Takımlar henüz hazır değil ama yöneticiler ve başkanlar hazır, daha sezon başında ceza üstüne ceza! Hakemler bıraktıkları yerden eyyamcılığa devam ediyor. VAR olanlarla bile YOK edilen adaletsizliğin klasik sahnelerini izliyoruz. Güven duygumuz eksi kırklarda!
Yorumcular işlerine geleni görüyor istemediklerini reddediyor. Bu yılın modası da her zamanki gibi at gözlükleri.
Canlı yayınlarda kameralar gözünü kan bürümüş futbolcularda donup kalıyor.
Bir nine bas bas bağırıyor;
"torunlarımı ürkütüyorsunuz kesin bu görüntüyü!" Kötülüğün kalbine yumurtasını bırakıyor futbol! Kaliteli insan sayısının artmasından endişe ediliyor!
H H H
Şimdiden Avrupa'da kazanılacak kupalardan falan bahsediliyor da beyaz bayrak ayna yapacak atlar koşuyor sanki.
İnsanlar ekonomik olarak büyük sıkıntılar yaşarken, kulüplerin harcadıkları çuvalla parayı nereden bulduklarını kimse sorgulamıyor.
Nasılsa futbol denince insanlar ya kendinden geçiyor ya da film stüdyolarının yanından!
"Aldığınız bileti sakın atmayın" diye bir ses yankılanıyor uzaklardan, "uzaylılar sizinle temasa geçecek!" Birbirlerinin yanından geçerken bile "nezaket göstermeyen" başkanlarla, yürekleri kin dolu futbolcularla kim kimi nasıl ve ne şekilde geçecek bilemiyoruz!
Yine aksiyonu bol bir sezon bekliyor bizleri!
H H H
Eşyaların insanlardan çok yaşadığı devirlerin çocuklarıyız biz. Az yaşayan ama derin izler bırakan güzel insanların mahallelerinden geldik.
Bu dünyanın; kalbi zengin insanlarla parasından başka hiçbir şeyi olmayan zengin züppeler arasındaki mücadele olduğunu o zamanlar öğrendik. Ve hep güzel insanları sevdik.
H H H
Lig maçları yokken bugünkü yazımda pozisyonlarla irtibatımı kesip, insani duyguları paylaşmanın daha anlamlı olduğunu düşündüm.
Futbola kalite katmak için zerre kadar çaba harcanmazken, "kötülüğü içinize sindirmeyin" dediğimizde sesimiz duyulmuyor ya belki okuyanlar anlar.
H H H
Film sahneleri dediklerimiz gerçektir belki de!
Birlikte büyüyen iki eski arkadaştılar sonra yolları ayrıldı. Biri parayı buldu diğeri onurundan zerre kadar ödün vermedi ama mutlu oldu.
Ahlaksız zenginin kendisine sürekli aşağılayıcı mesajlar göndermesi onurlu adamın canını sıkıyordu.
Sonunda bu mesajlara cevap verme ihtiyacı duydu.
"Sen Mercedes'le gelin aldın, ben omuzlarımda taşıdığım bir kadını gelin aldım.
Boğaz'ı görüyormuş evin. Hiç kitap okumazdın ama duydum ki her şeyi kitabına uydurmuşsun! Parayı da ona buna uşaklık yaparak bulmuşsun.
Kendine metres tutmuşsun, karını dövüyormuşsun para için sesini çıkarmıyormuş!
Benim karım her sabah pencere kenarındaki çiçekleri suluyor, sokak kedilerine bakıyor, ben de gözüm gibi bakıyorum ona.
Kiradayız iki oda bir mutfak geçinip gidiyoruz, çocuklarımız ve kitaplarımızla." H H H
Hayatın sınandığı bir zaman diliminden geçerken kötülüklerden asla vazgeçmeyen züppeler bizim kitabımızda da yok insanlık kitabında da!
Bencil zenginlere ve züppelere vicdanı öğretmek haddimize değil.
Paranın ve gücün etkisine girenlere bir zamanlar yorulup düşene kadar koşan hayalperestliği de öğretemeyiz.
Bizim dudaklarımızdan dökülenler nostaljik bir şarkının nağmeleridir sadece.
"Gül ağacı değilem, her gelene eğilem."
Gül ağacı
Gül ağacı
Paylaşın
Gönder