adscode
adscode

Ay ın karanlık yüzü

Ay ın karanlık yüzü

29 kişiyi öldüren bir seri katil ve onu yakalamak için çabalayan genç bir polis memuruyla deneyimli bir FBI büro şefi. Shailene Woodley ve Ben Mendelsohn’un başrollerini paylaştığı ‘Katili Yakalamak’ modern toplumların karanlık yüzüne ayna tutan ve bireysel silahlanma bağımlılığına karşı ödenen bedellere ilişkin hatırlatmalarda bulunan bir polisiye-gerilim. Tavsiye ederim...

Ay’ın karanlık yüzü...Katili Yakalamak
◊ Yönetmen: Damián Szifron
◊ Oyuncular: Shailene Woodley, Ben Mendelsohn, Jovan Adepo, Ralph Ineson, Richard Zeman, Dusan
Dukic, Jason Cavalier, Nick Walker, Darcy Laurie
ABD-Kanada ortak yapımı

Her yeri olduğu gibi Baltimore’u da yılbaşı heyecanı sarmıştır. Hatta partiler için start verilmiş, müdavimler çoktan mekânların yolunu tutmuştur. Derken yüksek katlı bir binada düzenlenen partideki konukların üzerine keskin bir nişancı er yeri olduğu gibi Baltimore’u da yılbaşı heyecanı sarmıştır. Hatta partiler için start verilmiş, müdavimler çoktan mekânların yolunu tutmuştur. Derken yüksek katlı bir binada düzenlenen partideki konukların üzerine keskin bir nişancı tarafından ateş açılmak suretiyle bir katliam gerçekleştirilir. Olaya el koyan FBI bölge ofisinin şefi Geoffrey Lammark, kimi cevaplarıyla zeki olduğuna karar verdiği çaylak polis memuru Eleanor Falco’yu da soruşturmaya dahil eder ve tam 29 kişi-nin ölümüne sebep olan seri katilin peşine düşerler. 2014 ya-pımı ‘Relatos salvajes’ (Asabiyim Ben) adlı Arjantin filminin yönetmeni olarak tanınan Damián Szifron’ın, senaryosunu Jonathan Wakeham’la birlikte yazdığı ‘Katili Yakalamak’ (ilk orijinal ismi ‘Misanthrope’tu ama sonradan gösterime ‘To Catch a Killer’ adıyla çıktı) düşük beklentiyle gittiğiniz ama izlerken sizi çarpan yapımlardan biri olmuş. Ya da en azından benim için diyeyim, çünkü yabancı eleştirmenlerin çoğu filmi beğenmemiş. 

Ay’ın karanlık yüzü...FBI bu kez 29 kişiyi öldüren seri katilin peşine düşüyor.

‘Katili Yakalamak’ karın esir aldığı ve karanlığa mahkûm ettiği bir Baltimore ortamında iklimin yanı sıra gizemli bir seri katille birlikte tonunu daha da arttıran depresifliğin boğduğu hem şehir sakinlerini hem de olayı çözmek için çabalayan görevlileri anlatıyor. Film genel çerçevesi itibariyle artık klişeleri ve bugüne kadar sunduğu prototipleriyle yeterince iyi bildiğimiz bir türe dönüşen polisiye-gerilime yeni dokunuşlar katma çabasında. Bence bu derdinin üstesinden geliyor ve bir yanıyla karakterlerinin psikolojik okumalara açık taraflarını bizlerle paylaşıyor, bir diğer yanıyla da genel olarak bir ‘çağ tasviri’ne soyunarak zamanının sosyolojik reflekslerinin altını çiziyor.

Klasiklerden esintiler...

 Bireysel silahlanmanın ayyuka çıktığı, adaletin kişilerin kendi çabalarıyla gerçekleştiği, tüm modernist fırça darbelerine karşın ‘Vahşi Batı’ modelinin terk edilmediği bir Amerika portresi çiziyor ‘Katili Yakalamak’. Bu portre içinde de silaha sarılmış, insanlardan nefret eden (ki bu durumun bilimsel adı ‘mizantropi’) seri katil, onun yetişme koşulları, iş hayatındaki varlığı, keza öykünün asıl karakterleri genç polis memuruyla kimi meslektaşlarının onu yemek için bekledikleri büro şefi; peşi sıra sistemin çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu vs. Damián Szifron’ın filminin gezindiği limanlar...

‘Katili Yakalamak’ Baltimore’da geçen ve benzer dertlere sahip ‘The Wire’ dizisine selam gönderiyor gibi gözükürken David Fincher’ın ‘Se7en’ından da esintiler sunuyor. Ayrıca Eleanor’a da bir anlamda “Günümüzün Clarie Starling’i” (‘Kuzuların Sessizliği’) demek mümkün.

Performanslara gelince; acısını içinde yaşayan genç polis memuru Eleanor’da Shailene Woodley çok iyi, sistemin çarkları arasında yorgun düşmeye başlamış şef Lammark’ta da Avustralyalı emektar aktör Ben Mendelsohn muhteşemdi. Filmde iki oyuncu arasındaki kimya üst düzeydeydi. Toplumsal yapıyı çözmüş, sistemin dinamiklerinden ve insanın bu dinamikler karşısında ruhunu ve bedenini kaptırmasından dolayı nefreti üst düzeyde seyreden seri katilde de Ralph Ineson çok etkileyiciydi (Lakin bu profile ilişkin “Film seri katili romantize ediyor” eleştirisi gelebilir ve haklı da olunabilir; bu notu da düşeyim).

Sonuçta ben modern toplumların karanlık yüzlerine tuttuğu ayna ve silah bağımlılığına karşı ödenen bedellere yaptığı vurguyla ‘Katili Yakalamak’ı beğendim, tavsiye ederim.

Konsol başından sürücü koltuğuna...

Nissan yöneticisi Danny Moore, video oyunları için konsol başında dirsek çürüten gençleri gerçek arabaların içinde sürücü (pilot) olarak yarış âlemine dahil etmeyi hedefleyen projesini şirkete kabul ettirir. Proje kapsamında yetenekli bir grup genç GT Akademisi’nde eğitilecek ve sonrasında sadece biri pistte boy gösterecektir. Eski bir futbolcunun oğlu olan, usta ‘Gran Turismo’cu Jann Mardenborough sınavı kazanır ve kendisini yarış dünyasının içinde bulunur.

PlayStation’ın en bilinen yarış simülatörlerinden ‘Gran Turismo’nun ‘reklam kokan hareketler’le süslü sinemasal yansıması, aynı zamanda Mardenborough’un yaşamöyküsünü anlatıyor. Lakin bu gerçek öykünün yıllara yayılan adımları adeta tek bir sezonda gerçekleştirilmiş gibi perdeye yansıtılmış. Neill Blomkamp imzalı ‘Gran Turismo’ spor filmleri klişelerine göz kırparken hikâyesi itibariyle de izleyicisinin kafasında çok fazla soru işareti bırakıyor.

Gran TurIsmo
◊ Yönetmen: Neill Blomkamp
◊ Oyuncular: Archie Madekwe, David Harbour, Orlando Bloom, Djimon Hounsou, Josha Stradowski, Maeve Courtier-Lilley, Takehiro Hira, Darren Barnet /ABD-Japonya ortak yapımı

Lanetliler gemisi!

1897’de Romanya’dan demir alıp Londra’ya giden gemideki bir kargo, çok geçmeden mürettebatın başına bela olacaktır. Bram Stoker’ın ‘ölümsüz’ klasiği ‘Dracula’nın ‘Kaptanın Seyir Defteri’ adlı bölümünden perdeye taşınan ‘Drakula: Son Yolculuk’ (The Last Voyage of the Demeter) ünlü vampirin kan ihtiyacını karşılamak için yaptığı hamleleri ve mürettebatın bu yüzden yaşadığı korkuyu anlatıyor.

André Øvredal imzalı yapım genel iskeleti itibariyle Ridley Scott’ın ‘Alien’ını deniz üzerinde inşa ediyor (yani Nostromo’nun yerini Demeter almış). Filmin görsel anlamdaki en önemli farklılığıysa Dracula’yı insan değil, yaratık formunda karşımıza getirmesi; bu form da F.W. Murnau’nun ‘Nosferatu’sunu hatırlatıyor. Bir de ana karakterin siyah bir doktor olması üzerinde öykünün ırkçılığa ilişkin vurguları var. Lakin tüm çabalara, görsel ve teknik kalitesine rağmen ‘Drakula: Son Yolculuk’ vasatı aşamıyor.Ay’ın karanlık yüzü...
Drakula: Son Yolculuk
◊ Yönetmen: André Øvredal ◊ Oyuncular: Corey Hawkins, Liam Cunningham, David Dastmalchian, Aisling Francoisi, Woody Norman, Chris Valley, Jon Jon Briones, Stefan Kapicic, Martin Furulund, Nikoloi Nikolaeff, Javier Botet /ABD-İngiltere-Malta-İtalya-Almanya ortak yapımı

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder