Hayatta en kızdığım kişiler, bir makama gelmek için yırtınıp, sonra getirildikleri makamı kendileri hakketmiş gibi görünenler..
Hatta sonrasında, kendisini o makama getirene hakaret etmeye kalkışanlar,
Gelecek Partisi, başta Ahmet Davutoğlu olmak üzere, hemen tüm ekibi ile bu kimliğe şap diye oturuyor.
Ne demişti Ahmet Davutoğlu?
“Tayyip Erdoğan bir hiç idi. Onu başbakan, cumhurbaşkanı biz yaptık.”
Bu söz doğru muydu?
Doğru olsaydı, Davutoğlu, Tayyip Erdoğan’dan ayrıldıktan sonra, Erdoğan’ın bir daha seçim kazanamaması, Davutoğlu’nun desteklediği Kemal Kılıçdaroğlu’nun da cumhurbaşkanı seçilmesi gerekirdi..
Böyle bir şey oldu mu?
Olmadı..
Davutoğlu söylediği o sözden dolayı utandı mı?
Utanmadı..
Sadece Davutoğlu değil, partisindeki hemen herkes, aynı nankörlük içinde.
Gelecek Partili desem, haberlerde ismi “Saadet Partisi grup başkanvekili” diye geçiyor..
Saadet Partili desem, Milli Görüşçüler isyan edecek.
Partisini yazmadan/yazamadan devam edeyim..
Hullesi kendisine kalsın.
Üç kuruşluk koltuklar uğruna, siyasette yeni Güneş Moteller skandallarına imza atmaları, yanlarına kâr kalsın..
Ama hiç mi olmasın, siyasi eleştiri yapacağız derlerken, söylediklerini birazcık mantık süzgecinden geçirmeleri için hatırlatmış olayım..
Selçuk Özdağ, dün sosyal medyadan bir paylaşım yapmış:
“İki gündür vatandaşlarımız ile konuşuyorum. Kahvelerde herkes 5.000 TL ikramiyeden muaf tutulmalarına isyan ediyor.”
Eğer tüm emeklilere 5 bin TL ikramiye verecek hazinede para varsa..
Benim gönlümden geçen çözüm şu:
Çalışanlara yine vermesinler. Çalışmayanlara 10 bin TL olarak versinler..
Emekli olup, halen yine çalışanlara da 5 bin TL verileceğine..
Çalışmayan, çalışamayan emeklilerin, 10 bin TL alması, bana daha adil bir çözüm olarak geliyor.
Ama tribünlere oynarsanız..
Selçuk Özdağ gibi, mantığa ters, gerçeklere aykırı paylaşımlarla kendinizden bahsettirirsiniz..
Özdağ’ın sözlerindeki mantıksızlık nerede?
Özdağ’ın kahvede gördükleri, şikayet ettiklerine göre, ikramiye almayanlar olmalı..
İkramiye almayanlar da, çalışan emekliler.
İyi de çalışan emeklinin, kahvede ne işi var? İşte olması gerekmez mi?
Ama olsun. Seçuk Özdağ bu..
“Geldik, geliyoruz. Devirdik, az sonra.. CHP’yi iktidar yapıyoruz” diye meydan meydan dolaştılar.
“Biz ülkücüyüz” dediler.
Çakma ülkücü çıktılar..
Havalarını aldılar.
Şimdi hâlâ, yalan-dolanla siyaset yapmayı sürdürüyorlar..
Özdağ’ın siyaset sanarak yaptığı açıklamalardaki tutarsızlıklar, kahvede oturan çalışan emeklilerle sınırlı değil..
Ülkücü ya..
“1980 öncesinde komünistlerle kavga ederdik” havaları ile siyasete soyunmuştu ya..
Şimdi CHP ile yatıp kalka, o da komünistlerle/sosyalistlerle kardeş olmuş.
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret edip, basın toplantısı düzenlemiş ve şunları söylemiş:
“Can Atalay ile fikren bağdaşan yanım yok. Seçim olduğu zaman Can Atalay tutukluydu. Gelirdi parlamentoya, yeminini yapardı, sonra parlamento dokunulmazlığını kaldırırdı, yeniden cezaevine giderdi. Sürecin böyle işlemesi lazımdı.”
Yiğitçe, “Bu adamlar Türkiye’de darbe yapmaya kalktılar. Sokak hareketleri ile, seçilmiş hükümeti devirmeye kalktılar. Bir savcıyı, iki polisi şehid ettiler.. Ben bunların avukatlığını yapamam” diyeceğine..
Kıldan tüyden gerekçelerle, “Can Atalay gelirdi. Yemin ederdi. Dokunulmazlığını kaldırırdık. Yine cezaevine koyardık” diyor..
Ben de kendisine hodri meydan diyorum.
Yiğitsen şimdiden açıkla..
Can Atalay ile ilgili olarak, önümüzdeki süreçte, dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’de bir oylama yapıldığında, evet oyu verecek misin, vermeyecek misin..
Evet oyu vereceksen, “Dokunulmazlığının kaldırılması gelirdi, oylanırdı, dokunulmazlığı kaldırılır, yine cezaevine konulurdu” diyebilirsin..
Ama CHP ile bu konuda da ittifak yapacağın aşikar..
Ya hayır oyu kullanacaksın, ya da oylamaya katılmayıp, sosyalistlerle örtülü işbirliği yapacaksın..
Şimdi sureti hak’tan yana imiş gibi niye görüntü veriyorsun?
Dürüst olun..
İlkeli olun..
12 Eylül öncesi ile ya övünün. Ya da onun üzerinden rant devşirmeye kakışmayın..
“Ben ülkücü gelenekten geliyorum. Ülkü Ocaklarında yöneticilik yaptım. 12 Eylül’de idamla yargılandım, 7,5 sene hapis yattım Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber. Sonra Muhsin Yazıcıoğlu ile parti kurduk” dedikten sonra..
Yani Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte siyaset yaptığını söyledikten sonra..
Rahmetli Yazıcıoğlu’na edilmedik hakareti bırakmayanlarla ne işin var?
12 Eylül öncesinde faili meçhul cinayetle ortadan kaldırılan adamın, sosyalist olduğunu sürekli tekrarlayan yeğeni ile ne işin var, açık açık söyle!..
Seçim öncesinde, Tayyip Erdoğan’ı devirmek için çıktığınız yolda, CHP ile kol kola yürümenizin izahını yapamıyordunuz..
Bugün bari, o kirli ittifakta rol almayın..
Kendin söylüyorsun, “Can Atalay ile görüşlerimiz bağdaşmaz” diye.
Ben hatırlatayım, Can Atalay’ın amcası, 12 Eylül öncesinde, faili meçhul cinayette can vermiş. O tarihlerde, Selçuk Özdağ çizgisindekileri suçlayan Atalay ailesi..
Şimdi Selçuk Özdağ’dan destek görüyor.
Hepsinin derdi tek..
Milletin güvendiği, tercih ettiği Tayyip Erdoğan’ı devirmek..
Ama başaramayacaklar..
Bugüne kadar başaramadılar. Allah’ın izni ile bundan sonra da başaramayacaklar.
Gönder