adscode
adscode

Mağaramızda Ümmileşeceğiz

Mağaramızda Ümmileşeceğiz

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, Aydınlanmanın okulu sayılması gereken üniversitede, anayasanın laiklik ilkesini hedef almış. Ona göre, laiklik ile Türkiye’nin zihnine pranga vurulmuş. Anayasada değiştirilmesi bile önerilemeyecek laiklik algısı bir rezaletmiş. Laikliği dokunulmaz hale getirmek toplumu aptal, geri zekâlı yerine koymakmış!

Bu sözlerin sahibi “medeniyet tasavvuru ve felsefesi” üzerine yoğunlaşmış. Bir yazısında okuyucularına şu öneride bulunuyor:

“Mağaranıza çekilin; bulunduğunuz yeri ya da edindiğiniz alışkanlıkları terk ederek ümmileşin.”

Yani, laikliği aptallıkla eş tutanın sözlerini dinlersek, mağara dönemine döneceğiz ve kör cahil olacağız. 

Filozofluğa soyunan Kaplan’ın medeniyet anlayışını açıkladığı günlerde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da yeni yüzyıla yeni anayasa ile gireceğimizi muştuladı ve temcit pilavını kaşıkladı:

“Başörtüsüne anayasal güvenceyi sağlayacağız.”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulakları çınlasın. Öneriyi o gündeme getirmişti, gözü aydın olsun, sonunda dileği yerine gelecek. İktidar ve muhalefet kol kola girecek, kadınlarımızı mağaraya sokup ümmileştirmeyi anayasallaştıracağız.

Düşünün; ilk maddelerinde laiklik ve eşitlik ilkesini kabul eden anayasa, ilerleyen maddelerinde kadın yurttaşlarını, dinsel olduğu savlanan bir yasaklama ile “özgürlük” adına sınırlandıracak.

Sakın, “Böyle saçmalık olmaz” demeyin, çünkü gerçekleşmesi çok büyük bir olasılıktır. Saray’daki AKP’li, yeniden yeniden seçilebilmek, ömür boyu reis kalabilmek için anayasayı değiştirmek için elinden geleni yapacaktır.

Yeter ki ümmiler çoğalsın.

SINIF BİLİNCİ

Ümmileşme demişken...

Bilinç kaymasının ilerlemiş hali, beynin samanlaşması, ne yaptığının, ne ettiğinin karmaşıklaşması ile sonuçlanıyor olmalı.

Sınıf bilinci, sol kanatta haklı olarak çok önemsenir. Ancak tarikatların, cemaatlerin toplum üzerindeki etkisinin ve de bağnazlığın doruk noktasına ulaştığı bir ülkede bilinç de kararıyor ister istemez.

Bir sendikacı dostumuz anlattı: Sendikasının görevli yöneticisi, yeni yapılacak toplusözleşme görüşmeleri öncesinde işyerlerini geziyormuş. İşçilerle yaptığı toplantılarda, iktidarın uyguladığı ekonomik siyasayı eleştirip sendikanın toplu görüşmeler öncesi izleyeceği tutumu açıklayıp yaşam pahalılığını aşan bir ücret önerisini gündeme getirmiş.

Sonra ne mi olmuş?

İşçilerin bir kısmı, sendikacıyı “Reis aleyhine konuşuyor” diye Cumhurbaşkanlığı’na şikâyet etmişler...

ŞAŞKINLIK

Ümit Aslanbay, sol.org’daki yazısında “yenilmez, yanılmaz” liboşlarımızın son başarısı olan seçim yenilgisine değinmiş:

“Liberal teorizasyonlarını iyice ileri götüren kamuoyu araştırmacısı, yazar ve düşünürler, yıllardır liberal politikaların altında ezilen seçmen kitlesinin Becerikli Bay Kemal’in deyişiyle ‘tıpış tıpış’ sandığa gideceğini, böylece seçimi kazanacaklarını söylemişlerdir.

Seçim kaybedildikten sonraysa ortada bir tek Bay Kemal kalmıştır. Ne bilmem kaçlı masa ne de liberaller, sanki onlar hiç seçim kaybetmemişlerdir. 

Kılıçdaroğlu’nun yanlışı, liberallerin yanlışıydı, bugün şaşkınlıkla onlara bakıyor ama bir şey diyemiyor.”

Bir anımsatma: 

Oldum olası 1923 Devrimi, Aydınlanmacı Cumhuriyet ile (dolayısıyla Cumhuriyet gazetesiyle) sorunu olan “kullanışlı aptalların” (liboşların kendilerini tanımlama biçimi budur) ve onları kılavuzdan sayanların sayesindedir ki reis bize ileri demokrasi yaşatıyor.

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder