“Ben başbakan olacağım. Ben başbakan olacağım” diye tutturan Meral Akşener’in İyi Partisinde, istifalar ardı ardına geliyor.
Filistinli çocukların ahı tuttu desem, yanlış mı olur?
İsrail’in soykırıma dönüşen katliamlarını durduracak küçücük bir adım atılmamış iken, Filistin topraklarını ve çocuklarını koruyan HAMAS’a terör örgütü iftirasını atan Meral Akşener, şimdi partisindeki istifaların ardı ardına gelişini seyretmekle yetiniyor..
Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu istifa etti, hatta Ak Parti’ye de geçti..
Partinin önemli isimlerinden, Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz da istifa etti..
Bitti mi?
İl başkanı, ilçe başkanından bahsetmiyoruz.
İyi Parti iktidara geldiğinde, Türkiye’yi yöneteceği iddia edilen üst kadrodan bahsediyoruz..
Genel Başkan Yardımcılarından, GİK üyelerinden bahsediyoruz..
Ve son olarak da, Bahadır Erdem İyi Parti’den istifa etti..
Darısı, HAMAS’a terör örgütü diyen, diğer muhalefet partisi CHP’nin başına..
Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığı’na seçilmesinin hemen ardından verdiği bir röportajda, Akşener gibi, HAMAS için terör örgütü suçlaması yapmıştı.
Hatta daha da ileri giderek, açıkca, “Biz HAMAS’a terör örgütü değildir dersek, Avrupa ülkeleri de PKK’ya terör örgütü değil der..” şeklinde kıt aklı ile bir kıyas yapmaya kalktı..
Sanki PKK’nın, yıllardır hakimiyeti altında olan bir toprağını, Türkiye işgal etmiş.. PKK da, toprağını savunuyormuş gibi, Özgür Özel haince veya hainliğinden değilse aptalca bir cümle kurmuş oldu..
HAMAS, yüzyıllardır yaşadıkları toprağa gelip, işgal edenlere karşı, vatanını savunuyor..
PKK ise, yüzyıllardır Osmanlı toprağı olan bölgede, şimdi Osmanlı’nın varisi Türkiye’den ayırarak, ayrı bir devlet kurmak istiyor..
Bunu ayırdedemeyen Özgür Özel gibi akşamdan kalma kafalar, terbiyesizce, vicdansızca, HAMAS’ı PKK’ya benzetmeye kalkışıyorlar.
Özgür Özel genel başkanlık koltuğuna oturalı daha birkaç gün oldu ama.
Vukuatı iki haneli rakamları buldu..
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki çekişme üzerinden, Tayyip Erdoğan’ı darbe ile itham etmek de nedir, söyler misiniz?
Yargıtay bir karar vermiş..
Anayasa Mahkemesi bir karar vermiş..
Tayyip Erdoğan’a sataşmaya kalkışan Özgür Özel, iki yüksek mahkeme arasındaki ihtilaftan, o nokta nasıl gidebildi ki?
Erdoğan net konuşuyor..
Haklı konuşuyor..
İki yüksek mahkeme arasındaki ihtilafın, Anayasa’daki muğlak ifadelerden kaynaklandığını belirtiyor.
Darbecilerin yaptığı Anayasa’dan da başka bir şey beklenmeyeceğini belirtip, “haydi gelin, yeni sivil Anayasa’yı yapalım” diyor..
Özgür Özel ise, hem darbecilerin yaptığı Anayasa’ya ilahi bir metinmiş gibi yapışıp, değiştirtmeyeceğini söylüyor.
Hem de Anayasa Mahkemesi’ne “kararları herkesi bağlar” mavi boncuğu, Yargıtay’a ise “son inceleme merciidir’ mavi boncuğu dağıtan Anayasa yerine, suçu Cumhurbaşkanı’nda buluyor..
Tartışanlar iki yüksek mahkeme..
Tartışmanın kaynağı ise, darbecilerin yaptığı Anayasa’daki muğlak, nereye çeksen oraya giden maddeler..
Ama Özel’in lügatında suçlu, Erdoğan..
Daha da vahimi, Erdoğan’ı taklit ederek, ortada darbe falan yokken, Özgür Özel’in, halkı darbeye karşı direnmeye çağırması..
Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Darbe olursa, tankın üzerine ilk ben çıkacağım” demişti..
Ama darbe olduğunda, tankın üzerinde değil, CHP’li Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde, televizyon izlerken kendisini gördük.
Darbeye “darbe” demeyip, “kontrollü darbe” diyerek, “Gerçek darbe 15 Temmuz’daki değil, 20 Temmuz’daki OHAL ilanıdır” cümlelerini sarfederken gördük..
Şimdi onun yamağı Özgür Özel, iki yüksek mahkeme arasındaki ihtilaf üzerinden, ortada bir darbe varmış gibi, çağrılar yapıyor.
Gerçekten bir darbe olsa, CHP’nin duracağı yerin, darbecilerin yanı olacağından hiç şüpheniz olmasın..
Ki, 28 Şubat’ta darbecilerden yana oldular..
27 Nisan 2007’de muhtıra verenlerin yanında oldular..
2008 AK Parti kapatma davasında derin güçlerin yanında oldular..
15 Temmuz’da yine darbecilerden yana oldular..
Şimdi de bir darbe olsaydı, darbecilerden yana olurlardı..
Ortada darbe yok..
Darbe varmış gibi Don Kişotluğa soyunuyorlar..
Ama, darbecilerin kralı Kenan Evren’in hazırladığı Anayasa’nın değiştirilemeyeceğini söyleyerek, yine darbeciliklerini ispatlıyorlar..
AK Parti iktidarda ama, ülkeyi bir avuç Beyaz Türk yönetiyor dediğimizde itiraz edenler, buyursunlar, büyük çoğunluğu AK Parti döneminde atanan AYM üyeleri ile Yargıtay üyeleri arasındaki ihtilafı izah etsinler..
Bir hocanın, kızının iftirası ile bir yıldır cezaevinde olmasını izah etsinler..
Evet, Yusuf Ziya Gümüşel hocaya verilen haksız cezanın gerekçesi dün açıklandı.. Dağ fare doğurdu.. İsnat edilen fiilin, 2004 yılında olduğu ileri sürülürken, mahkemenin tek delili ise, 2021 yılında kayda alınan montajlanmış ses oldu..
Buna delil denirse eğer..
Bir tanığın, “Ben nikah şahidiyim. Nikah 2011’de oldu” demesine rağmen, mahkemenin “tanığın beyanına göre nikah 2004’de olmuş” şeklindeki, iftirayı tescillemeye kalkışması ise, bence ağır cezalık suç!
İzleyelim, gerçekleri sizlere aktaralım..
Gündem yoğun. birini yazıp, diğeri atlamak olmuyor..
Açıklama yapmaya kışkırtmak için değil ama..
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin açıklaması sonrasında, Cumhurbaşkanı konuştu..
Dün akşam saatlerinde, Yargıtay’ı temsilen bir açıklama yapıldı.
Ama tartışmanın kaynağı Anayasa Mahkemesi suskun..
İddiaları, özellikle de Yargıtay’ın “son inceleme mercii” olduğu Anayasa maddesine rağmen, aldıkları kararı nasıl izah edeceklerini açıklarlarsa, tartışma belki de hukuki bir boyuta taşınabilecektir..
Gönder