İnsanoğlu ne kadar nankör..
Ne kadar kibirli..
Ne kadar sahtekar.
Hayatlarında, sanki hiç ölmeyecekmiş, sanki dünyaya kazık çakacakmış gibi bir algı ile..
“Benim cenaze namazımı kılmayın. Benin cenazemi yakın” diyorlar..
Sonra..
Öldüklerinde, en yakınındakiler bile..
O isteğe karşı çıkıyor, cenazeyi getirip, camiye koyuyorlar..
İçlerinden birçoğu namazını kılmasa da..
Cami cemaatinden namazı kılmalarını istiyorlar..
Son somut örnek, hayatı boyunca dindarlarla alay eden, onları tahkir eden, cenazesinin yakılmasını isteyen ama cenaze namazı yine Müslümanların önüne konulan Metin Uca..
Ben kendisini 28 Şubat sürecinde, dindarlara yaptığı hakaretlerle hatırlıyorum ama..
“Belki son yıllarda kendisini düzeltmiştir” diye, “bir de sosyal medya hesabına bakayım” dedim..
Bir şey değişmemiş..
62 yaşına gelmiş ama..
Yine dindarlarla hakaret ile ömrünü tamamlamış..
Son paylaşımlarından birisi:
“Sevgili Fenerbahçeli kardeşlerim, Galatasaraylı dostlarım süper kupa finalimizin, vahabi, görgüsüz Suudi Arabistan’da hem de Cumhuriyetimizin 100. yılında oynanmasına karşıyım. Gelin, tepkimizi birlikte yükseltelim.” diyor.
Ehl-i sünneti savunup, derdi gerçekten vahabi anlayışı olsa..
Birlikte itiraz edelim..
Derdi o değil. Derdi; halkı Müslüman olan bir ülke ile Türkiye’nin ilişkilerinin gelişmesini önlenmesi..
Suudların, İngiltere’de futbol takımı satın alacağına, Türkiye’de satın alma ihtimalini önleme derdinde...
Suudi Arabistan’a görgüsüz dediğinde, ölümüne kavga çıkartmam..
Gerçekten de, şu petrol zengini şeyh, bu milyarderin İngiltere’de futbol takımı satın alıp, İsrail destekçilerine küçücük bir konuda bile boykot ilan edememeleri karşısında, ben de “Görgüsüzler” derim de..
Metin Uca’nın derdi, görgüsüz petrol zengini şeyh değil..
Onun derdi tüm Müslümanlar..
Onun içindir ki, “Denize düşse hangisini kurtarırsınız” diye iki fotoğraf yayınlar, biri Ali Erbaş, diğeri Halil Konakçı..
Vahabiye “görgüsüz” dedin. Kısmen ben de katıldım.
Peki, Ali Erbaş ile Halil Konakçı’ya düşmanlığın niye?
Sormak bile abes..
Vahabiye değil ki karşıtlığı..
İslam’a..
Müslümanlar ne eylem gerçekleştirirse.. Müslümanlar neyi savunurlarsa..
Ona düşmanlar..
Yine Metin Uca’dan, dindar insanların Starbucks protestosuna yaptığı gülücükler (Aklı sıra alaya alıyor) eşliğindeki bir paylaşım:
“Hollanda’yı protesto için portakal bıçaklayanlar ülkesinde, İsrail protestosu için Kuveyt kökenli yatırım grubu zincir kahvelerinde oturma eylemi.”
Daha iki gün önce, sen Suudi’ye, “görgüsüz” dememiş miydin?
Ne oldu da şimdi “Kuveytli yatırımcı” diyerek Starbucks markasını kullanan, ona isim hakkı kirası ödeyen bir firmaya avukatlık yapıyorsun?
Dedik ya..
“Bunlar sahtekardır” diye..
Dediğimizi ispat ediyorlar..
Kuveytli şirket, başka kahve mi bulamamış ki.. Starbucks ismini kullanıyor..
Bizi “Arapçı” olmakla suçlarlar..
Biz ise, Arap da olsa, İsrail katiline destek veren kim var ise, hepsine karşıtlığımızı gösteririz..
Devam ediyor, cenazesinin yakılmasını isteyen, ama bu isteğini bile gerçekleştiremeyen Metin Uca!
“Maziden atiye” ifadesi ile, Tayyip Erdoğan’ın da fotoğrafı olan bir Cumhuriyet kutlamasına, bakın ne yorum getirmiş, Metin Uca..
“Helal olsun” falan demesini beklemeyin..
Karşıtlıkları militanca. Körü körüne.
Ve cahilce..
Diyor ki Metin Uca:
“Geçmişten geleceğe, yazmaktan aciz olanların, Cumhuriyetin 100. yılını gölgelemek, Atatürk’e alternatif oluşturma çabasının gülünçlüğünün, afişe olmuş hali”
Atatürkçülük adı altında, sergiledikleri şu cehalete bakar mısınız..
Mustafa Kemal’in eseri Nutuk’u okumamış cahiller..
Nutuk’daki kelimelerden habersiz, onun orijinal halini boşverin. 1940’lardaki baskısını boşverin, 1950’lerde, 1970’lerdeki günümüz Türkçesi diye değiştirilerek yapılan baskılarını boşverin, 1980’lerdekini bile okuduklarında anlamayacak olanlar cahiller ki, “Mazi” kelimesine itiraz ediyorlar..
“Ati”den habersizliklerini ilan ediyorlar..
Ve bu kültürsüz adamlar, sözde tarihçi İlber Ortaylı ile, bir gün Bodrum Belediyesi’nin, bir gün Antalya Belediyesi’nin etkinliklerinde, halkı zehirlemek için koşturup duruyorlar..
Tabii paralarını da alıyorlar..
Müslümanlara kin kusan bu beyler, bakın Yahudi toplumu için nasıl da güzellemeler yapıyorlar, 17 Ekim’de paylaşmış:
“Türk Yahudi Toplumu @tyahuditoplumu
Açıklama: Masum sivillerin her ne koşulda ve nerede olursa olsun -özellikle hastane, okul, huzurevi vb- hedef alınmalarını, katledilmelerini şiddetle reddediyor ve kınıyoruz!”
Eyvallah, Türk Yahudi toplumu, İsrail’in hastane katliamına karşı çıkmış, ben de bu açıklamayı paylaşırım..
Ama.. Yılın 365 günü, Müslümanlardan, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan paylaşılacak bir tane açıklama bulamayanlar, paylaştıklarında hep dindarlara hakaret edenler.. Yahudi toplumunun her paylaşımını beğeni ile destekliyorlarsa..
Cenazeni niye camiye getirdin ki, diye sorarlar adama..
Metin Uca, benim tespitlerimin ne kadar haklı olduğunu ispatlarcasına.
Starbucks kiracısı Kuveytliye sahip çıkıyor. Yahudi toplumuna sahip çıkıyor. Eksik kalmaması için, bakın Maraş’ı işgal eden Fransızlardan birisine de, nasıl sahip çıkıyor:
“Deprem sonrası dünyanın dikkatini Hatay’a çekmek isteyen Fransız tasarımcı ve doğa ressamı @saype_artiste iki elin birbirini sımsıkı tuttuğu resmi Defne Armutlu’da depremden boşalan alana çizdi.”
İnsan bu kadar mı, kendi topraklarıdaki insanlara düşman, kendi topraklarını işgal edenlere hayran olur..
Bu kadar mı?
Ve geçtiğimiz aylarda yaptığı bir konuşması çarptırılan Seyfullah Akyiğit hocamıza da cevap yetiştirmiş, Metin Uca..
“Hatay’da depremzedelerin naaşları pis kokarken, içlerinden biri mis gibi kokuyormuş. O da Suriyeliymiş diyor.” diye başlıyor.. Sonrasında da kinini kusuyor..
Bunların hepsi yaşandı da..
Metin Uca’nın bu hakaretleri sonrasında, elinde ne kaldı?
Yine döndü dolaştı, o hocalardan birisinin önüne geldi..
Yahudiye gösterdiği sempatiyi, Fransız’a gösterdiği saygıyı, Amerikalı şirketle verdiği desteği, bu ülkenin çocuklarına da gösterseydi, biz de kendisine bir Fatiha okusaydık, kötü mü olurdu?
Gönder