Erdoğan, 85 milyonun gözü önünde montajlanmış görüntülerle Millet İttifakı’nı PKK bağlantılı göstermeye girişiyor...
Muharrem İnce, montajlanmış görüntüler, sahte belgeler karşısında mücadeleden çekiliyor...
İktidarın en tarafsız olması gereken bakanları, en partici kimliklere bürünüp sahada cirit atıyor...
Kuralsızlığın, etik dışı davranışların, kara propagandanın serbest olduğu bir seçim takvimi yaşıyoruz.
Türkiye 14 Mayıs seçimlerinde bütün bunlara karşı sesini yükseltebilir, “Artık yeter” diyebilirse yeni bir mayısa uyanacağız. Aksi halde daha zorlu günler bizi bekliyor.
***
Seçimlere bir ay kala iktidarın tepesinden alt kadrolara yönelik mesaj şuydu:
Savaş bir hiledir. Seçim de bir savaştır. Kazanmak için her şey geçerlidir!
14 Mayıs yaklaştıkça bu sözün ne anlama geldiği açıkça ortaya çıkıyor. Henüz bütün yönleriyle aydınlatılmamış olan Erzurum olayının görünen yüzü bile nasıl bir senaryonun yaşama geçirilmeye çalışıldığını gösteriyor.
Van’daki Millet İttifakı mitingine PKK yaması vurulacak.
Erzurum’da bunun propagandası yapılacak.
İmamoğlu Erzurum’a gelince toplumsal karşı duruşla konuşması engellenecek. Bu sırada yaşanacak her şey mubah!
Ancak Erzurum halkı böyle bir gerginliğin tarafı olmadı. Daha kitlesel bir “karşı grup” oluşturulabilseydi devamının nasıl geleceğini öngörmek zor değil.
Girişte Millet İttifakı’nın bütün liderlerinin katıldığı reklam filmine Karayılan’ın eklenip Erdoğan’ın mitinginde gösterilmesi ile İnce’ye yönelik video komplolarını alt alta koyduk. İkisinin de özünde ahlaki sorun var.
Bu tür korsan video ve benzer alçaklıklar üretmek bir FETÖ klasiği. İnsanın aklına şu yorum geliyor:
FETÖ ile mücadele ediliyor ama FETÖ’nün fikirleri iktidarda, yürürlükte!
Doğada parçalanınca her parçası kendini onarıp yeniden canlanan yaratıklar vardır. Belki de seçimden sonra buradan yola çıkıp yorumlar yapacağımız durumlarla karşı karşıya kalacağız!
***
İktidarın bütün çabalarına karşı kutuplaşmanın yerini kucaklaşmanın aldığı bir seçim sürecinin sonuna doğru yaklaşıyoruz.
Seçimi, her türlü hilenin doğal olduğu bir savaşa benzeten anlayışa karşı toplum sağduyusunu korudu.
Özellikle genç seçmenin değişim istemi meydanlara yansıdı. Bunun sandıklara da yansıyacağı anlaşılıyor. Gençlik, üst kuşakların endişe duyduğu gibi “gerçeklerden kopmuşluk” içinde değil. İktidar bütün çabalarına karşın “kendi neslini” yaratamadı. Kamuoyu araştırmaları AKP’li ailelerin çocuklarının bile yüzde 65’inin değişim istediğini ortaya koyuyor. Bir iktidarın kendi neslini yaratabilmesi için onlara peşinden koşacakları bir hedef gösterebilmesi gerekir.
İktidar bu anlamda da yönünü kaybetti.
Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü Cumhuriyet’te yayımlanan yurttaşa sesleniş mektubunu dikkatle okuduk.
Türkiye’nin kendi değerlerini koruyarak küresel yapıyla uyumlu hale gelmesi...
Devletin yeniden inşası...
Kimseyi dışlamayan yurttaşlık bağlarının kurulması...
Tek adamlığın yerini akla ve bilime dayalı bir yönetim anlayışının alması...
Kılıçdaroğlu’nun mektubunda yer alan bu vaatlerin tümü sağduyulu herkesin ortak beklentisi...
Bütün bunu isteyenlerin son iki günde bir kişiyi daha ikna etmesi en büyük adım olur.
Gönder