adscode
adscode

Erinç Sağkan ve hukukun üstünlüğü

Erinç Sağkan ve hukukun üstünlüğü

Daha dün, İstanbul 1 nolu Baro Başkanlığı’nın alkol ile ilgili açtığı davadaki, “Savunma alınmadan yürütmeyi durdurma kararı verilsin” skandal talebini yazıp, eleştirmiştim.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul 1 Nolu Barosu’nun bu vahim çelişkisine hiç değinmeden, adli yıl açılış töreninde şu konuşmayı yapmış:

“85 milyon yurttaşımızın en kutsal ve temel haklarından olan savunma hakkının temsilcisi olarak bulunuyor ve hepinizi saygı ile selamlıyorum.”

En kutsal ve en temel hak, “savunma” öyle mi?

O zaman lütfen, Adli Yıl Açılış Töreni’nde dillendirmeden önce, İstanbul’daki o baro başkanına hatırlatın, bu gerçeği..

 

Hatırlatın ki, bir daha da, “Savunma alınmadan karar verilsin” demesin..

Erinç Sağkan’ı eleştirerek başladık ama..

Eski yıllardaki, dindara saygısız Erinç Sağkan ile kıyasladığımızda, bugünkü Erinç Sağkan’da, oldukça sevindirici iyileşmeler de var.. 

Eski barolar birliği başkanları ve özellikle de üç büyük ildeki eski baro başkanlarının aksine, Erinç Sağkan dünkü konuşmasında, 1960 darbesine, “darbe” diyebilmiş..

 

İfadesi aynen şöyle:

“1960 Darbesi sonrası Yassıada Yargılamaları’nda yasaklama kararına rağmen yargılanmayı göze alarak merhum Başbakan Adnan Menderes’in avukatlığını yapan Baro Başkanımız Av. Orhan Apaydın ve kardeşi Av. Burhan Apaydın, savunma hakkının kutsallığını ülkemizin yakın tarihine tek başlarına nakşetmemiş midir?”

Hah işte, darbeye böyle “darbe” deyin..

Darbecileri koruyup, kollamayın..

“Ama” diyerek, “fakat” diyerek, darbecilerin avukatlığına soyunmayın..

Erinç Sağkan’ın, 27 Mayıs darbesi için “darbe” tespiti yapması, sevindirici bir gelişme olmakla birlikte, eksik..

 

27 Mayıs darbesi ile ilgili olarak, bağımsız mahkemeler yargılama yapamadıkları için, kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı yok..

Ama kamu vicdanında 27 Mayıs, bir “darbe” olarak tescillenmiştir.

Dolayısıyla, 27 Mayıs için “darbe” diyebilen bir barolar birliği başkanının, ben isterdim ki, bağımsız yargının “darbe” olarak tescillediği 28 Şubat için de, açık açık “darde” diyebilsin..

“27 Mayıs’ın üzerinden, nasıl olsa 63 yıl geçti. Sorumlulardan bir tanesi bile, artık hayatta değildir.  Dolayısı ile aleyhinde konuşabilirim” düşüncesi ile 27 Mayıs’a “darbe” denilmiş ise..

Devamında, “28 şubat” için, tek kelime etmeden, konu geçiştirilmiş ise..

Hele hele, Türkiye Barolar Birliği’nin yönetimindeki bazı isimler, 28 Şubatçı darbecilerin gönüllü avukatlığını yapmışlar ise..

Özellikle de belirteyim, bizzat Erinç Sağkan, 28 şubat davasında sanıklardan bazılarının avukatlığını yapmış ise..

Burada bir nefes alıp, soluklanmamız ve “bu ne iş Erinç bey” dememiz zorunlu..

Barolar Birliği ve avukatların hukuka bağlılığı noktasında övgü üzerine övgü yapan Erinç Sağkan’a, baroların tarihindeki bazı olumsuzlukları da, ibret alınması için samimi şekilde itiraf etmesi gerektiğini hatırlatmalıyız.

Daha düne kadar, Barolar Birliği’nin, bayan avukatların başörtülü olarak mesleklerini icra edemeyeceklerine dair aldıkları kararlar, utanç vesikalarıdır.

Kavga için değil, bu tür yanlışların tekrarlanmaması için, bu hatırlatmayı yapmış oluyorum..

Ki, yakın tarihte, başörtü özgürlüğünün anayasal güvenceye kavuşturulması için adım atıldığında, yine bu Erinç Sağkan,  “Düzenleme laikliğe aykırı” diyebilmiştir..

Yine somut bir başka örnek vereyim..

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde, “üniversiteye başörtülü olarak devam edilmesinin engellenmesinin, insan hakkı ihlali olduğu” yönündeki davada, İstanbul Barosu’nun, yasak lehine davaya müdahale etmesi de, bir utanç vesikasıdır..

Düşünebiliyor musunuz..

“Başörtülü olarak okumak istiyorum” diyen bir öğrenci (Halen Ak Parti milletvekili Leyla Şahin Usta), Türkiye’de açtığı davalarda lehine karar çıkmıyor..

AİHM’e müracaat ediyor..

Barolar, ayrı ayrı, AİHM’E temsilci gönderip, “Biz bu utanca ortak olamayız. Mağdur öğrenci lehinde, davaya müdahale talebinde bulunuyoruz. Yasak, insan hakkı ihlalidir” demesi gerekir iken..

Haklardan yana değil, yasaklardan yana tavır alarak, yasağın devam etmesini AİHM nezdinde talep ettiler..

Bu leke, açık bir özür beyanında bulunmadan, baroların alnından silinemez..

Ve gelelim, Erinç Sağkan’ın, ideolojik saplantılı açıklamasına..

Diyor ki Erinç bey, “Ülkemiz, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 140 ülke arasında 116.; Doğu Avrupa ve Asya kategorisinde ise 14 ülke arasında sonuncu olmuştur.”

Affedersiniz, şu sıralamayı bir önümüze koyar mısın, Erinç bey..

Ama sen o listeyi önümüze koyamasan da, ben size o sıralamayı yapanların ahlaksızlıklarını gözünüze gözüne sokayım..

O sıralamanın 28. Sırasında kim var, biliyor musun, Erinç bey..

Listeden aynen alıntılıyorum: “Cyprus”

Cyprus’tan kasıt kim?

Kıbrıs’ın güney kesimi..

Kıbrıs’ta Türk varlığını inkar eden adamların yaptıkları liste ile, Yargıtay’da yapılan törende, kendi ülkene eleştiri getirmek, olsa olsa söylediğinin farkında olmamaktır, Erinç bey...

Birkaç ülke daha sayayım, belki Erinç bey, listeyi tekrar gözden geçirir.

Hukukun üstünlüğü listesinde, Türkiye’yi geçtiği ileri sürülen Rusya Federasyonu, 107. sırada. Ukrayna’yı işgal eden bir devlet, Türkiye’den daha üst sırada hukuka bağlı, öyle mi?

Sevsinler sizin, hukuk üstünlüğünüzü..

Kendi ülkesinin topraklarını, ABD’ye peşkeş çekip, Afganistan’dan getirilen insanların işkence görmesine fırsat veren Guantanamo da, Türkiye’den daha üstün imiş, hukuk sıralamasında..

Geçtiğimiz günlerde darbeye sahne olan Nijer de, Türkiye’den daha üst sırada..

Soldan çarklılar, bu listeyi bu şekli ile, Türkiye’yi eleştirmek için kullanıyorlar da..

Bir de akıl var, fikir var..

Türkiye’de darbe yapılmak istendi.

Öyle bir güçlü devlet ile millet kaynaşması olduğu gösterildi ki, o darbecilere fırsat verilmedi..

Ama Türkiye’den daha güçlü bir hukukları olduğu ileri sürülen Nijer, şu an halen, darbe tartışmalarının odağında..

Çin 95. Sırada.. Alın, bu hukuk üstünlüğünü, tepe tepe kullanın..

Lübnan 106. sırada..

Parayı bastıran Birleşik Arap Emirlikleri de, kendisini 37. sıraya yerleştirmiş.. 

Her gün bir göçmen botunu kurşunlayarak batıran, insanları açık denizde boğulmaya mahkum eden Yunanistan ise, 44. sırada.. 

Meclisin feshedildiği, Cumhurbaşkanının keyfi olarak ülkeyi yönettiği Tunus ise 71. Sırada..

Daha sayayım mı, Erinç bey..

Burda bitireyim, ama Erinç bey de çıksın, “Özür dilerim” desin..

İlk Yorumu Siz Yapın

Gönder