Öyle bir döneme girdik ki yaşadıklarımız yüzünden sadece bireyler değil, ülkeler ve onların devlet başkanları, başbakanları dahil herkes, ya İsrail’i ya da “Filistinliler” diyerek Filistinlilerin radikal, hatta terörist kolu olan Hamas’ı tutuyor.
Sizin bu satırları okuduğunuz dakikalarda dünya belki de yepyeni olaylarla karşılaşacak veya tuttuğunuz tarafa daha fazla sahip çıkacak yahut da “Acaba haksız mıyım?” diye düşünmek gereğini duyacaksınız.
Resmin en basit görüntüsünü özetleyelim.
7 Ekim günü Hamas İsraillilerin kutsal gününde başlattığı çok yoğun roket saldırılarıyla, -ki bir günde 5 bin roket attığı iddia edildi- İsrail’e savaş açtı ve dünyayı yeni bir tehlikeli aşamaya sürükledi.
İsrail’in bunu fırsata çevirip ağır bir cevap vermesi kaçınılmazdı. Nitekim Hamas’ın hükmettiği Gazze Şeridi’nde büyük hastaneler dahil, bombalanmadık yer bırakmadı. Şimdi bu felaketin yeni aşamalarını bekliyoruz.
Ben işte bu ortamda, konuya farklı bir açıdan bakmaya çalışacağım:
Başta AB olmak üzere “Batı” ülkeleri ve bunlarla göbek bağı olup İsrail’e koşulsuz destek veren ülkelerin de özellikle İslam ülkelerindeki fanatik Hamas destekçilerinin de tam haklı olduğunu düşünmüyorum.
Önce Hamas’tan başlayayım.
Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kolu olarak İslami Direniş Hareketi (Hamas) adıyla 1987 yılında kuruldu. Kısa zamanda Gazze’de yayıldı. İsrailli sivillere yönelik roket saldırılarıyla çok tepki çekti. Örneğin 2000 yılından 2004 yılına kadar 425 saldırıda 400 İsrailliyi öldürdü, ayrıca 2000’den fazla sivili de yaraladı.
Peki bunu İsrail’in eli çok temizken mi yaptı?
Hayır, İsrail o sırada ve ondan önceki yıllarda Filistinlilere az çektirmedi. Filistinli sivillerin evlerini “Senin çocuğun terör (!) örgütlerine katıldı” diyerek onlar içindeyken bile yıktı. İsrail askerleri çoluk çocuk demeden birçok Filistinli öldürdü. Çoğu ceza bile almadı. İsraillileri yerleştirmek için onları evlerini bırakıp gitmeye zorladı. Çok Filistinliyi de hapsetti.
Bir İsrailli ölünce kıyameti koparan Batı ülkeleri bu olayları görmezden duymazdan geldi.
Bunlar karşılıksız kalmalı mıydı?
Elbette hayır!
Nitekim Hamas da roket saldırılarını bu gerekçeye dayandırıyordu.
Gelelim İsrail’e!
İsrail bugün dünyada tek “imtiyazlı devlet” olarak yaşamaktadır. Sadece “devlet” değil, İsrailli olsun olmasın, dünyanın pek çok yerindeki Yahudiler de “imtiyazlı”dır. Çünkü bir Yahudiye “Sen Yahudisin. O nedenle şöylesin” derseniz, antisemitik bir eylemde bulunmuş olur ve ağır şekilde cezalandırılırsınız. Hatta Avrupa Koseyi’ne tam üye olmayan İsrail, Avrupa Konseyi’nin 2021’de kabul ettiği bir kararla, koruma altına alındı. Örneğin bir kişiye, onu Yahudi zannederek kökeni nedeniyle onu küçümseyen bir ideolojiyi ifade etmek, Yahudilerin uğradığı soykırımı inkâr etmek, hatta buna ilişkin yazı ve malzeme dağıtmak, Yahudi sembollerine saygısızlık yapmak (İsveç’te, Danimarka’da polis korumasında Kuranıkerim yakıldığını unutmayalım) düpedüz suçtur.
Bu kadar imtiyazlı olursanız şımarmaz mısınız?
Gönder