Maraş çünkü geçiş yolları üzerinde kurulmuş bir kent değildir. Onun coğrafya olarak özgün bir konumu var. Haritada her ne kadar ana geçiş yollarının üzerinde imiş gibi görünse de bu görünüş aldatıcıdır. Gerçekten de haritaya bakıldığında Maraş’ın doğusunda Malatya ve Adıyaman, batısında Kayseri ve Adana, kuzeyinde Sivas, güneyinde Gaziantep yer almaktadır. Bütün bu geçiş yollarının tam orta yerinde konumlanmış olan Maraş’ın kendisinin güzergâh üzerinde bulunmayışı ilginç bir olay sayılmalıdır.”
12’NCİ BÜYÜK İL
Cumhuriyet döneminin önemli hikâyecilerinden Rasim Özdenören’in, başlıkta kullandığımız ‘Benim Maraşım’ başlıklı yazısının yer aldığı ‘Akdeniz’in Altın Kenti Kahramanmaraş’ kitabında okuduk yukarıdaki satırları...
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nü 21 yıldır yürüten Seydihan Küçükdağlı’nın hazırladığı 500 sayfalık doğa, tarih ve insan fotoğraflarıyla düzenlenmiş kitabında, ‘dışarıya kapalı’ sayılan kentin Maraşlıların bağlardaki yaşamını, ne yiyip içtiklerini, Türkiye’nin en önemli yaylacıklarını, dere, nehir ve baraj suları ile Türkiye’nin üçüncü, dünyanın en zengin ‘su kaynaklarına’ sahip olduğunu öğrendik... 14.525 kilometrekare yüzölçümü ile alan bakımından Türkiye’nin 12. ili olduğunu... 1980’lerden sonra tarım sektörünün önemi düşerken, Özal’ın teşvikleriyle birlikte sanayi ve hizmet sektörünün öneminin arttığını... Buna karşılık termal kaynaklarının hâlâ ilgi beklediğini... Turizmde ilk önce yayla turizminin öne çıktığını...
DEPREM AĞIR ZARAR VERDİ
Ama o Hatay’tan sonra en çok kendi coğrafyasını mahveden deprem yok mu... Maraş’ın jeolojik ve jeoformolojik özellikleri bakımından çok karmaşık ve çeşitlilik arz eden aktif fay hatları üzerinde olduğunu, buna karşılık bir belediye başkanı döneminde 4 katlı evlere 8-10 kat imar durumu verildiğini, sadece müteahhit tutuklamasıyla sorunun geçiştirildiğini de öğrendik... Asıl siyasetçilerin ceza görmesi gerekmiyor mu?
1960’larda 35 bin olan nüfusun, Özal’ın sanayi teşvikleriyle 400 bine ulaştığını ve tekstil ile pamuk sektörlerinin inanılmaz gelişimini... Şehrin İstanbul’dan sonra neredeyse ikinci sıraya yerleşen kuyumculuk ve mücevherat sektöründe, iç piyasaya ve ihracata dayalı üretim ve pazarlaması ‘patlamışken’...
Gönder