ret var?
- Evet çok sayıda ret geliyor. Hemen hepsi 10’uncu maddeden ret oluyor. İçlerinde üst düzey kamu görevi yapmış isimler bile var. Bana göre 3 nedenle ret geliyor.
1- Siyasi nedenler...
2- Türk vatandaşlığı alanların vize başvurusu. İçlerinde doğum yerini Hatay ya da Gaziantep diye yazdıranlar olduğunu duyuyoruz.
3- Vize başvurularındaki aşırı artış. Ki gençlerin başvuru sayısı yükseliyor.
Şirket sahibi dostum devam ediyor:
“Geçmişte üst düzey kamu görevi yapıp emekli olmuş isimlerin de arasında bulunduğu vize reddi görmüş kişiler, 10’uncu maddeye itiraz ediyorlar. Gerçekten de kimlikleri, görevleri belli. Daha önce yaptığı iş gezileri var. Otel rezervasyonları, biletleri var. Türkiye’deki durumları belli. Bu bilgiler ışığında itiraz ediyorlar. Ama değişen bir şey olmuyor. Biz de zor durumda kalıyoruz. Sanki biz bazı işleri eksik yapıyormuşuz gibi bir durum doğuyor.”
Gönder